İzmir ve Bursa'da yaptığı konuşmalarda, Türk üreticisinin kuyusunu kazan, çiftçisini biçen IMF'ye, "Geriye dön marş marş" diyecek tek partinin BTP olduğunu vurgulayan BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, mutlu ve onurlu bir yaşamın kapısını açacak tek iktidarın BTP iktidarı olduğunu belirtti
Bağımsız Türkiye Partisi, iktidara yürüyüş mitinglerine İzmir ve Bursa illeri ile devam etti. İzmir Çamdibi Atatürk Parkı ile Bursa Fomara Meydanı, diğer illerde olduğu gibi yine BTP'den yana tercihini kullanan on binlere dar geldi. Yine bu meydanlar da diğer meydanlarda olduğu gibi "Bu vatan bu millet seni bekliyor", "İşte lider işte başbakan", "Bağımsız Türkiye" sloganlarıyla yankılandı.
Oğuz Kağan'ın torunları bu durumu haketmiyor
İzmir ve Bursa'daki on binlerce kişiye hitap eden BTP lideri Prof. Dr. Haydar Baş, millet olarak insanlık tarihinin en soylu, en güçlü, en adil, en merhametli, en şerefli, en izzetli bir ailesi olduğumuzu, devletimizin temelinin Oğuz Kağan'a kadar dayandığını, 'Gökkubbe çadırım, güneş bayrağımdır' diyerek ufkunu ortaya koyan Oğuz Kağan'ın devleti, adalet, disiplin, merhamet ve ahlak kuralları üzerine bina ettiğini belirterek şöyle devam etti: "Oğuz Kağan doğduğu zaman anasının sütünü emmemiştir. Bunun sebebi bir rüyada kendini göstermiştir. Rüyada anneye, 'O tek olan Allah'a inanıyor, sen ise puta tapıyorsun. Eğer çocuğun süt emmesini istiyorsan tek Allah'a inanacaksın' denilir. Bu rüya üç kez üst üste tekrar edip, Oğuz Kağan'ın annesi tek olan Allah'a inanmaya başlar. Oğuz kağan da süt emmeye başlar. Bir yaşında da konuşmaya başlar. İnsanlık tarihinde iki çocuk çocuk yaşta konuşmuştur. Birisi kundakta, birisi bir yaşında iken konuşmuştur. Birisi İsa Ruhullah, diğeri Türk milletinin atası Oğuz Kağan'dır. 'Ben çadırda doğdum, adımı Oğuz koyun' demiştir. Hayatı adalete, insan haklarına, can, mal, namus, din ve vicdan emniyetine hizmetle geçmiş büyük bir ulu hakandır. Üç kıta onun tasarrufunda olmuştur. 18 milyon kilometrelik bir yeri, Avrupa'nın iki misli bir coğrafyayı Türk'e vatan kılmıştır."
Böyle şerefli, yüce bir milletin evlatlarının ülkesinin içinde bulunduğu durumun hak ettiği durum olmadığını söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, huzurun, saadetin, mutluluğun devletimizi, milletimizi, askerimizi ilzam edenler, maksadı üzüm yemek değil bağcıyı dövmek olanlar tarafından sağlanamayacağını, bu kapının ancak, devleti ve milleti, askeri ve sivili kardeş yapacak BTP'nin iktidar olmasıyla açılacağını ifade etti.
