İmam Ali halife olduktan sonra neden Fedek’i geri almadı?
“İmam Rıza’dan (a.s.) sordum: ‘Emirü’l-Mü’minin Ali (a.s.), milletin hâkimi olduktan sonra neden Fedek’i geri almadı?’
07.03.2024 08:52:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
Ahmed bin Hasan el-Kattan, metindeki senetle Hasan bin Ali bin Fazzal'dan, o da babasından şöyle rivayet ediyor: "İmam Rıza'dan (a.s.) sordum: 'Emirü'l-Mü'minin Ali (a.s.), milletin hâkimi olduktan sonra neden Fedek'i geri almadı?'
İmam (a.s.) şöyle buyurdu: Biz öyle bir Ehl-i Beyt'iz ki, Allah-u Teala'nın kendisi bizi veli kılmıştır ve bizim hakkımızı da, O'ndan başkası zalimlerden almaz. Bizler de, mü'minlerin velisiyiz. Onlar için hükmeden ve onların haklarını zalimlerden alanız; ama kendi hakkımızı zalimlerden almayız."
Kitabın yazarı Şeyh Sadûk (r.a.) şöyle diyor: "İ'lelu'ş-Şerayî adlı kitabımda bu mevzu için bir takım hadis ve rivayetler tahriç ettim. Ama bu kitapta, yalnızca İmam Rıza'dan (a.s.) rivayet etmekle yetindim."
Hekim Ebu Ali Hüseyin bin Ahmed el- Beyhâkî, metindeki senetle İmam Rıza'dan (a.s.), o da babası Mûsa b. Câfer'den (a.s.) şöyle naklediyor: "Biri İmam Sâdık'tan (a.s.) şöyle sordu: 'Kur'an- ı Kerim neden her yayınlandığı ve okunduğu zaman tazelik ve parlaklığı artıyor?'
İmam (a.s.) cevaben şöyle buyurdu: Çünkü Allah-u Teala onu belli bir zaman ve özel bir kavim için göndermemiştir. Dolayısıyla, o her zaman yepyeni ve kıyamete kadar da her millet için taptazedir."
Yine aynı senetle Muhammed bin Mûsa bin Nasr el-Râzî'nin babasından şöyle rivayet ettiği nakledilmiştir: "İmam Rıza'dan (a.s.) Peygamber (s.a.v.)'in, 'Ashabım yıldızlara benzer; hangisine uyarsanız hidayet olursunuz' ve 'Ashabımı bana bırakın' sözleri hakkında soruldu.
İmam (a.s.) şöyle buyurdu: 'Bu, doğrudur. Fakat bu hadisten maksat, Hz. Peygamber'den sonra değişmeyen ve dinde de bir değişiklik yapmayan kimselerdir.'
Soru soran şahıs, 'Onların değişip dinde değişiklik yaptıkları nereden bilinmektedir?' dediğinde de, İmam (a.s.) şöyle buyurdular: 'Kendilerinin Hz. Peygamber'den (s.a.v.) şu şekilde buyurduğunu rivayet etmelerinden bilinmektedir:
'Kıyamet günü ashabımdan olan bir takım kişiler, yabancı devenin sudan kovulduğu gibi, havuzumdan (Kevser Havuzu) kovulacaklardır.
O esnada Ben, 'Ya Rabbi! Ashabım, ashabım' diyeceğim. O zaman Bana şöyle denilecektir: 'Şüphesiz Sen bunların Senden sonra neler icat ettiklerini bilmiyorsun.' Daha sonra onlar yakalanarak sol tarafta yer alanların (ashab-ı şimal) tarafına doğru götürülürler. Bu esnada ben şöyle diyeceğim: 'Uzak olsunlar, kahrolsunlar!'
İmam Rıza (a.s.) daha sonra şöyle buyurdu: Resûlullah'ın bu sözü (Ashabım yıldızlar gibidir...), dinde değişiklik yapmayanlar içindir."
