Hamas'ın lideri Şeyh Ahmed Yasin'in sabah namazı çıkışı tekerlekli sandalyesinde İsrail helikopterinden açılan ateş sonucu öldürülmesi Ortadoğu'yu yeni bir felakete sürükleyecek.
Filistin'e yıllardan beri uyguladığı ambargo ve şiddetle tüm dünyanın tepkisini alan İsrail'in bu eylemi bardağı taşıran son damla oldu.
İntifada hareketleri ile gerilen ve çirkin Güvenlik Duvarı ile kopan ipler, Hamas Lideri'nin öldürülmesi ile tam bir kördüğüm oldu.
Japonya'dan Fransa'ya, İran'dan Filipinler'e kadar geniş bir coğrafyanın tepkisini alan İsrail'e karşı ABD'nin ne tepki vereceği beklendi. ABD yaptığı yazılı açıklamada taraflara itidal çağrısında bulundu. Bu açıklama yıllardır söylenen aynı nakarattı ve doğal olarak Filistinliler'i tatmin etmedi.
Filistinli yetkililer kendilerinin uluslararası korunmaya alınmasını talep ettiler. Bakalım bu talep ne derece kabul görecek?
Şaron'a kol kanat gererek şiddeti körükleyen Amerikalı yetkililerin beyanlarının hiçbir kıymeti harbiyesi kalmadı.
Filistin halkı sokaklara döküldü. İslami Cihad'dan birlik çağrısı geldi. Hamas ise İsrail'e karşı savaş ilan etti.
Karşılıklarının sert olacağını ve İsrail'de deprem doğuracağını söyleyen Hamas, Şaron'u hedefe oturttu.
Şaron ve şurekası ise sıranın Arafat'ta olduğu yönünde açıklama yaparak ortamı daha da kızıştırdı.
Ortadoğu'da barış adına müzakerelerin yeniden canlandırılmaya çalışıldığı ve Büyük Ortadoğu Projesinin piyasaya sürüldüğü bir ortamda İsrail'in bu eylemi nasıl açıklanabilir?
İsrail açıkça barış istemiyor. Akıttığı kana doymak bilmeyen kaniçici bir devletin karşı tarafı terörist diye suçlaması ne derece gerçekle bağdaşacak?
BM Güvenlik Konseyi ve Genel Kurul kararları net maddeler halinde ortada iken, İsrail'in işgal ettiği Filistin topraklarından çekilmesine dair tavsiye kararlar masa üstündeyken İsrail neden frenlenemiyor?
İsrail mi ABD'ye, ABD mi İsrail'e muhtaç?
Ortadoğu başta olmak üzere dünyaya yeniden şekil vermek isteyen Bush ve ekibinin bundan sonra işleri daha da zor olacak.
Pandora'nın kutusu açıldı. Kutuyu açan İsrail oldu. Sonucuna da katlanmak zorunda.
Şiddetteki ikilem de bu değil mi?
Şiddetin bumerang etkisi.
Dönecek seni de vuracak.
Büyük Ortadoğu Projesi ya da Kanlı Ortadoğu Projesi.
Hangi isim altında olursa olsun.
Kan içiciler başta oldukça daha çok kan dökülecek.
Vuran vurulmayı göze aldıkça da bu böyle sürüp gidecek.
Şimdi iş, kendini demokrasi ve insan haklarına adayan batılı ülkelere düşüyor. Bu ülkelerin İsrail'e karşı ortaya koyacağı tavır bölgenin kaderinde büyük rol oynayacak.
20. yüzyılın sonlarına doğru Yeni Dünya Düzeni'ni oturtabilmek için yeni arayışlara girişen Amerikan yönetiminin mevcut tavrından umduğunu bulamayan Ortadoğu halkı, Filistin'e yönelik politik uygulamaları gördükçe daha pesimist tavır sergilemeye başladı.
