İmtihanımız: Suriye

Suriye’den gelen mülteciler kamplara yerleştiriliyor. Birden çok yerde kamp var. Ancak bir tanesi dikkat çekiyor. Bahsettiğimiz Kilis’teki konteyner kent. Burası sır gibi, giriş ve çıkışlar yasak. Kilis valisinin açıklamasına göre diğer çadır kentlerden farklı olarak Suriyeliler kampa, giriş çıkışlarda parmak izi kontrolü, kimlik kontrolleri, biyometrik resimleri ve emniyetin aldığı her türlü incelemeler neticesinde alınıyor. Dışarıya çıkışlar izinle ve parmak izi kontrolü ile yapılıyor.
Bir başka dikkat çeken konu, kamp Türkiye ile Suriye arasındaki sıfır noktasına kurulmuş durumda. Bir muhabir arkadaşın anlattığı şu anekdot çok ilginç. Türk tarafından kampa girmesine ve çekim yapmasına müsaade edilmeyince, gümrükten Suriye’ye geçiş yapıyor. Suriye tarafından kampa giriyor ve çekimlerini yapıyor. Bu birçok açıdan önemlidir. Suriye yönetimine muhalif olan ve oradan kaçak yolla Türkiye’ye giriş yapan insanlar, sınırdan uzak yerde olması gerekmez mi? Oysa öyle değil. Provokasyona açık vaziyette. Kampın, Suriye tarafından kimliği ve safı bilinmeyen bir kişinin bombalı saldırısına maruz kaldığını düşünün. Al sana bir nefsi müdafaa sebebi. Son günlerde Suriye’de öldürülen kişilerin el çabukluğu ile Esad’a mal edilmeye çalışılması bile, işaret taşı hükmünde.
Bir diğer tespit te şu. Savaş çığırtkanlığı yapan yandaş medya bakın ne diyor:
Suriye’den gelen muhalifler çoluk çocuklarını kampta emniyet içinde kalmasını temin edecek, kendileri Suriye’de rahat rahat çatışacak. Yani gel git yapacak.
Kampa giriş ve çıkışlardaki güvenlik kademeleri hangi kurumda var acaba? En yüksek seviyede ki bürokratik kurumlar bile böyle korunmadığına göre kampa yüklenen misyon oldukça yüksek.
Bütün bunlar can sıkıcı.
Suriye adına can sıkıcıdır. Bir komşu ülkenin iç işlerine karışılıyor.
Türkiye açısından da can sıkıcıdır. Durduk yere komşumuzla karşı karşıya kalmış durumdayız. Daha düne kadar kendi bayrakları ve milleti kadar biz Türklere değer veren Suriye ile karşı cephelerde yer almış durumdayız.  
Sanki Suriye’nin genelinde çatışma varmış gibi gösterilmek isteniyor. Halep’te, Şam’da, Hasaki’de, Rakka’da olaylar yok. Bu şehirler Suriye’nin ticari olarak bel kemiği; üstelik nüfusun büyük bölümü buralarda yaşıyor. Olaylar 5–10 bin nüfuslu kasabalarda cereyan ediyor. Daha çok provokasyona açık olan yerler buralar.  
Bir başka önemli konu, elbette Suriye’de yönetime karşı olanlar var ve bu gayet doğaldır. Bu muhalefet bile dış müdahaleyi kabul etmiyor. Dış müdahaleyi isteyenler Amerikancı olan muhalefet yani yandan çarklı salon muhalefeti.  Arap Baharı adı altında Mısır’da, Tunus’ta, Libya’da yaşananlar Suriyelileri dış müdahale konusunda uyarıyor. Bu ülkelerde suların bir türlü durulmaması ve dünkü günlerini arıyor olmaları oynanan oyunun bir işgal olduğunu herkese göstermiş durumda.
Bölge insanı ve milletimiz savaşa karşı. ABD ve güdümündeki ülkeler Irak’ta, Libya’da, Mısır’da ve Afganistan’da milyonlarca insanın ölümüne neden olmuştur. Suriye’de insanların ölümüne sebebiyet verilmemelidir. Suriye’ye müdahale doğru değildir. Türkiye taraf olmamalıdır. ABD’ye hizmet edilmemelidir. Suriye’nin yanında Rusya, Çin, İran, Hindistan gibi dünya devi ülkeler yer almaktadır. Burada başlayacak olan savaşın ülkemizi de bataklık haline getireceği unutmamalıdır. Ahiret ve dünya penceresinden baktığımızda kötü son için on ikiye beş kalmıştır.