Hekim Ebu Ali Hüseyin bin Ali bin Ahmed el- Beyhâkî, metindeki senetle Ahmed bin Muhammed bin İshâk el-Tâlikânî, babasından şöyle naklediyor:
"Horasan'da bir adam yemin ederek şöyle dedi: 'And olsun ki Muaviye, Resûlullah'ın ashabından değildir. Eğer doğru söylemiyorsam eşim boşanmış olsun!'
O sırada İmam Rıza (a.s.) da Horasan'da idi. Fakihler onun böyle bir yemin etmesiyle eşinin boşanmış olduğuna fetva verdiler.
Bu meseleyi İmam Rıza'dan (a.s.) sorduklarında İmam (a.s.), 'O kadın (bu sözle) boşanmamıştır' buyurdular.
Fakihler bir mektup yazarak İmam'a gönderdiler. O mektupta İmam'a şöyle demişlerdi: 'Ey Resûlullah'ın (s.a.v.) oğlu! O kadının (mezkur sözle) boşanmış olmadığını nereden (ve hangi delile dayanarak) söylüyorsunuz?'
İmam (a.s.), mektuplarının kenarına şöyle yazdı: Bu, sizin Ebu Said Hudrî'den naklettiğiniz şu rivayettendir: 'Resûlullah (s.a.v.) Mekke'nin fethedildiği gün Müslüman olan kimselere şöyle buyurdu: Sizler iyi insanlarsınız; ashabım da iyi insanlardır. Fakat fetihten sonra hicret yoktur.' Resûlullah (s.a.v.) bu sözüyle hicreti bâtıl etti ve onları kendi ashabından saymadı."
Râvi diyor ki: "Fakihler İmam'ın cevabını görünce kendi fetvalarından dönüp İmam'ın sözünü kabul ettiler."
Hekim Ebu Ali el-Beyhâkî, aynı senetle Sehl bin Kâsım'dan şöyle naklediyor: "İmam Rıza (a.s.), ashabından birinin, 'Allah, Emirü'l-Mü'minin Ali'ye (a.s.) karşı savaşanlara lânet etsin!' dediğini duyduğunda şöyle buyurdular: De ki: Tevbe edip kendisini ıslah edenler hariç. Ona yardım etmekten kaçınıp da etmeyenin günahı, onunla savaşıp da tevbe edenin günahından daha büyüktür." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali Rıza eserinden)
İmam (a.s.) şöyle buyurdu: Biz öyle bir Ehl-i Beyt'iz ki, Allah-u Teala'nın kendisi bizi veli kılmıştır ve bizim hakkımızı da, O'ndan başkası zalimlerden almaz. Bizler de, mü'minlerin velisiyiz. Onlar için hükmeden ve onların haklarını zalimlerden alanız; ama kendi hakkımızı zalimlerden almayız."
Kitabın yazarı Şeyh Sadûk (r.a.) şöyle diyor: "İ'lelu'ş-Şerayî adlı kitabımda bu mevzu için bir takım hadis ve rivayetler tahriç ettim. Ama bu kitapta, yalnızca İmam Rıza'dan (a.s.) rivayet etmekle yetindim."
Hekim Ebu Ali Hüseyin bin Ahmed el- Beyhâkî, metindeki senetle İmam Rıza'dan (a.s.), o da babası Mûsa b. Câfer'den (a.s.) şöyle naklediyor: "Biri İmam Sâdık'tan (a.s.) şöyle sordu: 'Kur'an- ı Kerim neden her yayınlandığı ve okunduğu zaman tazelik ve parlaklığı artıyor?'
İmam (a.s.) cevaben şöyle buyurdu: Çünkü Allah-u Teala onu belli bir zaman ve özel bir kavim için göndermemiştir. Dolayısıyla, o her zaman yepyeni ve kıyamete kadar da her millet için taptazedir."
Yine aynı senetle Muhammed bin Mûsa bin Nasr el-Râzî'nin babasından şöyle rivayet ettiği nakledilmiştir: "İmam Rıza'dan (a.s.) Peygamber (s.a.v.)'in, 'Ashabım yıldızlara benzer; hangisine uyarsanız hidayet olursunuz' ve 'Ashabımı bana bırakın' sözleri hakkında soruldu.
