İki önemli ikaz!

ABD'nin dayatması, AKP hükümetinin "balıklama atlaması" sonucu Türkiye'nin başına geçirilen "koordinatörlük çuvalı" ilk meyvelerini vermeye başladı bile. PKK ile koordinasyon çalışması yürütecek ABD'li Joseph Ralston, Türkiye'de Başbakan Erdoğan, Dışişleri Bakanlığı, İçişleri bakanlığı ve muadili Edip Başer ile görüştükten sonra soluğu Irak'ın başkentinde değil, kuzeyinde, Barzani'nin köşkünde aldı. Bu tercih bile, ABD'nin koordinatörlük müessesini Türkiye'ye dayatmasındaki hikmeti izhar etmeye kâfi. Madem üç ülke Türkiye-ABD -Irak arasında bir koordinasyon sağlanacak, o halde Ralston'un Irak'ın kuzeyinde Barzani'nin yanında ne işi var? Gitmesi gereken yer Bağdat, görüşmesi gereken isim Irak başbakanı değil mi?Ralston Barzani ile görüşmekle kalmıyor ve Barzani'nin PKK ile mücadelede "barışçı yollar kullanın" mesajı ve "isterseniz arabulucu olabilirim" küstah teklifine çanak tutuyor. Barzani'yi, Türkiye'nin iç ve dış politikasını yakından ilgilendiren bir konuda taraflardan biri haline getiriyor Ralston. Tıpkı terör örgütü PKK'yı, Türkiye'nin muhatap alması gereken bir taraf haline getirdiği gibi. ABD'nin terör örgütünü meşru zemine kaydırma harekatının yeni ismi olan "koordinatörlük" müessesiyle tanışıklığımız yeni değil. Tarihimizde, özellikle Osmanlı'nın son dönemlerinde benzer kavram ve müesseseler Batı tarafından sıkça dayatılmıştı. İngiltere'nin Doğu Anadolu bölgesine atadığı özel müfettiş, Fransa'nın Güney bölgesine atadığı özel yetkilerle donatılmış komiser vesaire... Devletin içişlerine doğrudan müdahale anlamına gelen bu tip komiserlikler ve bu yetkililer denetiminde yapılan "reform çalışmaları"nın tek bir amacı vardı, devletin üniter yapısını, birlik ve beraberliğini zayıflatmak. Ve bir de devleti oluşturan unsurları tahrikle, bölücülük akımları meydana getirmek.Dünden bugüne yöntemlerin değişmediğini bir kez daha test etmiş oluyoruz. Osmanlı, Batı'nın bu tip ince müdahaleleri ve içten kışkırtmaları neticesinde yıkılma sürecine sokuldu, bugün de Türkiye için aynı yöntemi tatbik etmeye çalışıyorlar. Osmanlı, son dönemlerinde her türlü toplumsal ve aydın refleksini yitirdiği için bu tip oyunlara karşı kendini koruması mümkün olamadı. Ama bugün Türkiye, bu oyunlara gelmeyecek toplumsal reflekslere sahiptir. Tam bu noktada, milletimizi ayıktırma misyonuna sahip iki açıklama ve ikazdan bahsetmeliyiz. Birincisi Genelkurmay Başkanımız Yaşar Büyükanıt Paşa'nın koordinatörlük müessesesinin sakıncalarını ortaya koyan ve bir yerlere önemli mesajlar ileten açıklaması. İkincisi ise BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın "PKK'ya meşruiyet kazandıracak koordinatörlük derhal reddedilmeli" ikazı. Her iki ikazın odak noktası ve vurguları aynı. İkisinde de PKK'yı meşrulaştırma ve bugüne kadar verilen mücadeleyi bir anda sıfıra indirme tuzağına işaret var. Ve birgün sonra Kara Kuvvetleri Komutanı Org. İlker Başbuğ paşanın şehit cenazesinde yaptığı "terörün kökü kazınacak. Verilen mücadeleden taviz verilmeyecek" açıklaması geldi. Bu rahatlatıcı açıklamalar ve önemli ikazlar gösteriyor ki, Türkiye, en ihtiyaç duyduğu zamanda ve ortamda, uyarıcı ve harekete geçirici kritik reflekslerini hala kaybetmemiş.Bu gelişme, Türkiye ve milletimiz adına, böyle karanlık günlerde oldukça iyi bir haber!