Sizin kapınızda mı gülecek?
Vezirlerden biri gayet sert, heybetli, manevi yönden sağlam birisi olup, kendi halkına iltifat etmemekle bilinirdi. Sancak beyi iken, satın alması için bir kaç köle getirirler. İçlerinden birini beğenir gibi olur. Bu esnada yardımcısı da çıkagelir. Vezir: "Be birader, şu köleye sen de bak! Satın alalım derim. Ne dersin?" der. Birader bakıp:
"Sultanıma layık ve hizmete yarar. Alsanız nesi var ki, tereddüt edip soruyorsunuz?" Vezir:
"Bana da yaramaz gelmedi amma bir kusuru var; güldüğü zaman dişleri fazla açılıp gözleri yumuluyor". Birader:
"Hay Sultanım alınız! Ne tereddüt ediyorsunuz? Sizin kapınızda gülecek değil ya!..."
Kerbela sahrasına döndürdün
Kerbela sahrasına döndürdünIşık Kasım, kendini zamanın kibarlarından ve diyarın alimlerinden sayardı. Ve atalar sözü gibi Oğuzane sözler söyler, dedeler yolunca rumuzlu, manası gizli laflar ederdi. Garip sözlerine ve tuhaf nüktelerine devrin ahalisi ve zamanın hocaları rağbet ve iltifat ettiklerinden, kendine güvenip yüksek bir makam verilmesinde ısrar ediyorlardı. Bir gün Kazasker Hacı Hasanoğlu'na:
"Sultanım, şu Üsküp Medresesi'ni ben duacına ihsan eyleseydin, erenler canı için o diyarı Semerkand ve Buhara sahrasına döndürürdüm". Hacı Hasanoğlu:
"Buhara sahrasını bilmem, ama, evvela Kerbela sahrasına döndürdün" der.
Vezirlerden biri gayet sert, heybetli, manevi yönden sağlam birisi olup, kendi halkına iltifat etmemekle bilinirdi. Sancak beyi iken, satın alması için bir kaç köle getirirler. İçlerinden birini beğenir gibi olur. Bu esnada yardımcısı da çıkagelir. Vezir: "Be birader, şu köleye sen de bak! Satın alalım derim. Ne dersin?" der. Birader bakıp:
"Sultanıma layık ve hizmete yarar. Alsanız nesi var ki, tereddüt edip soruyorsunuz?" Vezir:
"Bana da yaramaz gelmedi amma bir kusuru var; güldüğü zaman dişleri fazla açılıp gözleri yumuluyor". Birader:
"Hay Sultanım alınız! Ne tereddüt ediyorsunuz? Sizin kapınızda gülecek değil ya!..."
Kerbela sahrasına döndürdün
Kerbela sahrasına döndürdünIşık Kasım, kendini zamanın kibarlarından ve diyarın alimlerinden sayardı. Ve atalar sözü gibi Oğuzane sözler söyler, dedeler yolunca rumuzlu, manası gizli laflar ederdi. Garip sözlerine ve tuhaf nüktelerine devrin ahalisi ve zamanın hocaları rağbet ve iltifat ettiklerinden, kendine güvenip yüksek bir makam verilmesinde ısrar ediyorlardı. Bir gün Kazasker Hacı Hasanoğlu'na:
"Sultanım, şu Üsküp Medresesi'ni ben duacına ihsan eyleseydin, erenler canı için o diyarı Semerkand ve Buhara sahrasına döndürürdüm". Hacı Hasanoğlu:
"Buhara sahrasını bilmem, ama, evvela Kerbela sahrasına döndürdün" der.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.

































































































