İlk kurban Avrupa oldu
Dünya genelinde 83 binden fazla insanın ölümüne neden olan koronavirüs salgının bir başka kurbanı da Avrupa Birliği olacak. Birlik üyesi ekonomisi güçlü ülkelerin İtalya ve İspanya’yı yardımsız bırakması, salgın sonrası Brexit benzeri yeni ayrılıkların sayısının patlamasına neden olacak
08.04.2020 14:40:00
Ölümcül koronavirüs salgını Avrupa'da ilk olarak İtalya'yı ardından da İspanya'yı vurdu. Avrupa'da en çok vaka sayısı 142 bin ile İspanya'da görülürken, ikinci sıradaki İtalya'da bu sayı 136 bin seviyesinde. Ancak hayatını kaybedenlerin sayısında İtalya 17 bin 127 ile birinci durumda. İspanya'da ise salgın nedeniyle 14 bin 45 kişi hayatını kaybetti. Koronavirüs salgından en fazla etkilenen iki ülke olan İtalya ve İspanya'nın diğer Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkeler tarafından salgınla mücadele konusunda kendi kaderine terk edilmesi, salgın sonrası AB üyesi pek çok ülkenin birlikten çıkışına sebep olacak gibi görünüyor. Salgın bu iki ülkede bu kadar can almadan önce İtalya ve İspanya üye oldukları AB'den yardım talebinde bulundular. Diğer Avrupa ülkelerinden bu yardım çağrısına karşılık veren çıkmadı. Zira ölümcül salgın tüm yaşlı kıtayı sarmaya başlamıştı. Birliğin ekonomisi en güçlü olan ülkesi Almanya, kendi sınırları içerisinde oluşabilecek problemleri göz önünde bulundurarak tıbbi maske ve koruyucu ekipmanların ihracatını yasaklıyor, Fransa ise kendi hastaları için ülke içindeki tüm stoklara el koyuyordu. Bu el konulan ürünler arasında İsveç merkezli sağlık şirketi Mölnlycke'nin, Çin'den İtalya ve İspanya için ithal ettikleri milyonlarca maske ve eldiven de yer alıyordu.
İlk kurban AB'nin kendisi
Daha salgının başında Almanya ve Fransa bu kararları alırken, milliyetçi Fransız lider Marine Le Pen, "Koronavirüs krizinin ilk kurbanının AB'nin kendisi" olduğunu söyledi. Fransa'nın en büyük sol partisi 'Boyun Eğmeyenler'in lideri Jean-Luc Melenchon ise AB'nin salgın karşısındaki tutumunu değerlendirdiği bir konuşmasında, "AB bir bencillikler koalisyonu" ifadelerini kullanmıştı. Sınırları ortadan kaldırma iddiasıyla inşa edilen sözde dayanışma, insan hakları ve demokrasi temelli AB'de salgın baş gösterince, 'her koyun kendi bacağından asılır' diyen üye ülkeler hızla sınırlarını kapatma kararı aldı, uçak seferleri iptal edildi. Polonya, Slovakya, Danimarka ve Çekya sınırlarını AB üyesi devletler başta olmak üzere tüm ülkelere kapatırken Avusturya ve Macaristan İtalya ile sınırlarını kapattılar.
AB'den tiksiniyorlar
Salgının en fazla can kaybına neden olduğu İtalya'da AB üyesi devletlerin aldıkları bu kararlar doğal olarak çok sert eleştiriliyor ve Avrupa'ya çok ağır suçlamalar yöneltiliyor. AB liderlerinin 26 Mart'ta telekonferans ile düzenledikleri zirve fiyaskoyla sonuçlanmıştı. Almanya ve Hollanda'nın İtalya'nın ortak borçlanma teklifini karşı çıktıklarını gören İtalya Başbakanı Giuseppe Conte zirve sonrası 'AB'nin geleceği yok' şeklinde konuşmuştu. Avrupa Parlamentosu'nun İtalyan başkanı David Sassoli de "Dayanışma olmazsa birlikte olma nedeni ortadan kalkar" ifadelerini kullandı. Avrupa Birliği'ne en sert çıkış ise İtalya'nın Eski Başbakanı ve Lig Partisi lideri Matteo Salvini'den geldi. AB'yi "Yılanlar ve çakallar mağarası" diye tanımlayan Salvini, koronavirüs belasından kurtulduktan sonra yapacakları ilk işin AB'den ayrılmak olacağını söyledi. "İtalya'nın tek ihtiyacı olan şey yardımdı, ancak sadece yüzüne bir tokat yedi" diyen Salvini, yukarıdaki sözlerine, "AB'den nefret ediyor ve tiksiniyorum" ifadelerini de ekledi.
