‘Kitabın râvisi çok, gözeticileri azdır’
İmam Ca’fer (a.s.) buyurdu ki: “Kitabın râvileri çok ama gözeticileri azdır. Hadis hakkında olumlu düşüncelere sahip nice insan, Kur’ân’a haince yaklaşır. Âlimleri, insanların kitab (Kur’ân)’ı gözetmemeleri üzerken, cahiller rivayetleri ezberleyememekten üzülürler"
12.10.2021 06:00:00





Abdullah b. Meymun el-Kaddah, Ebu Abdullah (Ca'fer Sâdık aleyhisselâm)'dan, o da atalarından (aleyhimüsselâm) şöyle rivayet eder:
Bir adam Resûlullah'ın yanına geldi ve dedi ki: "Ya Resûlallah, ilim nedir?"
Buyurdu ki: "Susmaktır." Adam, "Daha?" dedi. "Dinlemek" dedi.
Adam, "Daha?" diye sordu.
Peygamberimiz, "Ezberlemek" buyurdu.
"Daha?" diye sordu, Peygamberimiz, "Öğrenilen ilimle amel etmek" dedi.
Adam, "Daha var mı ya Resûlallah?" diye sordu.
Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve âlihi), "Bilgiyi yaymaktır" buyurdu.
Ali b. İbrahim merfu olarak Ebu Abdullah (Ca'fer Sâdık aleyhisselâm)'dan şöyle rivayet eder:
"Öğrenciler üç kısma ayrılırlar. Onları ve özelliklerini tanıyın.
Bir grup: Bilgiyi cehalet ve başkalarıyla tartışmak için öğrenir.
Bir grup: Yükselmek ve başkalarını dolandırmak için öğrenir.
Bir grup da dini anlamak ve akletmek için öğrenir.
Birinci gruptaki cehalet taraftarları, başkalarına eziyet eder, onlarla kavga ederler, toplantılarda konuşma yapar, bilgiçlik taslar ve ağırbaşlılık niteliğine sahipmişler gibi görünürler, takva postuna bürünürler. Oysa takvadan tamamen soyutlanmışlardır. Allah böylesinin burnunu sürtsün ve belini kırsın.
Yükselmek ve başkalarını dolandırmak için ilim öğrenen kimseler hilebaz ve dalkavuk tiplerdir. Kendi düzeylerinde olan kimselere karşı üstünlük taslar, onlara tepeden bakarlar. Buna karşılık kendilerinden daha aşağı düzeyde olan zenginler karşısında tevazu gösterirler. Bunlar, zenginlerin tatlılarını yerler, dinlerini de bozup mahvederler. Allah, böylesinin adını sanını unutturur ve eserlerini âlimlerin eserlerinin arasından söküp atar.
Dini anlamak ve akletmek için ilim öğrenen kimseler ise tasalı, hüzünlü olurlar. Geceleri gözlerine uyku girmez. Kabuklarına çekilir, derin düşüncelere dalarlar. Gecelerini namazla geçirirler. İbadet eder, korkuyla ürperir, titrerler, yakarıp dua ederler.
Kendileriyle uğraşırlar. Zamanın insanlarının özelliklerini bilirler. En güvenilir kardeşlerinden bile endişe ederler. Allah, böyle kimselerin temellerini sağlamlaştırır ve kıyamet günü onlara güvence verir."
Aynı hadisi bana Ebu Abdullah Muhammed b. Mahmud el-Kazvinî de anlattı, o aralarında Kazvinli Ca'fer b. Muhammed es-Saykal'ın da bulunduğu bazı arkadaşlarımızdan duymuş, onlar da Ahmed b. İsa el-Alevî'den, o Ubad b. Süheyb el-Basrî'den, o da Ebu Abdullah (Ca'fer Sâdık aleyhisselâm)'dan rivayet etmiştir.
