Başta ne vardır? Kelime-i şahadet getirmek. Aslında kelime-i şahadet getirmek, aynı zamanda imandan da sayılabilir. Yani siz şahadet getiriyorsunuz; bu, amel oluyor. İslam'ın şartları amelî hususlardır. Neye şahadet ediyorsunuz? İman edeceğiniz, ettiğiniz hususlara. Yani iman edilenlerin ispatına "amel" diyoruz. "İman ettim" diyoruz; ispatı da amel oluyor. İmanın şartı ile İslam'ın şartı arasındaki incelik bu. İnandın; peki neye inandın? "Allah'a inandım. Ahiret gününe inandım..." Peki bunun ispatı nedir? İslam'ın şartlarını yerine getirmendir. O bakımdan şahadet cümlesi, bence bağ cümlesidir; imanın şartı ile İslam'ın şartını bağlar. Yani imanla ameli birbirine bağlamaktır şahadet. Dahası amel ile beraber, inandığını ispat etmektir. Bunu yapmazsan, fiili olarak şahadet cümlesini sen inkar ediyorsun demektir. Bu konudaki acizane görüşüm budur. Hatırlarsanız; Peygamber Efendimiz (as) İslam'ı antalırken, onun beş şey üzerine bina edildiğini ifade ederler. Birincisi nedir? Kelime-i Şahadet. Yani Allah'a şahitlik, Resulüne şahitlik ediyorsun. Ondan sonra namaz geliyor. Şahadet ettiğin, inandığın şeyin ispatı amel oluyor. Namaz kılmak, oruç tutmak, zekat vermek, hacca gitmektir, buyuruyor. Bu şartlardan birdir kelime-i şahadet.Şahadet, amelin de bir göstergesi oluyor. O zaman şahadet bir kere de söylenip geçilen bir şey değil diyebiliriz.Zaten imanın tazelenmesi diye bir olay var. Hem bunu yapıyor, hem de bunu vücut ikliminde ispatlıyorsunuz. Bir insanın vücut ikliminde onu ispatlaması, hatırlaması demektir. Kimi? Allah'ı hatırlamasıdır. Allah'ı hatırlamanın adı da zikrullahtır. İmanı tazelemek, şahitliği bol bol yapmak anlamındadır.Enteresandır, iman etme konusuyla ilgili olarak Cenab-ı Hak, Kur'an'da fevkalade bir mahiyetle, sıfatla beyan buyuruyor: "Eflaha" yani "felah buldu, kurtuldu." Nereden kurtulma söz konusu? Malum, "nar"dan, ateşten kurtuluyor. "Kim kurtuluyor?" sorusunun cevabı; "El mü'minun/inananlar kurtuldu." (Mü'minûn; 23/1).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.