Ülkelerinin ve çocuklarının geleceği için mücadeleye tutuşan Filistinliler'den yükselen sese kulak verilmedikçe bölgede patlayan bombalar kulakları çınlatmaya devam edecek.
Filistin'e yıllardan beri uyguladığı ambargo ve şiddetle tüm dünyanın tepkisini alan İsrail'in bu eylemi bardağı taşıran son damla oldu.
İntifada hareketleri ile gerilen ve çirkin Güvenlik Duvarı ile kopan ipler, Hamas Lideri'nin öldürülmesi ile tam bir kördüğüm oldu.
Japonya'dan Fransa'ya, İran'dan Filipinler'e kadar geniş bir coğrafyanın tepkisini alan İsrail'e karşı ABD'nin ne tepki vereceği beklendi. ABD yaptığı yazılı açıklamada taraflara itidal çağrısında bulundu. Bu açıklama yıllardır söylenen aynı nakarattı ve doğal olarak Filistinliler'i tatmin etmedi.
Filistinli yetkililer kendilerinin uluslararası korunmaya alınmasını talep ettiler. Bakalım bu talep ne derece kabul görecek?
Şaron'a kol kanat gererek şiddeti körükleyen Amerikalı yetkililerin beyanlarının hiçbir kıymeti harbiyesi kalmadı.
Filistin halkı sokaklara döküldü. İslami Cihad'dan birlik çağrısı geldi. Hamas ise İsrail'e karşı savaş ilan etti.
Karşılıklarının sert olacağını ve İsrail'de deprem doğuracağını söyleyen Hamas, Şaron'u hedefe oturttu.
Şaron ve şurekası ise sıranın Arafat'ta olduğu yönünde açıklama yaparak ortamı daha da kızıştırdı.
Ortadoğu'da barış adına müzakerelerin yeniden canlandırılmaya çalışıldığı ve Büyük Ortadoğu Projesinin piyasaya sürüldüğü bir ortamda İsrail'in bu eylemi nasıl açıklanabilir?
İsrail açıkça barış istemiyor. Akıttığı kana doymak bilmeyen kaniçici bir devletin karşı tarafı terörist diye suçlaması ne derece gerçekle bağdaşacak?
BM Güvenlik Konseyi ve Genel Kurul kararları net maddeler halinde ortada iken, İsrail'in işgal ettiği Filistin topraklarından çekilmesine dair tavsiye kararlar masa üstündeyken İsrail neden frenlenemiyor?
İsrail mi ABD'ye, ABD mi İsrail'e muhtaç?
Ortadoğu başta olmak üzere dünyaya yeniden şekil vermek isteyen Bush ve ekibinin bundan sonra işleri daha da zor olacak.
Pandora'nın kutusu açıldı. Kutuyu açan İsrail oldu. Sonucuna da katlanmak zorunda.
Şiddetteki ikilem de bu değil mi?
Şiddetin bumerang etkisi.
Dönecek seni de vuracak.
Büyük Ortadoğu Projesi ya da Kanlı Ortadoğu Projesi.
Hangi isim altında olursa olsun.
Kan içiciler başta oldukça daha çok kan dökülecek.
Vuran vurulmayı göze aldıkça da bu böyle sürüp gidecek.
Şimdi iş, kendini demokrasi ve insan haklarına adayan batılı ülkelere düşüyor. Bu ülkelerin İsrail'e karşı ortaya koyacağı tavır bölgenin kaderinde büyük rol oynayacak.
20. yüzyılın sonlarına doğru Yeni Dünya Düzeni'ni oturtabilmek için yeni arayışlara girişen Amerikan yönetiminin mevcut tavrından umduğunu bulamayan Ortadoğu halkı, Filistin'e yönelik politik uygulamaları gördükçe daha pesimist tavır sergilemeye başladı.
Ülkelerinin ve çocuklarının geleceği için mücadeleye tutuşan Filistinliler'den yükselen sese kulak verilmedikçe bölgede patlayan bombalar kulakları çınlatmaya devam edecek.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005