İmam, ilâhî koruma sonucu masumdur
İmam, Allah’ın belirlemesiyle belirlenir, ilâhî koruma sonucu masumdur. Yeryüzü, üzerinde insanlar yaşadıkça gerçek imamdan yoksun kalmaz. Kulların amelleri imamın bilgisine kapalı değildir. İnsanlar arasında kişisel faziletler bakımından imamdan daha üstün birinin bulunması muhaldir
05.05.2023 06:00:00





Bakara sûresi 124. ayetinde Cenab-ı Hak şöyle buyurdu: "Vaktiyle Rabbi İbrahim'i bazı sözlerle sınayıp da İbrahim onları eksiksiz yerine getirince, 'Ben seni insanlara önder yapacağım' buyurmuştu. İbrahim, 'Soyumdan da' deyince Rabbi, 'Vaadim zalimleri kapsamaz' buyurdu."
Sapıklık ve günaha karşı korunmuş (masum) olmayan biri elbette gerçeğe iletici imam olamaz. Bu açıklamadan çıkan sonuç şudur: "İbrahim, 'Soyumdan da' deyince Allah, 'Benim ahdim zalimlere ermez' demişti" ifadesindeki "zalimler" deyimini kısıtlayan bir kayıt yoktur. Bu yüzden kendisinden şirk ve günah gibi herhangi bir zulüm sadır olan herkes bu deyimin kapsamına girer. Ömrünün belli bir döneminde, böyle bir duruma düşse ve sonra tövbe edip durumunu düzeltse bile.
Bu ayetten hareketle, imamın masumluğu sonucunun nasıl çıkarıldığı sorulduğunda şu cevap verildi: Aklî bir bölme olarak insanlar dört gruba ayrılırlar,
1- Bütün ömürleri boyunca zalim olanlar,
2- Bütün ömürleri boyunca hiç zulüm işlemeyenler,
3- Ömrünün başlangıcında zalim olup da sonunda bundan vazgeçenler,
4- Ömrünün başında zulümden kaçınıp da sonunda zulüm işlemeye başlayanlar.
İbrahim (a.s), soyundan birinci ve dördüncü kategoriye girenler için imamlık niteliğini istemeyecek kadar büyük bir kişiliktir. Geriye iki kısım kalıyor. Allah bunlardan birini ahdinin kapsamına almayı reddediyor. Bunlar, ömürlerinin başlarında zulüm işleyip de sonunda bundan vazgeçenlerdir. Geriye bir grup insan kalıyor. Bunlar da tüm hayatları boyunca hiç zulüm işlemeyen kimselerdir.
Bu açıklamalardan sonra şu tespitleri yapabiliriz:
1- İmam Allah'ın belirlemesiyle belirlenir.
2- İmam, ilâhî koruma sonucu masum olmalıdır.
3- Yeryüzü, üzerinde insanlar yaşadıkça gerçek imamdan yoksun kalmaz.
4- İmam Allah tarafından desteklenmelidir.
5- Kulların amelleri imamın bilgisine kapalı değildir
6- İmam insanların dünya ve ahiretle ilgili olarak ihtiyaç duydukları tüm bilgilere sahip olmalıdır
7- İnsanlar arasında kişisel faziletler bakımından imamdan daha üstün birinin bulunması muhaldir.
İmamlık, misyonu ile ilgili meselelerin özünü bu yedi husus oluşturmaktadır.
Eğer imamlık, Allah'ın emri ile hidayete iletmeyi ifade ediyorsa ve bu da "Hakka götüren mi uyulmaya daha lâyıktır, yoksa yola götürülmedikçe kendisi doğru yolu bulamayan mı?" (Yûnus, 35) ayetinin de vurguladığı gibi, insanın kendiliğinden doğruyu bulması eşliğinde olan hakka iletmek demekse, o zaman bütün peygamberler kesinlikle imamdırlar.