Vergiler tefeci IMF'ye gidiyor
Proje ve kaynaklarıyla gelen BTP iktidarında 70 milyon değil 700 milyon insanın bu coğrafyada nasıl bakılabileceğini herkesin göreceğini söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, şunları söyledi: "Göreceksiniz ki bu coğrafya 70 milyon değil 700 milyon insanın geçimi mümkündür, mukadderdir. Ama siz beceriksiz olursanız, 'AB olmadan iş, aş bulamayız' derseniz, dünyalar senin de olsa insanını aç, susuz bırakırsın. 'IMF ne talimat verirse biz bunu aynen yerine getiririz' diyorlar. IMF para satan bir kurumdur. Geçmişte bunun adına tefeci derlerdi. Döviz üzerinden yüzde 14 faiz alarak sana para satıyor. Ondan sonra da 'yardım ettim' diyor. Bunlara aldığımız borçlara mukabil yılda verdiğimiz faiz miktarı 55 katrilyondur. Böyle bir ülkenin kalkınması, ileriye gitmesi mümkün müdür? Onun için yapmamız gereken iş, bu borçlardan bir an evvel kurtulmaktır. Yani 200 küsur milyar doları 6, bilemedin 12 ay içerisinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti ödeyecek, elinin tersiyle, ' hadi bakalım geriye gidin' diyecek ve ondan sonraki zaman içinde bir tek kuruş borç yapmayacaktır. Bizim her gün vergi üstüne vergi ile karşı karşıya gelmemizin temel sebebi bu faiz borçlarını karşılamaktır. Biz eğer bu borçları kökünden silersek 55 katrilyon kazanmış olacağız. Yani milletimizin sırtından 55 katrilyonluk yükü, semeri atacağız."
IMF Türk çiftçisini biçti
BTP iktidarında sosyal devletin hayata geçirileceğini, sosyal devletin halkına hizmet eden, halkının hizmetçisi olan devlet demek olduğunu, bu devletin temelini, 1923'te, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün attığını, 1923-1938 yılları arasında Osmanlıdan devralınan borçların ödenmesinin yanısıra ferah, sanayileşmiş, ziraatte teknolojide ileri gitmiş bir ülke ortaya çıktığını, uçak bile yapılıp Belçika'ya ihraç edildiğini söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, şu anda geldiğimiz durumun malum olup IMF'nin talimatlarıyla iş yapanların hiç bir şey yapamayacaklarını belirtti. IMF talimatlarıyla, tarım ürünlerimize, buğdaya, mısıra tahdit geldiğini, IMF'nin, 'Buğdayı, Mısır'ı benim istediğim kadar ekeceksin. Tütün benim istediğim kadar dikeceksin. Fındığı, çayı benim istediğim kadar yetiştireceksin' dediğini ifade eden Prof. Dr. Haydar Baş, "Çünkü Amerikalı tütün, mısır üreticisinin pazarı tükendi. Buğday üreticisinin pazarı tükendi. Kendisine Pazar arıyor. Yetiştirdikleri mamulleri Türk piyasasında satmak için bize yasak getiriyorlar" dedi.
IMF'ci partilere verilecek oy, işsizlik, açık ve yokluk demektir
Bu iktidarla, muhalefetin tamamı şu anda ne söylerlerse söylesinler hepsinin niyetlerinin aynı olduğunu, "AB olmadan biz iş bulamayız. AB olmadan mali sektörümüz düzelmez" dediklerini, bununla da "şu andaki halimiz ne ise yarınki halimiz de o olacaktır"ı kastettiklerini söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, seçmenleri mevcut iktidar ve muhalefet partilerine oy verme konusunda şöyle uyardı: "Şu yaşadığımız iktisadi halimizden, ekonomik durumumuzdan memnun musunuz? Hayır! Bunun devam etmesini istiyor musunuz? Hayır! O halde şu anda Mecliste bulunan ve bugünkü durumdan mesul olan bütün partilere, istisnasız, elinizin tersiyle 'hayır' diyeceksiniz. BTP'yi tek başına iktidar edip bağımsızlığımızı ilan edeceksiniz. Şayet bugünkü halin devam etmesini istiyorsanız, Mecliste kaç parti varsa oyunuzu verirsiniz. Ondan sonra da kimseyi kimseye şikayet edemezsiniz. Bu partileri nadasa bırakacaksınız. 'Yok, bu partiler bize dedemizden miras kaldı' der, gene reyinizi verirseniz, başınızı iki diz kapağınızın arasına alacaksınız, 'ah, vah' diye ağlayacaksınız. Ağlamaya devam mı edeceksiniz, BTP'yi iktidar mı edeceksiniz?"