Çin ve Rusya yardım gönderdi
AB'deki ortaklarının bu şekilde sırt döndüğü İtalya'ya Çin, Rusya ve Küba'nın yardımı yetişiyordu. Hollanda, Almanya ve Fransa malı ürünlere karşı şimdi boykot çağrılarının duyulduğu İtalya'da toplum arasında Çin, Rusya ve Küba'ya övgü dolu sözler sarf ediliyor. Çin ve Rusya'nın kargo uçaklarıyla gönderdiği büyük miktarlardaki tıbbi malzemeler, Küba'dan gelen ve Milano havalimanında kahramanlar gibi törenle karşılanan doktorlar sokaklarda konuşuluyor. Kendi ihtiyacı olmasında rağmen İtalya ve İspanya'ya yardım gönderen ülkelerden bir de Türkiye oldu.
Ekonomik etkileri de olacak
Koronavirüs salgınının neden olduğu krizi sadece sağlık alanında olmadı, aynı zamanda büyük ekonomik sorunlar da oluşturacak. Salgın nedeniyle AB genelinde ortaya çıkan ekonomik sorunlarla ortak mücadele kapsamında büyük tartışmalar yaşanıyor. Salgının Avrupa'daki merkezi halinde gelen İtalya'nın AB'deki ortaklarına, "krizden çıkmak için beraber borçlanalım" çağrısıyla tartışmalar başladı. Bu öneriye AB'nin İspanya, Fransa, Portekiz, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nden oluşan Akdeniz kanadının yanı sıra Slovenya, Belçika, Lüksemburg ve İrlanda da destek verdi. Ancak ekonomileri güneye nazaran çok daha iyi olan Almanya, Hollanda, Avusturya ve Finlandiya gibi ülkeler bu fikre soğuk. Koronavirüs krizi öncesinde borç batağında olan İtalya'nın bu kriz sonrası daha da borçlanacak olması kuzey ortaklarını ürkütüyor.
Siyasi bedel arkadan geliyor
Bu tartışmalar böyle devam ederse ve olaya bir çözüm bulunamazsa bunun AB'ye siyasi faturası ağır olacak. Zira, Almanya, Hollanda, Avusturya ve Finlandiya gibi ülkelerde AB karşıtı siyasi partiler son yıllarda güçlenerek, iktidarı zorlayabilecek siyasi hareketler haline geldiler. 10 yıl kadar önce Yunanistan'ın ekonomik krizden kurtarılmasına da karşı çıkan AB karşıtlı bu siyasi hareketler, ülkelerinde toplanan vergilerin başka ülkelere aktarılmasına temelden karşı. Bu durum, AB için çok zor bir problem haline gelmiş durumda. İtalya ve İspanya başta olmak üzere AB üyesi Akdeniz grubu ülkelerin borçları, tüm birlik olarak üstlenilmesi haline Almanya, Hollanda, Avusturya ve Finlandiya gibi ülkelerdeki AB karşıtı milliyetçi partiler güçlenecek, belki de iktidara gelmelerinin yolu açılmış olacak. İtalya ve İspanya gibi AB üyesi zordaki ülkeler kendi kaderlerine terk edilmeleri halinde ise bu ülkelerde AB üyeliğinin daha sert tartışılmasına ve doğal olarak da salgın sonrasında İngiltere'nin AB'den ayrılmasıyla sonuçlanan Brexit benzeri bir furyanın başlaması gerçekleşecek. ORHAN DEDE / ANALİZ HABER
İlk kurban AB'nin kendisi
Daha salgının başında Almanya ve Fransa bu kararları alırken, milliyetçi Fransız lider Marine Le Pen, "Koronavirüs krizinin ilk kurbanının AB'nin kendisi" olduğunu söyledi. Fransa'nın en büyük sol partisi 'Boyun Eğmeyenler'in lideri Jean-Luc Melenchon ise AB'nin salgın karşısındaki tutumunu değerlendirdiği bir konuşmasında, "AB bir bencillikler koalisyonu" ifadelerini kullanmıştı. Sınırları ortadan kaldırma iddiasıyla inşa edilen sözde dayanışma, insan hakları ve demokrasi temelli AB'de salgın baş gösterince, 'her koyun kendi bacağından asılır' diyen üye ülkeler hızla sınırlarını kapatma kararı aldı, uçak seferleri iptal edildi. Polonya, Slovakya, Danimarka ve Çekya sınırlarını AB üyesi devletler başta olmak üzere tüm ülkelere kapatırken Avusturya ve Macaristan İtalya ile sınırlarını kapattılar.
