'Mü'minin dili, kalbinin arkasındadır'
Hz. Ali (a.s.) buyurdu ki: "Allah'a and olsun ben, dilini korumadıkça sakınan kula bu sakınmasının fayda verdiğini görmedim. Mü'minin dili, kalbinin arkasında; münafığın ise kalbi dilinin arkasındadır"
07.07.2016 00:00:00
İmam Ali Efendimiz bir hutbesinde buyurdu ki:
"Bilin ki Kur'an şefaati kabul edilmiş şefaatçi ve sözü onaylanmış bir konuşmacıdır. Şüphesiz Kur'an kıyamet gününde kime şefaat ederse şefaati kabul olur ve Kur'an kıyamet gününde kimin aleyhinde söz söylerse sözü makbul sayılır. Ve şüphe yok kıyamet günü bir münadi şöyle çağrı yapar; 'Kur'an'dan başka bir şey eken kimse bugün ektiği tohum ve yaptığı ameller sebebiyle belaya düşecektir.' O halde siz de Kur'an'ı ekip, ona uyanlardan olun. Rabbinizi onunla tanıyın, onu kendinize nasihatçi sayın. Ona uymayan fikirlerinizi suçlayın, isteklerinizi doğrulamayın.
İşe koyulun işe! İşin sonu, işin sonu! Direniş, direniş! Sabır, sabır! Takva, takva! Gerçekten de sizin için bir son vardır, sonunuza yönelin. Şüphe yok, sizin için yola işaretler konulmuştur; onlarla hidayete erin. İslam için bir nihai hedef vardır; ona yürüyün Allah'ın huzuruna çıkarken, üzerinize farz kıldığını açıkladığı vazifeleri eda ederek çıkın. Ben size şahidim, kıyamet gününde sizin adınıza delil göstereceğim.
Bilin ki önceden takdir edilen şeyler gerçekleşmekte ve kesinleşmiş hükümler ortaya çıkmaktadır. Ben sizinle Allah'ın vaadi ve deliliyle konuşuyorum. Yüce Allah şöyle buyurmuştur: 'Şüphesiz, Rabbimiz Allah'tır deyip sonra da doğrulukta devam edenlerin üzerine melekler iner, sizi vaat edilen cennetle müjdeleriz, derler.' (Fussilet: 30).
Siz de, 'Rabbimiz Allah'tır' dediniz, öyleyse Kitabı, emrettiği metod ve kulluğu sayılan iyi yol üzerinde sebat gösterin; sonra da o yoldan çıkmayın, onda bid'atler çıkarmayın ve ondan sapmayın. Çünkü ayrılanlar kıyamet gününde Allah'ın rahmetinden kesilirler.
Sonra dikkat edin de güzel ahlakı bozmayın ve değiştirmeyin. Tek dilli olun, herkes dilini korumalıdır. Çünkü bu dil sahibine asidir.
Allah'a and olsun ben, dilini korumadıkça sakınan kula bu sakınmasının fayda verdiğini görmedim. Mü'minin dili, kalbinin arkasında; münafığın ise kalbi dilinin arkasındadır. Mü'min, bir söz söylemek istediğinde kendi kendine düşünür, hayırsa söyler, şer ise vazgeçer. Münafık ise, kendisine ne getireceğini, ne götüreceğini düşünmeden diline geleni söyler.
Resûlullah (s.a.a), 'Bir kulun dili doğrulmadıkça kalbi, kalbi doğrulmadıkça imanı doğrulmaz' buyurmuştur. Kim Müslümanların kanlarından ve mallarından eli temiz ve ırzlarından dili salim olarak yüce Allah'a ulaşabilirse, bunu yapsın.
Ey Allah'ın kulları! Mü'minin ilk yıllarda helal saydığını bu yıl da helal sayacağını; ilk yıllarda haram saydığını, bu yıl da haram sayacağını bilin. Size haram kılınmış olan şeyler, başkalarının çıkardığı şeylerle helal olmaz. Helal, Allah'ın helal kıldığı; haram da Allah'ın haram kıldığıdır.