Milletimiz iş,aş, onurlu bir yaşam istiyorsa"Sosyal devlet vatandaşına hizmet eden devlettir. Eziyet eden devlet değildir. Bizimkilerin elinde devlet Çin işkencesini yapan alete döndü. Milletin anası dini ağlıyor. Biz buna son diyeceğiz. Atatürk'ün Türkiye'sini hayata kavuşturacağız" diyen Prof. Dr. Haydar Baş, bütün üretici kesimler üretmek, ürettiğine pazar bulmak istiyorsa; ev hanımları bir tek kuruş ödemeden emeklilik hakkı elde etmek istiyorsa; işçi ve memur emeklisi olamayan yaşlı erkekler de emekli olmak istiyorsa; çocuklara maaş bağlanarak cennet nimeti çocukların zahmet değil bereket olması isteniyorsa; şehit aileleri ve özürlüler devlet garantisinde mutlu bir yaşama kavuşmak istiyorsa; hastane kapılarında çilenin son bulması, herkesin sağlık sisteminden ücretsiz yararlanması isteniyorsa; muhtarlar maaşlarını üçe katlamak, iki dönem muhtarlık yaptıktan sonra da emeklilik hakkı elde etmek istiyorlarsa; üniversite kapısından kovulan gençler sınavsız olarak üniversiteye girmek istiyorsa; üniversitelerin parasız olması isteniyorsa; üniversiteden atılanlar affedilerek tekrar üniversiteyle dönmek istiyorsa; burs miktarı ve adedinin arttırılması isteniyorsa; şoförler eski arabalarını çöpe atıp yenisini almak istiyorlarsa; işçi-memur-emekli-polis-asker maaşlarından kesintinin kalkarak en az iki katına çıkmasını istiyorsa; kimsesiz yaşlılar maaş istiyorsa; evi olmayanlar ev sahibi olmak istiyorsa; parasızlıktan evlenemeyenler yuva kurmak istiyorsa; mahkumlar çalışarak aile bütçesine katkıda bulunmak suretiyle vicdan azabından kurtarılmak isteniyorsa; Anadolu basını kendi tesislerine kavuşarak Türkiye'de söz sahibi olmak istiyorsa; kimsesiz çocukların parasız eğitimi sağlanmak isteniyorsa; muharip gaziler de onurlu bir yaşam içinde olmak istiyorsa; bütün bunların yapılarak devletin bir baba haline dönüşmesi, isyan ve inkarın söz konusu olmaması, devlet-milletin bir ve beraber olması isteniyorsa, bunun yolunun BTP'nin tek başına iktidar edilmesinden geçtiğini vurguladı. Bağımsız Türkiye'nin iktidarının milletin iktidarı demek olduğunu söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, tek başına iktidarı niçin istediğini ise,
"Bu adamlar kör. Bizi bunlarla yatırırsanız sabahleyin şaşı kalkarız. Bunlarla bizi bir araya koymayacaksınız. Yani koalisyon yaptırmayacaksınız. Onlar her zaman firene basarlar. Çileye kalırız. Biz de mahvoluruz, siz de mahvolursunuz" şeklinde dile getirdi.
BTP'nin vizyonuBTP lideri Prof. Dr. Haydar Baş, diğer siyasi partilerden farklı olarak BTP'nin nasıl bir vizyon ile yola çıktığı hakkında ise şunları söyledi: "BTP iktidarında, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ailelerinin sofrasından artan artıklar 50 tane Avrupa bakacak. Bu gururu, bu şuuru, bu izzet-i nefsi yaşamamız lazım. Nasıl siyasi ki 'AB olmadan aç kalırız. AB olmadan iş bulamayız' diyebilir. Yazıklar olsun sana! Senin Oğuz Kağan'dan haberin yok. Bu büyük milletten haberin yok. Yazıklar olsun sana! Ben geçmişte Viyana kapılarından Japon sınırlarına kadar at koşturduğum günler bütün insanlığın can, mal namus, din ve vicdan emniyetini doya doya yaşattım. Ben o coğrafyalardan ayrıldım. Bütün insanlık bugün kan ağlıyor. 'Ahh büyük millet neredesin? Tekrar gel, beni kurtar' diyor. Bu Türkiye'yi kurmaya var mısınız? Osmanlı, cihan devletini kurdu, Allah nasip ederse, biz Oğuz Kağan'ın dediği çadır devleti, yani kainat devletini kurmaya hazırlanıyoruz, var mısınız? Merhum Mustafa Kemal Atatürk'ün ruhu işte o zaman şad olacaktır."