AB'den tiksiniyorlar
Salgının en fazla can kaybına neden olduğu İtalya'da AB üyesi devletlerin aldıkları bu kararlar doğal olarak çok sert eleştiriliyor ve Avrupa'ya çok ağır suçlamalar yöneltiliyor. AB liderlerinin 26 Mart'ta telekonferans ile düzenledikleri zirve fiyaskoyla sonuçlanmıştı. Almanya ve Hollanda'nın İtalya'nın ortak borçlanma teklifini karşı çıktıklarını gören İtalya Başbakanı Giuseppe Conte zirve sonrası 'AB'nin geleceği yok' şeklinde konuşmuştu. Avrupa Parlamentosu'nun İtalyan başkanı David Sassoli de "Dayanışma olmazsa birlikte olma nedeni ortadan kalkar" ifadelerini kullandı. Avrupa Birliği'ne en sert çıkış ise İtalya'nın Eski Başbakanı ve Lig Partisi lideri Matteo Salvini'den geldi. AB'yi "Yılanlar ve çakallar mağarası" diye tanımlayan Salvini, koronavirüs belasından kurtulduktan sonra yapacakları ilk işin AB'den ayrılmak olacağını söyledi. "İtalya'nın tek ihtiyacı olan şey yardımdı, ancak sadece yüzüne bir tokat yedi" diyen Salvini, yukarıdaki sözlerine, "AB'den nefret ediyor ve tiksiniyorum" ifadelerini de ekledi.
Çin ve Rusya yardım gönderdi
AB'deki ortaklarının bu şekilde sırt döndüğü İtalya'ya Çin, Rusya ve Küba'nın yardımı yetişiyordu. Hollanda, Almanya ve Fransa malı ürünlere karşı şimdi boykot çağrılarının duyulduğu İtalya'da toplum arasında Çin, Rusya ve Küba'ya övgü dolu sözler sarf ediliyor. Çin ve Rusya'nın kargo uçaklarıyla gönderdiği büyük miktarlardaki tıbbi malzemeler, Küba'dan gelen ve Milano havalimanında kahramanlar gibi törenle karşılanan doktorlar sokaklarda konuşuluyor. Kendi ihtiyacı olmasında rağmen İtalya ve İspanya'ya yardım gönderen ülkelerden bir de Türkiye oldu.
Ekonomik etkileri de olacak
Koronavirüs salgınının neden olduğu krizi sadece sağlık alanında olmadı, aynı zamanda büyük ekonomik sorunlar da oluşturacak. Salgın nedeniyle AB genelinde ortaya çıkan ekonomik sorunlarla ortak mücadele kapsamında büyük tartışmalar yaşanıyor. Salgının Avrupa'daki merkezi halinde gelen İtalya'nın AB'deki ortaklarına, "krizden çıkmak için beraber borçlanalım" çağrısıyla tartışmalar başladı. Bu öneriye AB'nin İspanya, Fransa, Portekiz, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nden oluşan Akdeniz kanadının yanı sıra Slovenya, Belçika, Lüksemburg ve İrlanda da destek verdi. Ancak ekonomileri güneye nazaran çok daha iyi olan Almanya, Hollanda, Avusturya ve Finlandiya gibi ülkeler bu fikre soğuk. Koronavirüs krizi öncesinde borç batağında olan İtalya'nın bu kriz sonrası daha da borçlanacak olması kuzey ortaklarını ürkütüyor.
Siyasi bedel arkadan geliyor
Bu tartışmalar böyle devam ederse ve olaya bir çözüm bulunamazsa bunun AB'ye siyasi faturası ağır olacak. Zira, Almanya, Hollanda, Avusturya ve Finlandiya gibi ülkelerde AB karşıtı siyasi partiler son yıllarda güçlenerek, iktidarı zorlayabilecek siyasi hareketler haline geldiler. 10 yıl kadar önce Yunanistan'ın ekonomik krizden kurtarılmasına da karşı çıkan AB karşıtlı bu siyasi hareketler, ülkelerinde toplanan vergilerin başka ülkelere aktarılmasına temelden karşı. Bu durum, AB için çok zor bir problem haline gelmiş durumda. İtalya ve İspanya başta olmak üzere AB üyesi Akdeniz grubu ülkelerin borçları, tüm birlik olarak üstlenilmesi haline Almanya, Hollanda, Avusturya ve Finlandiya gibi ülkelerdeki AB karşıtı milliyetçi partiler güçlenecek, belki de iktidara gelmelerinin yolu açılmış olacak. İtalya ve İspanya gibi AB üyesi zordaki ülkeler kendi kaderlerine terk edilmeleri halinde ise bu ülkelerde AB üyeliğinin daha sert tartışılmasına ve doğal olarak da salgın sonrasında İngiltere'nin AB'den ayrılmasıyla sonuçlanan Brexit benzeri bir furyanın başlaması gerçekleşecek. ORHAN DEDE / ANALİZ HABER