İmam Bakır’ın (a.s.) ibadet hayatından örnekler
İmam Muhammed Bâkır’ın (a.s.) ibadet hayatı ile ilgili hadisleri vermeden önce, ibadetinde ceddi Resûlullah’ın (s.a.v.) sünnetine riayete ve ibadetinde devamlılığa verdiği öneme dikkat çekmek istiyoruz
13.09.2023 19:27:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





İmam Muhammed Bâkır'ın (a.s.) ibadet hayatı ile ilgili hadisleri vermeden önce, ibadetinde ceddi Resûlullah'ın (s.a.v.) sünnetine riayete ve ibadetinde devamlılığa verdiği öneme dikkat çekmek istiyoruz.
İbadetlerde Hz. Peygamber'in (s.a.v.) sünnetine bağlılık
Sellam b. el-Mustenir, Ebu Câfer'in (Muhammed Bâkır) şöyle dediğini rivayet eder:
"Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Muhakkak ki, her ibadete bir rağbet vardır ve daha sonra bu ihmale dönüşür. Kim ibadetindeki rağbeti sünnetimle dönüştürürse hidayete ermiş olur ve kim sünnetimde ihtilaf ederse, sapmış olup amelleri hüsranla sonuçlanır.
Şüphesiz Ben de namaz kılarım, uyurum, oruç tutarım, iftar ederim, gülerim ve ağlarım. Benim yolumdan ve sünnetimden yüz çeviren Benden değildir.
Nasihat olarak ölüm, zenginlik için yakîn, meşguliyet içinse ibadet yeterlidir."
İmam Bakır'da (a.s.) amellerde devamlılığın önemi
Hayatlarını Allah rızası için ibadetle geçiren Ehl-i Beyt imamlarının, en önem verdiği konu ibadetlerde devamlılığın sağlanmasıdır. Kulu yoracak kadar ağır ama bir süre devam edilen ibadet değil, az da olsa ömür boyu istikameti bozmadan devam edilecek amelin makbullüğünü dile getirmişlerdir.
İmam Bâkır'ın (a.s.) da bu konuya dikkat çeken ve ibadette bu hali yakalamayı özendiren hadisleri vardır.
Zürâre, Ebu Câfer'in (Muhammed Bâkır) şöyle dediğini rivayet eder:
"Allah Azze ve Celle nezdinde amellerin en sevimlisi az bile olsa kulun devamlı yaptığı amelleridir."
Ali b. Esbât, rivayet eder: "Ebu Câfer (Muhammed Bâkır) buyurdu ki: Bir ameli devamlı yapmak, amelin kendisinden daha zordur."
İmam Bâkır'ın (a.s.) bir hadisi de babası İmam Zeynelâbidin'den (a.s.) nakilledir:
"Muhammed b. Müslim, Ebu Câfer'in (Muhammed Bâkır) şöyle dediğini rivayet eder:
Ali b. Hüseyin (a.s.) şöyle derdi: Gerçekten ben Rabbime yönelmeyi ve eksilmeyen amelimi severim."
Allah'a ibadet için nasihatlerde bulunan İmam (a.s.), mü'minlerin bu amellere özendirilmesinde aşırıya gidilmemesine de dikkat çekiyor:
Ebu Cârud rivayet eder:
"Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Bu din sağlamdır. Onda yumuşaklık ve nezaketle hareket edin. Allah'ın kullarını Allah'ın ibadetinden nefret ettirmeyin. Aksi takdirde, toy bir bineğe binen kimse gibi, bir yol kat edemediğiniz gibi, sırtına bineceğiniz bir bineğiniz de kalmaz."
İbn Faddal rivayet eder: "Ebu Câfer (Muhammed Bâkır) buyurdu ki:
Hayır, Allah'a yemin ederim ki, Allah-u Teâlâ insanlardan sadece şu iki hasleti ister: Nimetlerini ikrar etsinler ki, onları arttırsın; günahlarını itiraf etsinler ki, onları bağışlasın."
İmam Bakır (a.s.) her haliyle Allah'ı anardı
İmam Bâkır (a.s.) aşağıda yer alan hadiste, gerçek mânâda yapılan zikirle, Allah'ın, kulun kalbine hikmeti yerleştireceğini belirtmektedir.
Süfyan b. Uyeyne, o Sindî'den, o da Ebu Câfer'den (Muhammed Bâkır) şöyle rivayet etmiştir:
"Kul, kırk gün içinde en güzel şekilde Allah'ı zikrederse, Allah onu dünya da zâhid kılar, dünyanın derdini ve dermanını ona gösterir; onun kalbine hikmeti yerleştirir. Artık konuştuğu zaman hikmetle konuşur."
Sonra şu ayeti okudu: "Buzağıyı tanrı edinenler var ya, işte onlara mutlaka Rablerinden bir gazab ve dünya hayatında bir alçaklık erişecektir. Biz iftiracıları böyle cezalandırırız."
İmam (a.s.) buyurdu ki: "Bu yüzden bid'atçilerin mutlaka zelil olduğunu Allah'a, Resûlü (s.a.v.) ve O'nun Ehl-i Beyt'ine iftira atanların mutlaka zelil olduklarını görürsün."
İmam Sâdık (a.s.) buyurmuştur ki:
"Babam çok zikrediyordu, onunla yola gittiğimde Allah'ı anıyordu; onunla yemek yediğimde Allah'ı anıyordu; halkla konuştuğunda, onlarla konuşması onu, Allah'ı zikretmekten alıkoymuyordu."
Bu hadisin devamı, Usul-i Kâfi'de şöyle verilmiştir: "… Allah'ı zikretmekten alıkoymuyordu. Sürekli olarak dua ettiğini ve 'La ilahe illallah' dediğini görüyordum.
