Asıl gaye Allah'ın rızasını kazanmaktır. Nitekim hem günümüzde, hem geçmişte, hayırlara boğduğu kulları, kulluk yapacağı yerde, O'nu hiç tanımamıştır. Ama şer ile denediği kulları hep O'nun kapısında, O'nu anıyor. Bazen o şer, kulun rıhletinde, vuslatında, hayır diye gördüklerimizden çok daha faydalı oluyor. Onun için ayet-i kerimede Allah: "...Sizin için daha hayırlı olduğu halde bir şeyi sevmemeniz mümkündür. Sizin için daha kötü olduğu halde bir şeyi sevmeniz de mümkündür. Allah bilir, siz bilmezsiniz." (Bakara, 2/216) buyuruyor. Bu dünya hayatında, işimize gelen oldu mu, "kazandık" diyoruz. Belki de kaybediyoruz. "Kazandık" ölçüsü Allah'ın rızası ile birlikte olursa muteberdir. Kazandığın şey, eğer Allah'ın rızasını sana kazandırıyorsa o muteberdir. Onun için niyetlerimizi Allah'ın rızasına endeksleyeceğiz ki, yaptığımız her işte kazançlı çıkalım. Mesela; uyuyorsun. "Allah benden razı olsun" diye uyuyorsun. "Öyle şey olur mu Hocam?" diyebilirsiniz. Şimdi bazı akl-ı evveller çıktı. Allah'ı koydular kainatın bir kenarına, orada oturuyor. (haşa) Oysa Allah her zaman seninle. Hiç senden ayrıldığı yok. Senin hiç bir anın O'nsuz değil ki. O halde "Ben O'nun rızası için uyuyorum." Bu ne demek? "Dinleneceğim. Sabah erken kalkacağım. Namazımı kılacağım. O namazı sıhhatle kılabilmem için istirahat etmem lazım. Namazdan sonra, çoluk çocuğumun rızkını kazanıp, onların maişetini temin etmem için de istirahat etmem lazım." Dikkat et, bu maksatla, "euzu-besmele" de çekiyorsun, uyumaya başlıyorsun, ibadet oluyor. İşinde çalışıyorsun. Bu iş çöpçülük de olabilir, çiftçilik de olabilir, mühendislik de olabilir, muallimlik de olabilir, siyaset de olabilir. Hepsini Allah rızası için yaparsın. Yaparken de, "Ben şunu yaparsam şu hayrım olacak. Şu zararları önleyeceğim. Şu faydalı konulara yardımcı olacağım. Allah da benden razı olacak" gibi bir niyetin olursa o zaman bu çalışman da ibadet oluyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.