İmanın tadı

Yüce Allah'ın, bizzat Kur'an-ı Kerim'in medh ü sena ile yücelttiği, Allah'ın Sevgilisinin hadisleriyle övdüğü ve ümmetine ebedi örnek ve "Nuh'un gemisi" nitelemesiyle miras bıraktığı Ehl-i Beyt'i tüm benliğimiz ve mevcudiyetimizle sevmek imanın lezzeti ve tadıdır…

Bu "seçkin", "övülmüş" ve "özel" yaratılmış Peygamber ailesinin üstünlükleri, faziletleri, "insanlığa örnek" hayatları bizlere bırakılan en büyük miras ve hazinedir.

Ehl-i Beyt'in başı ve Hamse-i âl-i aba'nın sahibi Hz. Muhammed'i (s.a.a.)… İmam Ali Efendimiz ve Hz. Fatıma anamız... İmam Hasan ve İmam Hüseyin efendilerimiz… Onlarsız ne hayatın ne de imanın tadı ve lezzeti olmaz.

"Ölçü ise apaçıktır: Muhabbetullah'a ve Muhabbet-i Resulullah'a ulaşmanın yolu, Allah'ın Sevgilisinin Ehl-i Beyt'ini, yani İmam Ali'yi, Hz. Fatıma'yı, İmam Hasan ve İmam Hüseyin'i ve onların pak sulbünden gelen yüce zevatı katıksız ve hesapsız tam bir sevgiyle sevmekten geçiyor. Bu temel ölçüden hareket ettiğimizde yine apaçık görülmektedir ki; fertlerin, cemiyetlerin, milletlerin hatta yıkılmaz denilen devletlerin bahtları ve bahtsızlıktan, Ehl-i Beyt'e olan sevgileri, hizmetleri veya nefretleriyle şekillenmiştir." (Prof. Dr. Haydar Baş)

Bütün sevgilerin özü, Ehl-i Beyt sevgisidir. Tüm güzel duyguların membaı ve lezzetlerin lezzeti Ehl-i Beyt'tir… Ehl-i Beyt aşkı ve sevgisini anlatmaya dil kafi değildir. "İnsan gönüldür gönül" sözünü anlamak ve yaşamak Ehl-i Beyt sevgisini gönüllere hakim kılmaktan geçmektedir… Vücut o yüce sevginin aşkı ile akan gözyaşı ile sulanır ve ziynetlenir…

Tüm ibadetlerden lezzet almanın ve ibadetleri sadece ve sadece Allah rızası için ifa etmenin adıdır Ehl-i Beyt sevgisi… Sevgilerin sevgisi, aşkların en yücesi en anlamlısıdır… Ehl-i Beyt'i sevmeyen; sevemez, merhamet edemez, empati yapamaz, cömert olamaz, iyilik yapamaz… İnsanlığın, kulluğun elifbası Ehl-i Beyt sevgisidir.

Bu fani dünyadaki en büyük nasip Ehl-i Beyt'i sevmektir. O sevgi ile insan kul ve Hz. İnsan olur. Ehl-i Beyt'in anıldığı yer cennet bahçesidir. Bu dünyada cenneti yaşamak ve Nuh'un gemisinde olmak Hamse-i âl-i aba'nın sevgisiyle mümkündür. Ehl-i Beyt dua gibidir. O sevgiye büründüğünüzde sarıp sarmalar, alır gider sizleri… Her an, her daim çaresizliğe duçar olduğunuzda Hz. Hızır gibi gelir yetişir size… Yeter ki, O yüce insanları analım ve onlara salat ve selamla teveccüh edelim…

O Sevginin hızı hiçbir hızda yoktur. İletişimi hiç bir iletişimde yoktur. O sevgi öncesiz ve sonrasızdır. Ehl-i Beyt Yüce Allah'ın cihandaki düşüncesi ve görüntüsüdür.

Allah'ın rızasını ve rahmetini her daim celbeden ve gazabından emin kılan Hamse-i âl-i aba sevgisi makam ve dereceleri yükseltir. Endişe ve korkulardan kurtarır. Hataların örtülmesine, günahların bağışlanmasına vesile olur.

O yüce sevgi ebedi sönmeyen bir nurdur. Ahirette aydınlığa vesile olur. İnsanın her daim nurunu arttırır. Kalpleri nifak ve kirden arındırır. Meclisleri süsler, itibarı arttırır.

Ehl-i Beyt bitmezlik ve sonsuzluk sırrıdır… Evveli ve ahiri yoktur.

Öyle ki, Hamse-i âl-i aba'yı sevmenin yüceliği ve büyüklüğünü kıyamet sabahına kadar anlatabilirsiniz…

Rabbimiz sevmek ve o aşk üzere can vermeyi nasip eylesin bizlere…