Bizi bir araya toplayıp güneş doğuncaya kadar zikirle meşgul olmamızı emrediyordu.
Kur'an okuyabilenlerin Kur'an okumak, Kur'an okuyamayanların ise, zikretmekle meşgul olmasını emre-diyordu." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Bakır eserinden)
İbadetlerde Hz. Peygamber'in (s.a.v.) sünnetine bağlılık
Sellam b. el-Mustenir, Ebu Câfer'in (Muhammed Bâkır) şöyle dediğini rivayet eder:
"Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Muhakkak ki, her ibadete bir rağbet vardır ve daha sonra bu ihmale dönüşür. Kim ibadetindeki rağbeti sünnetimle dönüştürürse hidayete ermiş olur ve kim sünnetimde ihtilaf ederse, sapmış olup amelleri hüsranla sonuçlanır.
Şüphesiz Ben de namaz kılarım, uyurum, oruç tutarım, iftar ederim, gülerim ve ağlarım. Benim yolumdan ve sünnetimden yüz çeviren Benden değildir.
Nasihat olarak ölüm, zenginlik için yakîn, meşguliyet içinse ibadet yeterlidir."
İmam Bakır'da (a.s.) amellerde devamlılığın önemi
Hayatlarını Allah rızası için ibadetle geçiren Ehl-i Beyt imamlarının, en önem verdiği konu ibadetlerde devamlılığın sağlanmasıdır. Kulu yoracak kadar ağır ama bir süre devam edilen ibadet değil, az da olsa ömür boyu istikameti bozmadan devam edilecek amelin makbullüğünü dile getirmişlerdir.
İmam Bâkır'ın (a.s.) da bu konuya dikkat çeken ve ibadette bu hali yakalamayı özendiren hadisleri vardır.
Zürâre, Ebu Câfer'in (Muhammed Bâkır) şöyle dediğini rivayet eder:
"Allah Azze ve Celle nezdinde amellerin en sevimlisi az bile olsa kulun devamlı yaptığı amelleridir."
Ali b. Esbât, rivayet eder: "Ebu Câfer (Muhammed Bâkır) buyurdu ki: Bir ameli devamlı yapmak, amelin kendisinden daha zordur."
İmam Bâkır'ın (a.s.) bir hadisi de babası İmam Zeynelâbidin'den (a.s.) nakilledir:
"Muhammed b. Müslim, Ebu Câfer'in (Muhammed Bâkır) şöyle dediğini rivayet eder:
Ali b. Hüseyin (a.s.) şöyle derdi: Gerçekten ben Rabbime yönelmeyi ve eksilmeyen amelimi severim."
Allah'a ibadet için nasihatlerde bulunan İmam (a.s.), mü'minlerin bu amellere özendirilmesinde aşırıya gidilmemesine de dikkat çekiyor:
Ebu Cârud rivayet eder:
"Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Bu din sağlamdır. Onda yumuşaklık ve nezaketle hareket edin. Allah'ın kullarını Allah'ın ibadetinden nefret ettirmeyin. Aksi takdirde, toy bir bineğe binen kimse gibi, bir yol kat edemediğiniz gibi, sırtına bineceğiniz bir bineğiniz de kalmaz."
İbn Faddal rivayet eder: "Ebu Câfer (Muhammed Bâkır) buyurdu ki:
Hayır, Allah'a yemin ederim ki, Allah-u Teâlâ insanlardan sadece şu iki hasleti ister: Nimetlerini ikrar etsinler ki, onları arttırsın; günahlarını itiraf etsinler ki, onları bağışlasın."
İmam Bakır (a.s.) her haliyle Allah'ı anardı
İmam Bâkır (a.s.) aşağıda yer alan hadiste, gerçek mânâda yapılan zikirle, Allah'ın, kulun kalbine hikmeti yerleştireceğini belirtmektedir.
Süfyan b. Uyeyne, o Sindî'den, o da Ebu Câfer'den (Muhammed Bâkır) şöyle rivayet etmiştir:
"Kul, kırk gün içinde en güzel şekilde Allah'ı zikrederse, Allah onu dünya da zâhid kılar, dünyanın derdini ve dermanını ona gösterir; onun kalbine hikmeti yerleştirir. Artık konuştuğu zaman hikmetle konuşur."
Sonra şu ayeti okudu: "Buzağıyı tanrı edinenler var ya, işte onlara mutlaka Rablerinden bir gazab ve dünya hayatında bir alçaklık erişecektir. Biz iftiracıları böyle cezalandırırız."
İmam (a.s.) buyurdu ki: "Bu yüzden bid'atçilerin mutlaka zelil olduğunu Allah'a, Resûlü (s.a.v.) ve O'nun Ehl-i Beyt'ine iftira atanların mutlaka zelil olduklarını görürsün."
İmam Sâdık (a.s.) buyurmuştur ki:
"Babam çok zikrediyordu, onunla yola gittiğimde Allah'ı anıyordu; onunla yemek yediğimde Allah'ı anıyordu; halkla konuştuğunda, onlarla konuşması onu, Allah'ı zikretmekten alıkoymuyordu."
Bu hadisin devamı, Usul-i Kâfi'de şöyle verilmiştir: "… Allah'ı zikretmekten alıkoymuyordu. Sürekli olarak dua ettiğini ve 'La ilahe illallah' dediğini görüyordum.
Bizi bir araya toplayıp güneş doğuncaya kadar zikirle meşgul olmamızı emrediyordu.
Kur'an okuyabilenlerin Kur'an okumak, Kur'an okuyamayanların ise, zikretmekle meşgul olmasını emre-diyordu." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Bakır eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.