Kusursuz bir anlayışa sahipti
Hz. Ali’nin aydınlatıcı bir kişiliği vardı. Kusursuz bir anlayışa sahipti. Görüşleri doğru, yöntemi güzel ve kısa zamanda soruları cevaplayan gizlilikleri açan bir yetenek ve zekâsı vardı
04.07.2024 11:00:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





İbn-i Ebi'l-Hadid Nehcü'l-Belağa'nın şerhinde İmam Ali (a.s.) hakkında şunları yazıyor:
"Bütün mükemmellikler İmam Ali b. Ebu Tâlib'in şahsında toplanmıştı. Övgüye değer bir görünüm ve huya sahipti. Yüksek bir soydan geliyor, onurlu bir mensubiyeti vardı. Tertemiz bir fıtrata, güvene ermiş razı olunmuş bir nefse sahipti.
Bu özellikler, az bulunur yüksek şahsiyetlerden hiçbirinde bu yoğunlukta bulunmuyordu.
En şerefli bir sülâlenin çocuğuydu. En temiz boylardan birinden geliyordu. Babası, Kureyş'in ileri gelenlerinin en büyüğü Ebu Tâlib'di. Dedesi Mekke'nin emiri ve Betha'nın (Mekke çevresinin) efendisi Abdulmuttalip'ti. Her şeyden önce Haşimoğulları'nın liderlerinden ve eşrafından biriydi." (Nehcü'l-Belâğa Şerhinin Mukaddimesi, İbn-i Ebi'l-Hadid, 1/3).
"Resûlullah'ın (s.a.a) en yakın akrabasıydı. Amcasının oğlu, kızının kocası ve en çok sevdiği aile ferdiydi. Bunun yanında Peygamber'in (s.a.a) vahiy kâtibiydi ve Peygamber'in (s.a.a) fesahat ve belâgatına en yakın kimselerden biriydi. Peygamber'in (s.a.a) sözlerini ve değerli kelimelerini en çok ezberleyen kimseydi.
Kalbinde başka bir inanç yer etmeden ve aklına şirke dair herhangi bir tortu bulaşmadan Peygamber'in (s.a.a) dizinin dibinde Müslüman oldu. Genç bir delikanlı olarak Peygamber'den hiç ayrılmadı.
Sabah akşam hep O'nunla beraberdi. Savaşta ve barışta Peygamber'in (s.a.a) hemen yanı başındaydı. Nihayet Peygamber'in ahlakının aynısına sahip oldu. O'nun nitelikleriyle bezendi. O'ndan dinin derinliklerini öğrendi, Ruh'ul Emin'in indirdiği vahyi derinliğine kavradı. Peygamber'in ashabının içinde dini kavrayışı en derin, yargılama melekesi en gelişkin, (Kur'an ve hadisi) ezberleme gücü en ileri, en çok davet eden, hüküm vermede en dikkatlisi ve doğruya en yakın olanıydı.
Hatta Ömer b. Hattab onun hakkında şöyle demişti: Ebu'l Hasan olmazken bir problemle karşı karşıya kalmayayım." (Menakıb-u Âl-i Ebi Talib, 2/361, bs. Dar'ul-Adva).
Nehcü'l-Belâğa'nın mukaddimesinde yine Hz. Ali hakkında şu beyanlar vardır:
"Deneyimli ve hikmetli bir âlim, ufku geniş bir eleştirmendi. Duyuları, algılama kapasitesi son derece hassastı. Özü berrak bir kimseydi.
Aydınlatıcı bir kişiliği vardı. Kusursuz bir anlayışa sahipti. Görüşleri doğru, yöntemi güzel ve kısa zamanda soruları cevaplayan gizlilikleri açan bir yetenek ve zekâsı vardı.
Bilgileri kısa zamanda hatırlar ve gelişmelerin önemini bilen ve kavrayan biriydi." (Şerh-u Nehcü'l Belâğa Mukaddimesi, Tahkik: Muhammed Ebu'l-Fadl İbrahim).
"Bütün mükemmellikler İmam Ali b. Ebu Tâlib'in şahsında toplanmıştı. Övgüye değer bir görünüm ve huya sahipti. Yüksek bir soydan geliyor, onurlu bir mensubiyeti vardı. Tertemiz bir fıtrata, güvene ermiş razı olunmuş bir nefse sahipti.
Bu özellikler, az bulunur yüksek şahsiyetlerden hiçbirinde bu yoğunlukta bulunmuyordu.
En şerefli bir sülâlenin çocuğuydu. En temiz boylardan birinden geliyordu. Babası, Kureyş'in ileri gelenlerinin en büyüğü Ebu Tâlib'di. Dedesi Mekke'nin emiri ve Betha'nın (Mekke çevresinin) efendisi Abdulmuttalip'ti. Her şeyden önce Haşimoğulları'nın liderlerinden ve eşrafından biriydi." (Nehcü'l-Belâğa Şerhinin Mukaddimesi, İbn-i Ebi'l-Hadid, 1/3).
"Resûlullah'ın (s.a.a) en yakın akrabasıydı. Amcasının oğlu, kızının kocası ve en çok sevdiği aile ferdiydi. Bunun yanında Peygamber'in (s.a.a) vahiy kâtibiydi ve Peygamber'in (s.a.a) fesahat ve belâgatına en yakın kimselerden biriydi. Peygamber'in (s.a.a) sözlerini ve değerli kelimelerini en çok ezberleyen kimseydi.
Kalbinde başka bir inanç yer etmeden ve aklına şirke dair herhangi bir tortu bulaşmadan Peygamber'in (s.a.a) dizinin dibinde Müslüman oldu. Genç bir delikanlı olarak Peygamber'den hiç ayrılmadı.
Sabah akşam hep O'nunla beraberdi. Savaşta ve barışta Peygamber'in (s.a.a) hemen yanı başındaydı. Nihayet Peygamber'in ahlakının aynısına sahip oldu. O'nun nitelikleriyle bezendi. O'ndan dinin derinliklerini öğrendi, Ruh'ul Emin'in indirdiği vahyi derinliğine kavradı. Peygamber'in ashabının içinde dini kavrayışı en derin, yargılama melekesi en gelişkin, (Kur'an ve hadisi) ezberleme gücü en ileri, en çok davet eden, hüküm vermede en dikkatlisi ve doğruya en yakın olanıydı.
Hatta Ömer b. Hattab onun hakkında şöyle demişti: Ebu'l Hasan olmazken bir problemle karşı karşıya kalmayayım." (Menakıb-u Âl-i Ebi Talib, 2/361, bs. Dar'ul-Adva).
Nehcü'l-Belâğa'nın mukaddimesinde yine Hz. Ali hakkında şu beyanlar vardır:
"Deneyimli ve hikmetli bir âlim, ufku geniş bir eleştirmendi. Duyuları, algılama kapasitesi son derece hassastı. Özü berrak bir kimseydi.
Aydınlatıcı bir kişiliği vardı. Kusursuz bir anlayışa sahipti. Görüşleri doğru, yöntemi güzel ve kısa zamanda soruları cevaplayan gizlilikleri açan bir yetenek ve zekâsı vardı.
Bilgileri kısa zamanda hatırlar ve gelişmelerin önemini bilen ve kavrayan biriydi." (Şerh-u Nehcü'l Belâğa Mukaddimesi, Tahkik: Muhammed Ebu'l-Fadl İbrahim).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.