İmam (a.s.) şöyle buyurdu: 'Bu, doğrudur. Fakat bu hadisten maksat, Hz. Peygamber'den sonra değişmeyen ve dinde de bir değişiklik yapmayan kimselerdir.'
Soru soran şahıs, 'Onların değişip dinde değişiklik yaptıkları nereden bilinmektedir?' dediğinde de, İmam (a.s.) şöyle buyurdular: 'Kendilerinin Hz. Peygamber'den (s.a.v.) şu şekilde buyurduğunu rivayet etmelerinden bilinmektedir:
'Kıyamet günü ashabımdan olan bir takım kişiler, yabancı devenin sudan kovulduğu gibi, havuzumdan (Kevser Havuzu) kovulacaklardır.
O esnada Ben, 'Ya Rabbi! Ashabım, ashabım' diyeceğim. O zaman Bana şöyle denilecektir: 'Şüphesiz Sen bunların Senden sonra neler icat ettiklerini bilmiyorsun.' Daha sonra onlar yakalanarak sol tarafta yer alanların (ashab-ı şimal) tarafına doğru götürülürler. Bu esnada ben şöyle diyeceğim: 'Uzak olsunlar, kahrolsunlar!'
İmam Rıza (a.s.) daha sonra şöyle buyurdu: Resûlullah'ın bu sözü (Ashabım yıldızlar gibidir...), dinde değişiklik yapmayanlar içindir."
Hekim Ebu Ali Hüseyin bin Ali bin Ahmed el- Beyhâkî, metindeki senetle Ahmed bin Muhammed bin İshâk el-Tâlikânî, babasından şöyle naklediyor:
"Horasan'da bir adam yemin ederek şöyle dedi: 'And olsun ki Muaviye, Resûlullah'ın ashabından değildir. Eğer doğru söylemiyorsam eşim boşanmış olsun!'
O sırada İmam Rıza (a.s.) da Horasan'da idi. Fakihler onun böyle bir yemin etmesiyle eşinin boşanmış olduğuna fetva verdiler.
Bu meseleyi İmam Rıza'dan (a.s.) sorduklarında İmam (a.s.), 'O kadın (bu sözle) boşanmamıştır' buyurdular.
Fakihler bir mektup yazarak İmam'a gönderdiler. O mektupta İmam'a şöyle demişlerdi: 'Ey Resûlullah'ın (s.a.v.) oğlu! O kadının (mezkur sözle) boşanmış olmadığını nereden (ve hangi delile dayanarak) söylüyorsunuz?'
İmam (a.s.), mektuplarının kenarına şöyle yazdı: Bu, sizin Ebu Said Hudrî'den naklettiğiniz şu rivayettendir: 'Resûlullah (s.a.v.) Mekke'nin fethedildiği gün Müslüman olan kimselere şöyle buyurdu: Sizler iyi insanlarsınız; ashabım da iyi insanlardır. Fakat fetihten sonra hicret yoktur.' Resûlullah (s.a.v.) bu sözüyle hicreti bâtıl etti ve onları kendi ashabından saymadı."
Râvi diyor ki: "Fakihler İmam'ın cevabını görünce kendi fetvalarından dönüp İmam'ın sözünü kabul ettiler."
Hekim Ebu Ali el-Beyhâkî, aynı senetle Sehl bin Kâsım'dan şöyle naklediyor: "İmam Rıza (a.s.), ashabından birinin, 'Allah, Emirü'l-Mü'minin Ali'ye (a.s.) karşı savaşanlara lânet etsin!' dediğini duyduğunda şöyle buyurdular: De ki: Tevbe edip kendisini ıslah edenler hariç. Ona yardım etmekten kaçınıp da etmeyenin günahı, onunla savaşıp da tevbe edenin günahından daha büyüktür." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali Rıza eserinden)