(dünden devam…)
Hz. Hasan da insanların bu duyarsızlığına ve Hz. Ali'nin çektiği sıkıntılara bizzat şahit olmuştu. Hz. Hasan şöyle anlatıyor: "Hz. Ali bana dedi ki, "Resûlullah bu gece rüyama girdi. Ona, "Ya Resûlallah, ümmetinden gördüğüm bu sıkıntı ve düşmanlık da nedir?" diye sordum. Bana, "Onlara beddua et" buyurdu. Ben de, "Allah'ım bana onlardan daha hayırlısını, onlara da benden daha şerlisini nasip et" dedim." Hz. Hasan anlatmaya devam ediyor: "Dışarı çıktı ve az sonra vuruldu." (Tarihu'l-İslam, s.649).
İşte aynı insanlar İmam Ali'nin şehadetinden sonra hilafete geçen Hz. Hasan'a karşı da aynı gevşekliği gösterdiler. (Şam seferi için Hz. Ali'nin topladığı ordunun tamamının değil, ancak bir kısmının İmam Hasan'ın saflarında yer aldığını da burada bir kez daha hatırlatalım. Bu grup ciddi bir gevşeklik içindeydi).
Öte yandan, buraya kadar verdiğimiz bilgilerden de anlaşılacağı üzere Hz. Hasan'ın ordusu tam bir görüş ve ruh birliği içinde değildiler, her biri farklı bir düşünce ve niyete sahipti. İmam Hasan böyle bir orduyla savaşa çıkarak zafer elde etmesinin mümkün olmadığını iyice anlamıştı. Hz. Hasan'ın bu insanlar içinde nasıl bir durumda olduğunu anlamak için şu olayı iyi değerlendirmek gerekir. Bazı tarihçiler şöyle yazar: "Yakınlarından bir grup onu aralarına almış ve kimseyi ona yaklaştırmıyorlardı."
Ve yine diğer bir tarihî metinde şöyle geçer: "… etrafındaki kimseler harekete geçmiş ve halkı ondan uzaklaştırmaya çalışıyorlardı." (İmam Hasan'ın Barışı, Razi Ali Yasin, s.281).
Hz. Hasan'ın kendi askerlerinin ve ona biat eden insanların içinde bile can güvenliği yoktu. Kaldı ki, Muaviye'nin ve Şamlıların çıkardığı fitneyi nasıl bastırabilsin?
3- Sayı itibariyle de İmam'ın ordusuyla Muaviye'nin ordusu arasında eşitsizlik söz konusuydu. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, Hz. Hasan'ın ordusu yirmi bin kişi civarındayken, Muaviye'nin ordusu altmış bini buluyordu. Yani Hz. Hasan Muaviye'nin üçte biri kadar kuvvete sahipti. (Bu üçte birlik sayının içinde çok karışık unsurların yer aldığını ifade etmiştik. Yani bu sayının tamamı asla İmam Hasan için tam mânâsıyla güvenilir değildi). (İmam Hasan'ın Barışı, s.204, 205).
Kaldı ki, Ubeydullah'ın Meskin'den kaçarak Muaviye'nin saflarına katıldığında sekiz bin kişi de İmam'ın ordusundan ayrılmış ve aradaki fark daha da açılmıştı. Aradaki bu güç dengesizliği Şam fitnesini bastırmak için gerekli kuvvetin olmadığını göstermektedir. Bu durum İmam Hasan'ı barışa yönelten en önemli sebeplerden biriydi. Öyle ki, iki ordu arasında en küçük bir çatışma dahi olmadı. Bu tarihî bir hakikattir. Bir takım tarihçiler Meskin'de iki ordu arasında bazı çatışmaların meydana geldiğini yazmışlarsa da bu konuda kesin bir delil veya belge mevcut değildir.
Sonuç olarak, İmam Hasan barışa karar verdi. Ve hiçbir Müslümanın kanı dökülmeden bu kararını hayata geçirdi. Tarihî kaynaklar şunu söylemektedir: "Hasan halife oldu. Ve halifeliği döneminde bir damla kan dahi dökülmedi." Hatta bazı râviler bunu iki kere yemin ederek söyleme ihtiyacı duymuşlardır. (el-İsabe, c.2, s.12; Tarih-i İbn-i Kesir, c.8, s.14). (devam edecek…)
- Büyük Ortadoğu Projesi’nin Türkiye ayağı / 24.10.2024
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-II / 10.12.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020