Bağımsız Türkiye Partisi, iktidara yürüyüş mitinglerine İzmir ve Bursa illeri ile devam etti. İzmir Çamdibi Atatürk Parkı ile Bursa Fomara Meydanı, diğer illerde olduğu gibi yine BTP'den yana tercihini kullanan on binlere dar geldi. Yine bu meydanlar da diğer meydanlarda olduğu gibi "Bu vatan bu millet seni bekliyor", "İşte lider işte başbakan", "Bağımsız Türkiye" sloganlarıyla yankılandı.
Oğuz Kağan'ın torunları bu durumu haketmiyor
İzmir ve Bursa'daki on binlerce kişiye hitap eden BTP lideri Prof. Dr. Haydar Baş, millet olarak insanlık tarihinin en soylu, en güçlü, en adil, en merhametli, en şerefli, en izzetli bir ailesi olduğumuzu, devletimizin temelinin Oğuz Kağan'a kadar dayandığını, 'Gökkubbe çadırım, güneş bayrağımdır' diyerek ufkunu ortaya koyan Oğuz Kağan'ın devleti, adalet, disiplin, merhamet ve ahlak kuralları üzerine bina ettiğini belirterek şöyle devam etti: "Oğuz Kağan doğduğu zaman anasının sütünü emmemiştir. Bunun sebebi bir rüyada kendini göstermiştir. Rüyada anneye, 'O tek olan Allah'a inanıyor, sen ise puta tapıyorsun. Eğer çocuğun süt emmesini istiyorsan tek Allah'a inanacaksın' denilir. Bu rüya üç kez üst üste tekrar edip, Oğuz Kağan'ın annesi tek olan Allah'a inanmaya başlar. Oğuz kağan da süt emmeye başlar. Bir yaşında da konuşmaya başlar. İnsanlık tarihinde iki çocuk çocuk yaşta konuşmuştur. Birisi kundakta, birisi bir yaşında iken konuşmuştur. Birisi İsa Ruhullah, diğeri Türk milletinin atası Oğuz Kağan'dır. 'Ben çadırda doğdum, adımı Oğuz koyun' demiştir. Hayatı adalete, insan haklarına, can, mal, namus, din ve vicdan emniyetine hizmetle geçmiş büyük bir ulu hakandır. Üç kıta onun tasarrufunda olmuştur. 18 milyon kilometrelik bir yeri, Avrupa'nın iki misli bir coğrafyayı Türk'e vatan kılmıştır."
Böyle şerefli, yüce bir milletin evlatlarının ülkesinin içinde bulunduğu durumun hak ettiği durum olmadığını söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, huzurun, saadetin, mutluluğun devletimizi, milletimizi, askerimizi ilzam edenler, maksadı üzüm yemek değil bağcıyı dövmek olanlar tarafından sağlanamayacağını, bu kapının ancak, devleti ve milleti, askeri ve sivili kardeş yapacak BTP'nin iktidar olmasıyla açılacağını ifade etti.
Vergiler tefeci IMF'ye gidiyor
Proje ve kaynaklarıyla gelen BTP iktidarında 70 milyon değil 700 milyon insanın bu coğrafyada nasıl bakılabileceğini herkesin göreceğini söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, şunları söyledi: "Göreceksiniz ki bu coğrafya 70 milyon değil 700 milyon insanın geçimi mümkündür, mukadderdir. Ama siz beceriksiz olursanız, 'AB olmadan iş, aş bulamayız' derseniz, dünyalar senin de olsa insanını aç, susuz bırakırsın. 'IMF ne talimat verirse biz bunu aynen yerine getiririz' diyorlar. IMF para satan bir kurumdur. Geçmişte bunun adına tefeci derlerdi. Döviz üzerinden yüzde 14 faiz alarak sana para satıyor. Ondan sonra da 'yardım ettim' diyor. Bunlara aldığımız borçlara mukabil yılda verdiğimiz faiz miktarı 55 katrilyondur. Böyle bir ülkenin kalkınması, ileriye gitmesi mümkün müdür? Onun için yapmamız gereken iş, bu borçlardan bir an evvel kurtulmaktır. Yani 200 küsur milyar doları 6, bilemedin 12 ay içerisinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti ödeyecek, elinin tersiyle, ' hadi bakalım geriye gidin' diyecek ve ondan sonraki zaman içinde bir tek kuruş borç yapmayacaktır. Bizim her gün vergi üstüne vergi ile karşı karşıya gelmemizin temel sebebi bu faiz borçlarını karşılamaktır. Biz eğer bu borçları kökünden silersek 55 katrilyon kazanmış olacağız. Yani milletimizin sırtından 55 katrilyonluk yükü, semeri atacağız."