Çünkü peygamberin üstlendiği peygamberlik misyonunun, Allah'ın vahiy aracılığı ile sunduğu yol göstericiliği olmadıkça yerine gelmeyeceği açıktır.
Yani peygamber bu niteliği kendi çabası ile bir başkasından, öğretim ya da öğüt gibi yöntemlerle edinmez.
Bu durumda birine peygamberlik bahsedilmesi, zorunlu olarak imamlık da bahsedilmesini gerektirir.
Sapıklık ve günaha karşı korunmuş (masum) olmayan biri elbette gerçeğe iletici imam olamaz. Bu açıklamadan çıkan sonuç şudur: "İbrahim, 'Soyumdan da' deyince Allah, 'Benim ahdim zalimlere ermez' demişti" ifadesindeki "zalimler" deyimini kısıtlayan bir kayıt yoktur. Bu yüzden kendisinden şirk ve günah gibi herhangi bir zulüm sadır olan herkes bu deyimin kapsamına girer. Ömrünün belli bir döneminde, böyle bir duruma düşse ve sonra tövbe edip durumunu düzeltse bile.
Bu ayetten hareketle, imamın masumluğu sonucunun nasıl çıkarıldığı sorulduğunda şu cevap verildi: Aklî bir bölme olarak insanlar dört gruba ayrılırlar,
1- Bütün ömürleri boyunca zalim olanlar,
2- Bütün ömürleri boyunca hiç zulüm işlemeyenler,
3- Ömrünün başlangıcında zalim olup da sonunda bundan vazgeçenler,
4- Ömrünün başında zulümden kaçınıp da sonunda zulüm işlemeye başlayanlar.
İbrahim (a.s), soyundan birinci ve dördüncü kategoriye girenler için imamlık niteliğini istemeyecek kadar büyük bir kişiliktir. Geriye iki kısım kalıyor. Allah bunlardan birini ahdinin kapsamına almayı reddediyor. Bunlar, ömürlerinin başlarında zulüm işleyip de sonunda bundan vazgeçenlerdir. Geriye bir grup insan kalıyor. Bunlar da tüm hayatları boyunca hiç zulüm işlemeyen kimselerdir.
Bu açıklamalardan sonra şu tespitleri yapabiliriz:
1- İmam Allah'ın belirlemesiyle belirlenir.
2- İmam, ilâhî koruma sonucu masum olmalıdır.
3- Yeryüzü, üzerinde insanlar yaşadıkça gerçek imamdan yoksun kalmaz.
4- İmam Allah tarafından desteklenmelidir.
5- Kulların amelleri imamın bilgisine kapalı değildir
6- İmam insanların dünya ve ahiretle ilgili olarak ihtiyaç duydukları tüm bilgilere sahip olmalıdır
7- İnsanlar arasında kişisel faziletler bakımından imamdan daha üstün birinin bulunması muhaldir.
İmamlık, misyonu ile ilgili meselelerin özünü bu yedi husus oluşturmaktadır.
Eğer imamlık, Allah'ın emri ile hidayete iletmeyi ifade ediyorsa ve bu da "Hakka götüren mi uyulmaya daha lâyıktır, yoksa yola götürülmedikçe kendisi doğru yolu bulamayan mı?" (Yûnus, 35) ayetinin de vurguladığı gibi, insanın kendiliğinden doğruyu bulması eşliğinde olan hakka iletmek demekse, o zaman bütün peygamberler kesinlikle imamdırlar.
Çünkü peygamberin üstlendiği peygamberlik misyonunun, Allah'ın vahiy aracılığı ile sunduğu yol göstericiliği olmadıkça yerine gelmeyeceği açıktır.
Yani peygamber bu niteliği kendi çabası ile bir başkasından, öğretim ya da öğüt gibi yöntemlerle edinmez.
Bu durumda birine peygamberlik bahsedilmesi, zorunlu olarak imamlık da bahsedilmesini gerektirir.
HAKAN AKKUŞ
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.