Çocuğunuz iştahsız mı? Bu durum karşısında endişe ediyor ve kendinizi çaresiz mi hissediyorsunuz? Prof. Dr. Türkan Kutluay Merdol, iştahsız çocuk yönetiminde yapılması gerekenleri anlatıyor ve iştahsız çocuklarla uğraşan annelere ışık tutuyor Her çocuğun kendine özgü gelişim hızı olduğunu ve bu kapasitenin büyük oranda genetik özellikler taşıdığını unutmamak gerektiğini belirten Hacettepe Üniversitesi Sağlık Teknolojisi Yüksek Okul Müdürü, Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Türkan Kutluay Merdol, doğum anındaki boy-kilo ve fizik kapasitenin (emme yutma refleksi vb.), çocuğun ileri yaşlarda erişeceği boy ve kilo için önemli ip uçları verdiğinin altını çizdi. Genetik potansiyeli düşük çocuğun aşırı beslenme ile boyunun uzatılamayacağını, buna karşın obez yapılabileceği gerçeğinin göz ardı edilmemesi gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Türkan Kutluay Merdol, çocuğun gelişiminin izlenmesinin bu açıdan büyük önem taşıdığını kaydetti. "Çocuğun büyümesinde duraklama olup olmadığı izlenmeli, anne-çocuk arasındaki iletişime bağlı olarak beslenmesi değerlendirilmeli" diyen Prof. Dr. Türkan Kutluay Merdol, okul öncesi dönem çocukların beslenmesi hakkında şu bilgileri verdi: "Bebeklik döneminde iştahı normal olan çocuklar, okul öncesi dönemde farklı davranış sergileyebilir. Okul öncesi dönem çocuğu taklitçidir. Erkek çocuk babayı, kız çocuk anneyi taklit eder. Çocuğun aile ile masada oturması, uygun beslenme alışkanlığı kazanması için gereklidir. Ancak, anne ya da baba yemek seçici ise ve aşırı titiz davranıyorsa, sözgelimi yemeğini üstüne dökmemesi, etrafa sıçratmaması için sürekli uyarılıyorsa, çocuğun olumlu alışkanlıklar geliştirmesi zorlaşır. Kendileri süt içmeyen ve sütü sevmediklerini ifade eden ebeveynlerin, çocuklarına süt içirmeleri kolay değildir. Bu dönemde çocuklar, besinlere karşı belirli ve kesin tavırlar koymaya başlar, besin grupları içinde en az sebzeleri severler. Ayrıca, besinleri karışık olarak tüketmekten hoşlanmazlar. Besini tanıyabilecekleri şekilde görmek isterler ve besinler elleri ile yiyebilecekleri şekilde olursa daha çok severler. Anneler, sebzeleri çocuklara sunarken pişirme şekli ve servisine özen göstermelidir. Zira bu yaş çocuklar genellikle lahana, karnabahar, pırasa, kereviz gibi sebzeleri yemezler. Keskin tat ve kokulara çok hassastırlar, bu nedenle de çiğ yenebilen domates, havuç gibi sebzeleri pişmiş diğer sebze yemeklerinden daha çok tercih ederler. Bu tür sebzeler ince kesilip verilirse, çocuk tarafından daha kolay ve severek tüketilir. Birçok sebzeyi sevmiyor ve yemiyor diye çocuğun hırpalanması, annenin üzülmesi doğru değildir. Sınırlı da olsa yediği birkaç sebze ve çeşitli meyveler, sebze ve meyve grubundan alması gereken besin öğelerini karşılamaya yeter. Unutulmamalıdır ki, okul öncesi dönem çocuğu besin seçicidir. Her besini iştahla yemez. Sevdikleri oldukça sınırlıdır. Aile çocuğun sevmediği yemekleri sofraya koyarak onun görmesini ve öğrenmesini sağladığı sürece, çocuk ileri yaşlarda bu yemekleri severek yiyecektir. Tekrar tekrar aynı yemeği gören çocuk, genellikle bir süre sonra kendiliğinden yemeği tatmak ister. Et, bu yaşlarda büyük parçalar halinde tüketilemez. Bu nedenle genellikle kıyma şeklinde kullanılır. Anneler çocuklarının bonfile, pirzola vb. et tüketmelerini istiyorlarsa, iyi pişirilmiş olmalarına dikkat etmelidir. Etler büyük parça olarak pişirilirse, çocuğa verilirken çok küçük parçalara bölünmelidir. Çocuk, büyük parça eti ancak 7-8 yaşlarında rahat yiyebilir."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.