IMF Türk çiftçisini biçti
BTP iktidarında sosyal devletin hayata geçirileceğini, sosyal devletin halkına hizmet eden, halkının hizmetçisi olan devlet demek olduğunu, bu devletin temelini, 1923'te, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün attığını, 1923-1938 yılları arasında Osmanlıdan devralınan borçların ödenmesinin yanısıra ferah, sanayileşmiş, ziraatte teknolojide ileri gitmiş bir ülke ortaya çıktığını, uçak bile yapılıp Belçika'ya ihraç edildiğini söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, şu anda geldiğimiz durumun malum olup IMF'nin talimatlarıyla iş yapanların hiç bir şey yapamayacaklarını belirtti. IMF talimatlarıyla, tarım ürünlerimize, buğdaya, mısıra tahdit geldiğini, IMF'nin, 'Buğdayı, Mısır'ı benim istediğim kadar ekeceksin. Tütün benim istediğim kadar dikeceksin. Fındığı, çayı benim istediğim kadar yetiştireceksin' dediğini ifade eden Prof. Dr. Haydar Baş, "Çünkü Amerikalı tütün, mısır üreticisinin pazarı tükendi. Buğday üreticisinin pazarı tükendi. Kendisine Pazar arıyor. Yetiştirdikleri mamulleri Türk piyasasında satmak için bize yasak getiriyorlar" dedi.
IMF'ci partilere verilecek oy, işsizlik, açık ve yokluk demektir
Bu iktidarla, muhalefetin tamamı şu anda ne söylerlerse söylesinler hepsinin niyetlerinin aynı olduğunu, "AB olmadan biz iş bulamayız. AB olmadan mali sektörümüz düzelmez" dediklerini, bununla da "şu andaki halimiz ne ise yarınki halimiz de o olacaktır"ı kastettiklerini söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, seçmenleri mevcut iktidar ve muhalefet partilerine oy verme konusunda şöyle uyardı: "Şu yaşadığımız iktisadi halimizden, ekonomik durumumuzdan memnun musunuz? Hayır! Bunun devam etmesini istiyor musunuz? Hayır! O halde şu anda Mecliste bulunan ve bugünkü durumdan mesul olan bütün partilere, istisnasız, elinizin tersiyle 'hayır' diyeceksiniz. BTP'yi tek başına iktidar edip bağımsızlığımızı ilan edeceksiniz. Şayet bugünkü halin devam etmesini istiyorsanız, Mecliste kaç parti varsa oyunuzu verirsiniz. Ondan sonra da kimseyi kimseye şikayet edemezsiniz. Bu partileri nadasa bırakacaksınız. 'Yok, bu partiler bize dedemizden miras kaldı' der, gene reyinizi verirseniz, başınızı iki diz kapağınızın arasına alacaksınız, 'ah, vah' diye ağlayacaksınız. Ağlamaya devam mı edeceksiniz, BTP'yi iktidar mı edeceksiniz?"