Talha b. Zeyd şöyle rivayet eder:
Ebu Abdullah (Ca'fer Sadık aleyhisselâm)'ın şöyle dediğini duydum: "Kitabın ravileri çok ama gözeticileri azdır. Hadis hakkında olumlu düşüncelere sahip nice insan, Kur'ân'a haince yaklaşır. Âlimleri, insanların kitab (Kur'ân)'ı gözetmemeleri üzerken, cahiller rivayetleri ezberleyememekten üzülürler. Biri hayatını gözetirken biri de helakını gözetir. Bundan dolayı iki grup gözetici birbirinden ayrılır. İki farklı taraf olarak belirginleşir."
Bir adam Resûlullah'ın yanına geldi ve dedi ki: "Ya Resûlallah, ilim nedir?"
Buyurdu ki: "Susmaktır." Adam, "Daha?" dedi. "Dinlemek" dedi.
Adam, "Daha?" diye sordu.
Peygamberimiz, "Ezberlemek" buyurdu.
"Daha?" diye sordu, Peygamberimiz, "Öğrenilen ilimle amel etmek" dedi.
Adam, "Daha var mı ya Resûlallah?" diye sordu.
Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve âlihi), "Bilgiyi yaymaktır" buyurdu.
Ali b. İbrahim merfu olarak Ebu Abdullah (Ca'fer Sâdık aleyhisselâm)'dan şöyle rivayet eder:
"Öğrenciler üç kısma ayrılırlar. Onları ve özelliklerini tanıyın.
Bir grup: Bilgiyi cehalet ve başkalarıyla tartışmak için öğrenir.
Bir grup: Yükselmek ve başkalarını dolandırmak için öğrenir.
Bir grup da dini anlamak ve akletmek için öğrenir.
Birinci gruptaki cehalet taraftarları, başkalarına eziyet eder, onlarla kavga ederler, toplantılarda konuşma yapar, bilgiçlik taslar ve ağırbaşlılık niteliğine sahipmişler gibi görünürler, takva postuna bürünürler. Oysa takvadan tamamen soyutlanmışlardır. Allah böylesinin burnunu sürtsün ve belini kırsın.
Yükselmek ve başkalarını dolandırmak için ilim öğrenen kimseler hilebaz ve dalkavuk tiplerdir. Kendi düzeylerinde olan kimselere karşı üstünlük taslar, onlara tepeden bakarlar. Buna karşılık kendilerinden daha aşağı düzeyde olan zenginler karşısında tevazu gösterirler. Bunlar, zenginlerin tatlılarını yerler, dinlerini de bozup mahvederler. Allah, böylesinin adını sanını unutturur ve eserlerini âlimlerin eserlerinin arasından söküp atar.
Dini anlamak ve akletmek için ilim öğrenen kimseler ise tasalı, hüzünlü olurlar. Geceleri gözlerine uyku girmez. Kabuklarına çekilir, derin düşüncelere dalarlar. Gecelerini namazla geçirirler. İbadet eder, korkuyla ürperir, titrerler, yakarıp dua ederler.
Kendileriyle uğraşırlar. Zamanın insanlarının özelliklerini bilirler. En güvenilir kardeşlerinden bile endişe ederler. Allah, böyle kimselerin temellerini sağlamlaştırır ve kıyamet günü onlara güvence verir."
Aynı hadisi bana Ebu Abdullah Muhammed b. Mahmud el-Kazvinî de anlattı, o aralarında Kazvinli Ca'fer b. Muhammed es-Saykal'ın da bulunduğu bazı arkadaşlarımızdan duymuş, onlar da Ahmed b. İsa el-Alevî'den, o Ubad b. Süheyb el-Basrî'den, o da Ebu Abdullah (Ca'fer Sâdık aleyhisselâm)'dan rivayet etmiştir.
Talha b. Zeyd şöyle rivayet eder:
Ebu Abdullah (Ca'fer Sadık aleyhisselâm)'ın şöyle dediğini duydum: "Kitabın ravileri çok ama gözeticileri azdır. Hadis hakkında olumlu düşüncelere sahip nice insan, Kur'ân'a haince yaklaşır. Âlimleri, insanların kitab (Kur'ân)'ı gözetmemeleri üzerken, cahiller rivayetleri ezberleyememekten üzülürler. Biri hayatını gözetirken biri de helakını gözetir. Bundan dolayı iki grup gözetici birbirinden ayrılır. İki farklı taraf olarak belirginleşir."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.