(Nehcü'l-Belağa'dan?)
"Bilin ki Kur'an şefaati kabul edilmiş şefaatçi ve sözü onaylanmış bir konuşmacıdır. Şüphesiz Kur'an kıyamet gününde kime şefaat ederse şefaati kabul olur ve Kur'an kıyamet gününde kimin aleyhinde söz söylerse sözü makbul sayılır. Ve şüphe yok kıyamet günü bir münadi şöyle çağrı yapar; 'Kur'an'dan başka bir şey eken kimse bugün ektiği tohum ve yaptığı ameller sebebiyle belaya düşecektir.' O halde siz de Kur'an'ı ekip, ona uyanlardan olun. Rabbinizi onunla tanıyın, onu kendinize nasihatçi sayın. Ona uymayan fikirlerinizi suçlayın, isteklerinizi doğrulamayın.
İşe koyulun işe! İşin sonu, işin sonu! Direniş, direniş! Sabır, sabır! Takva, takva! Gerçekten de sizin için bir son vardır, sonunuza yönelin. Şüphe yok, sizin için yola işaretler konulmuştur; onlarla hidayete erin. İslam için bir nihai hedef vardır; ona yürüyün Allah'ın huzuruna çıkarken, üzerinize farz kıldığını açıkladığı vazifeleri eda ederek çıkın. Ben size şahidim, kıyamet gününde sizin adınıza delil göstereceğim.
Bilin ki önceden takdir edilen şeyler gerçekleşmekte ve kesinleşmiş hükümler ortaya çıkmaktadır. Ben sizinle Allah'ın vaadi ve deliliyle konuşuyorum. Yüce Allah şöyle buyurmuştur: 'Şüphesiz, Rabbimiz Allah'tır deyip sonra da doğrulukta devam edenlerin üzerine melekler iner, sizi vaat edilen cennetle müjdeleriz, derler.' (Fussilet: 30).
Siz de, 'Rabbimiz Allah'tır' dediniz, öyleyse Kitabı, emrettiği metod ve kulluğu sayılan iyi yol üzerinde sebat gösterin; sonra da o yoldan çıkmayın, onda bid'atler çıkarmayın ve ondan sapmayın. Çünkü ayrılanlar kıyamet gününde Allah'ın rahmetinden kesilirler.
Sonra dikkat edin de güzel ahlakı bozmayın ve değiştirmeyin. Tek dilli olun, herkes dilini korumalıdır. Çünkü bu dil sahibine asidir.
Allah'a and olsun ben, dilini korumadıkça sakınan kula bu sakınmasının fayda verdiğini görmedim. Mü'minin dili, kalbinin arkasında; münafığın ise kalbi dilinin arkasındadır. Mü'min, bir söz söylemek istediğinde kendi kendine düşünür, hayırsa söyler, şer ise vazgeçer. Münafık ise, kendisine ne getireceğini, ne götüreceğini düşünmeden diline geleni söyler.
Resûlullah (s.a.a), 'Bir kulun dili doğrulmadıkça kalbi, kalbi doğrulmadıkça imanı doğrulmaz' buyurmuştur. Kim Müslümanların kanlarından ve mallarından eli temiz ve ırzlarından dili salim olarak yüce Allah'a ulaşabilirse, bunu yapsın.
Ey Allah'ın kulları! Mü'minin ilk yıllarda helal saydığını bu yıl da helal sayacağını; ilk yıllarda haram saydığını, bu yıl da haram sayacağını bilin. Size haram kılınmış olan şeyler, başkalarının çıkardığı şeylerle helal olmaz. Helal, Allah'ın helal kıldığı; haram da Allah'ın haram kıldığıdır.
(Nehcü'l-Belağa'dan?)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.