Kapitalist şartlarda çözüm yok

Temelinde sömürü anlayışının olduğu kapitalist sisteme hala ısrarla ve inatla devam eden ülkeler gittikçe daha kötü bir duruma sürükleniyorlar.

Her gün yaşanan sıcak gelişmeler bu gerçeği ıspatlıyor.

Kapitalist dünyada durum bu şekilde vahim bir haldeyken, Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'ni uygulayan ülkeler ise, tam tersi, büyümeye, halklarını memnun etmeye, yaşadıkları tüm sorunlardan kurtulmaya devam ediyorlar.

 Daha önceki yazımızda, bizzat ABD'li araştırma şirketlerinin yaptıkları çalışmaya göre, ABD'nin dağılmaya başladığına dair anket sonuçlarını aktarmıştık.

ABD dağılıyor, bir iç savaşın eşiğinde. Bu karanlık tabloda en büyük etken elbette ki koronavirüs değil. Alman Ekonomi Araştırmaları Enstitüsü (DIW) Başkanı Marcel Fratzscher'in dediği gibi, "Koronavirüs kapitalizmin tabutuna çakılan son çivi."

En büyük etken; ABD'nin, yıllardır sorunlarının üzerinde bir örtü olarak kullandığı kapitalist sistemini ve dünyada dolar hâkimiyetini kaybetmesidir.

Peki, kapitalist ABD'de durum bu da, kapitalist AB'de nasıl? Brexit sürecinin neticelenip, AB'nin ikinci büyük devleti olan İngiltere'nin Birlik'ten resmen ayrılması ve bu sebepten dolayı yaşadığı mutluluk zaten AB'nin gerçek yüzünü gözler önüne seriyor.

AB ayrıca, hem tek tek ülke bazında, hem de Birlik olarak ciddi bir borç batağı içinde.

Pandemi şartları bu bataklığı daha da derinleştirdi. Avrupa Birliği (AB) Komisyonu'nun ekonomiden sorumlu üyesi Paolo Gentiloni, koronavirüs salgınından ekonomik olarak en şiddetli etkilenen Avro Bölgesi ülkelerinde kamu borcunun arttığını söyledi ve "Ekonomik dengesizlikler ne yazık ki derinleşme riski taşıyor" dedi.

AB raporlarına göre, kamu borcunun milli gelire oranının, Fransa'da yüzde 115,9, Belçika'da yüzde 117,7, İspanya'da yüzde 120,3, İtalya'da yüzde 159,6, Yunanistan'da yüzde 207,1'e yükselmesi bekleniyor. Dikkat ederseniz, resmi rakamlar bile oldukça fazla.

Başta da belirttiğimiz gibi, Milli Ekonomi Modeli'ni uygulayan ülkeler bu Modelin nimetlerinden doya doya istifade ediyor. Örneğin, 5 Mart 2013 tarihinden beri uygulayan Çin.

Tüm dünya ülkeleri ve genel anlamda dünya ekonomisi 2020'de büyük bir ekonomik daralma yaşarken, pandeminin ilk çıkış noktası olan Çin büyümeye devam etti.

Çin ekonomisi 2020'de önceki yıla göre yüzde 2,3 oranında büyüme gösterdi.

Çin Ulusal İstatistik Bürosunun (NBS) yayımladığı verilere göre, ülkenin gayri safi yurt içi hâsılası geçen yıl 101,60 trilyon yuan (15,68 trilyon dolar) seviyesini gördü.

Çin bu büyümeyi, pandemiden en çok darbe yediği ilk çeyrekte yüzde 6,8 daralmasına rağmen gerçekleştirebildi. Ve tabii ki bu büyüme, Milli Ekonomi Modeli'nin iç talebi canlandırıcı projeleri sayesinde gerçekleşti.

IMF'nin Çin için büyüme tahmini yüzde 1,9 idi. Çin yüzde 2,3 büyüyerek yine beklentilerin çok üstünde büyümüş oldu. 

2013'ten sonra Milli Ekonomi Modeli'ni tümüyle uygulama adımlarını atan Çin, "iç talepteki artışa bağlı olarak", 2016'da yüzde 6,7, 2017'de yüzde 6,9, 2018'de yüzde 6,6, 2019'da da yüzde 6,1 büyüdü.

Milli Ekonomi Modeli'nin belirttiği gibi; iç talep, emek ve üretim karşılığı senyorajla devreye konulan milli para ile canlandırılırsa, sürekli ve sağlıklı bir büyüme elde edilebiliyor; işte Çin bunu başardı.

Çin ekonomik olarak bağımsız ve güçlü olunca diğer ülkeler de onunla ilişki kurmak için sıraya girdiler. Bu ülkelerden en dikkat çekeni de ABD'nin Asya'daki en yakın müttefiklerinden olan Güney Kore.

Güney Kore haber ajansı Yonhap'ın haberine göre, Güney Kore Devlet Başkanı Moon Jae-in, ülkesinin ABD ve Çin ile ilişkilerinin eşit derecede önemli olduğunu belirterek, iki ülke arasındaki rekabette taraf olmayacaklarını söyledi ve "Güney Kore-ABD ve Güney Kore-Çin ilişkileri bizim için eşit derecede önemlidir" ifadesini kullandı.

Güney Kore lideri, Çin için, ülkesinin "en büyük ticari partneri" ifadesini kullandı.

Çin'in Kuzey Kore'nin en yakın müttefiki olduğunu ve ülkenin ticaretinin ve uluslararası yardımlarının büyük bölümünü karşıladığını hatırlatan Moon, "Kore Yarımadası'nda barışın tesisi için Çin'in iş birliği hayati öneme sahip" değerlendirmesinde bulundu.

İşte iktisadi bağımsızlık böyle bir şey. Sizinle ticaret savaşı yapanların en yakın dostları bile sizinle ilişki kurmak ve bunu devam ettirmek ister.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, Milli Mücadele'den sonra başardığı en önemli şey, milli bir ekonomiye sahip bağımsız bir devlettir.

Bugün Prof. Dr. Haydar Baş milli bir ekonominin sistemini yazdı, Milli Ekonomi Modeli.

Bağımsız bir devletin tezini ortaya koydu, Sosyal Devlet Milli Devlet.

Ve bizler bu eşsiz çözümlere sırt dönerken, Çin bu nimetlerden istifade ediyor.

Artık Türkiye olarak, kapitalist ülkelerdeki çöküşü, Milli Ekonomi Modeli'ni uygulayan ülkelerdeki yükselişi görmeli; bunu sağlayan içimizdeki Modeli, bu Modeli uygulayacak lider ve kadroyu baş tacı etmeliyiz.