Kimi Haydar seni uzaktan tanır

Geçtiğimiz Pazar İstanbul'da gerçekleşen "Prof. Dr. Haydar Baş'la Sosyal Medya Buluşması"na kardeş Azerbaycan'dan katılan bilim adamları Prof. Dr. Haydar Baş ve Milli Ekonomi Modeli hakkında çok önemli değerlendirmeler yaptılar.

Bunlardan birisi de Azerbaycan İktisat Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ruşen Guliyev'di.

Guliyev'in yazdığı 100'den fazla bilimsel makalesi, 4 adet de kitabı var.

Milli Ekonomi Modeli'nin uluslar arası 10 kongresinin tamamına katılan Guliyev, 27 Şubat 2013 tarihinde Prof. Dr. Haydar Baş'ın Duma'da gerçekleştirdiği 6 saatlik tarihi konuşmasını da spontane olarak Rusça'ya çevirmişti. Ayrıca, Milli Ekonomi Modeli'ni Rusça'ya çeviren bilim adamı…

Guliyev'in Sosyal Medya Buluşması'ndaki konuşması orada bulunan binlerce Prof. Dr. Baş sevdalısına duygu dolu anlar yaşattı. 

Önemine binaen konuşmasının bazı bölümlerini sizlere yeniden hatırlatalım. Guliyev önce Prof. Dr. Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nin dünyada ortaya koyduğu yenilikleri sıraladı. Bunlar: 

1- Kimsenin Kapitalizmin sonuna gelindiğini ifade edemediği bir dönemde Kapitalizmin sonunun geldiğini tespit etti.

2- İhtiyaçlar sınırlı, kaynaklar sınırsızdır tespitini yaptı. Ki bu tespit kapitalist ekonominin köküne baltayla büyük bir darbe vurulması anlamına geliyordu.

3- Milli Para'yı ortaya koydu. Milli para nedir, senyoraj geliri nedir, gerçek anlamda bunları tüm dünyaya ilk olarak Prof. Dr. Haydar Baş gösterdi.

4- Kapitalizmi tarihin arşivine kaldırdı. Şubat 2013'te Rusya Parlamentosu Duma'da Haydar Baş'ın çıkışından sonra Ruslar Milli Ekonomi Modeli'nin formüllerini uyguladılar. BRICS ülkeleri de bu fikirleri uyguladı.

Prof. Dr. Ruşen Guliyev'in yaptığı bu tespitleri gönül ister ki Türkiye'deki akademisyenler, siyaset uzmanları, TV kanallarını ve gazetelerin köşe başlarını "işgal eden" yorumcular yapsın. Ama maalesef bir tanesi bile bu onurlu davranışı ortaya koymuyor.

Binlerce kilometreden gelen bilim adamları bizim içimizden çıkmış olan bir ilim ve siyaset adamını, O'nun çözümlerini, dünya insanlığına yaptığı devrim niteliğindeki hizmetlerini en güzel bir şekilde bizlere anlatıyorlar.

Ne güzel söylemiş şair: "Kimi Haydar seni uzaktan tanır, kimi yaklaşır da kör olur gider." Aynen böyle… 

Çözüm için arayışta olan Azerbaycanlı, Rus, Hollandalı, Çinli, Fransız, İtalyan kısaca dünyanın onlarca ülkesinden bilim adamları ülkeleri adına istifade edebilmek için Prof. Dr. Baş'ın yollarını aşındırıyorlar, parlamentolarında 6 saat Modelini anlatma fırsatı vererek onure ediyorlar ama bizler Türk milleti olarak körlüğümüze, sağırlığımıza aynen devam ediyoruz.

Prof. Dr. Guliyev, konuşmasında Prof. Dr. Haydar Baş'ın, bugüne kadar hiç kimsenin ortaya koyamadığı dört büyük devrimi gerçekleştirdiğini ifade ediyor. Bunlar:

1- Ekonomi sahasında eğitimi olmayan bir insanın ekonomide devrim yaratan bir eser yazması…

2- Sosyolojide eğitimi olmayan bir kişinin sosyolojide devrim yaratan bir eser yazması…

3- Tarih alanında eğitimi olmayan bir kişinin tarihçi bilim adamlarını bile hayrete getiren ve 'biz bunları bilmiyorduk' dedirten Hoş Geldin Atatürk kitabını yazması…

4- Kendini Sünni olarak ifade eden bir kişinin 12 Ehl-i Beyt imamı hakkında Sünni âlemde devrim yaratan bir kitap yazması…

Ve bu devrimleri ortaya koyan Prof. Dr. Haydar Baş'ın herhangi bir insan olamayacağını da şu sözlerle özetliyor: "Eğer bütün bu eserleri kaleme alan bir kişi ise ben size soruyorum; 'Böyle bir insan bu bilgileri nereden getiriyor?' Bu soruya doğru düzgün cevap verirsek nasıl şanslı insanlar olduğumuzu da idrak edebileceğiz."

Elbette ki, hiç kimsenin bugüne kadar ortaya koyamadığı devrimleri hayata geçiren, dünya insanlığına birçok yeniliği kazandıran bir Dâhi'nin içimizden çıkması biz Türk milleti için büyük bir şans; ama bugüne kadar sırt dönerek bu devrim niteliğindeki çözümlerden, fikirlerden ve bunların Sahibi'nden istifade edemememiz ise büyük bir nasipsizlik…

Türk milleti olarak hem şanslı olmayı hem de nasipsizliği aynı anda yaşıyoruz.

Prof. Dr. Haydar Baş gibi dünya çapında bir çözüm insanının içimizden çıkması bizim elimizde olan bir şey değil, bu bir lütuf, bir nimet; ama bizlerin O'nu dinleyip, O'na fırsat vermemiz bizim elimizde, kararlı bir adım atmamız gerekiyor.

Ülkemizde bulunan ve milletimizi abad edecek, dünyanın en güçlü milleti yapacak yer altı ve yerüstü hazinelerinin anahtarı O'nun elinde… 

O'nsuz bu kapı asla açılmayacak.

Sahip olduğu ilim, ortaya koyduğu devrim niteliğindeki eserler bunu açıkça gösteriyor.

İşin garip tarafı, bu mükemmelliği Sosyal Medya Programı'na katılan BRICS temsilcisi Rus Profesör Gorbanovski görebiliyor, Azerbaycanlı ilim adamları görebiliyor ama biz Türk milleti göremiyoruz.

Asıl problem kör olanlarda değil midir?