Milletimiz iş,aş, onurlu bir yaşam istiyorsa"Sosyal devlet vatandaşına hizmet eden devlettir. Eziyet eden devlet değildir. Bizimkilerin elinde devlet Çin işkencesini yapan alete döndü. Milletin anası dini ağlıyor. Biz buna son diyeceğiz. Atatürk'ün Türkiye'sini hayata kavuşturacağız" diyen Prof. Dr. Haydar Baş, bütün üretici kesimler üretmek, ürettiğine pazar bulmak istiyorsa; ev hanımları bir tek kuruş ödemeden emeklilik hakkı elde etmek istiyorsa; işçi ve memur emeklisi olamayan yaşlı erkekler de emekli olmak istiyorsa; çocuklara maaş bağlanarak cennet nimeti çocukların zahmet değil bereket olması isteniyorsa; şehit aileleri ve özürlüler devlet garantisinde mutlu bir yaşama kavuşmak istiyorsa; hastane kapılarında çilenin son bulması, herkesin sağlık sisteminden ücretsiz yararlanması isteniyorsa; muhtarlar maaşlarını üçe katlamak, iki dönem muhtarlık yaptıktan sonra da emeklilik hakkı elde etmek istiyorlarsa; üniversite kapısından kovulan gençler sınavsız olarak üniversiteye girmek istiyorsa; üniversitelerin parasız olması isteniyorsa; üniversiteden atılanlar affedilerek tekrar üniversiteyle dönmek istiyorsa; burs miktarı ve adedinin arttırılması isteniyorsa; şoförler eski arabalarını çöpe atıp yenisini almak istiyorlarsa; işçi-memur-emekli-polis-asker maaşlarından kesintinin kalkarak en az iki katına çıkmasını istiyorsa; kimsesiz yaşlılar maaş istiyorsa; evi olmayanlar ev sahibi olmak istiyorsa; parasızlıktan evlenemeyenler yuva kurmak istiyorsa; mahkumlar çalışarak aile bütçesine katkıda bulunmak suretiyle vicdan azabından kurtarılmak isteniyorsa; Anadolu basını kendi tesislerine kavuşarak Türkiye'de söz sahibi olmak istiyorsa; kimsesiz çocukların parasız eğitimi sağlanmak isteniyorsa; muharip gaziler de onurlu bir yaşam içinde olmak istiyorsa; bütün bunların yapılarak devletin bir baba haline dönüşmesi, isyan ve inkarın söz konusu olmaması, devlet-milletin bir ve beraber olması isteniyorsa, bunun yolunun BTP'nin tek başına iktidar edilmesinden geçtiğini vurguladı. Bağımsız Türkiye'nin iktidarının milletin iktidarı demek olduğunu söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, tek başına iktidarı niçin istediğini ise,
"Bu adamlar kör. Bizi bunlarla yatırırsanız sabahleyin şaşı kalkarız. Bunlarla bizi bir araya koymayacaksınız. Yani koalisyon yaptırmayacaksınız. Onlar her zaman firene basarlar. Çileye kalırız. Biz de mahvoluruz, siz de mahvolursunuz" şeklinde dile getirdi.
BTP'nin vizyonuBTP lideri Prof. Dr. Haydar Baş, diğer siyasi partilerden farklı olarak BTP'nin nasıl bir vizyon ile yola çıktığı hakkında ise şunları söyledi: "BTP iktidarında, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ailelerinin sofrasından artan artıklar 50 tane Avrupa bakacak. Bu gururu, bu şuuru, bu izzet-i nefsi yaşamamız lazım. Nasıl siyasi ki 'AB olmadan aç kalırız. AB olmadan iş bulamayız' diyebilir. Yazıklar olsun sana! Senin Oğuz Kağan'dan haberin yok. Bu büyük milletten haberin yok. Yazıklar olsun sana! Ben geçmişte Viyana kapılarından Japon sınırlarına kadar at koşturduğum günler bütün insanlığın can, mal namus, din ve vicdan emniyetini doya doya yaşattım. Ben o coğrafyalardan ayrıldım. Bütün insanlık bugün kan ağlıyor. 'Ahh büyük millet neredesin? Tekrar gel, beni kurtar' diyor. Bu Türkiye'yi kurmaya var mısınız? Osmanlı, cihan devletini kurdu, Allah nasip ederse, biz Oğuz Kağan'ın dediği çadır devleti, yani kainat devletini kurmaya hazırlanıyoruz, var mısınız? Merhum Mustafa Kemal Atatürk'ün ruhu işte o zaman şad olacaktır."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.