Hz. Ali sıddıkların en faziletlisidir
Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurdu: "Sıddıklar üçtür: 'Ey kavmim, resullerin peşinden gidin' diyen Yasin kavminin mü'mini Habibü'n-Neccar; 'Benim Rabbim Allah'tır' diyen Firavun kavminin mü'mini Hizkil ve Ali b. Ebu Talib'dir ki; en faziletlisi de budur."
10.12.2016 00:00:00
Ehl-i Beyt'in evleri, Cenab-ı Allah'ın şöyle zikrettiği evlerdir: "Allah, yüceltilmesine ve içlerinde kendi isminin anılmasına izin verdiği evler vardır." (Nur/36).
Salebi, Büyük Tefsiri'nde, Enes b. Malik'e dayanan şu tahrici yapıyor: "Resûlullah (s.a.a) bu ayeti okuduğu zaman, Ebu Bekir kalkıp yanına gelir ve Ali ile Fâtıma'nın evini göstererek, 'Bu ev o evlerden biri midir?' diye sorar. Peygamber (s.a.v.), 'Evet, en faziletlilerinden' diye cevap verir.
Ayrıca Gayetu'l-Meram kitabının 12. babında bu hadisi tasdik eden dokuz sahih hadis vardır ki, gün ışığı gibi açıktır.
Allah Teâlâ onları, evin duvarına yerleştirilmiş bir kandile benzetmiş ve o kandilin ışığını kendi nuruna misal olarak göstermiştir. (Nur/35'e işaret var). Burada nur süresinin 35. ayetindeki, "Duvarda yerleştirilmiş bir kandil gibi" tabirine işaret edilmektedir. Şafii olan İbn-i Meğazili, Menakıb isimli kitabında, Ali b. Ca'fer'e dayanan şu tahrici yapmaktadır: İmam Kazım'a (a.s.) Allah Teâlâ'nın buyurduğu, 'duvardaki kandil'in manasını sordum, şöyle cevap verdi: "Duvardaki yer FÂtıma, kandil ise Hasan ve Hüseyin'dir. 'O Zücace (camdan mahfaza) sanki parlak bir yıldız' deyiminin manası da şu: Fâtıma, dünya kadınlarının arasında parlak bir yıldız idi. 'Mübarek bir zeytin ağacının yağından tutuşturulur.' Yani Hz. İbrahim'in şeceresindendir. 'Ne doğuya ne de batıya aittir.' Yani, ne Yahudi ne de Hıristiyan'dır. 'O ağacın yağı öyle bir yağdır ki, neredeyse ilim saçacak, nur üstüne nurdur.' Yani her İmam'ın ardından yine bir İmam gelir. 'Allah, dilediği kimseyi nuruna kavuşturur.' Yani, Allah bizim velayetimize, istediğini kavuşturur."
Bu tevil Ehl-i Beyt tarafından oldukça yaygın bir şekilde intikal etmiştir.
Sabıklar (ileri geçenler-önde bulunanlar), dereceleri en yüksek olanlar da yine Ehl-i Beyt'tir. (Vakıa/10).
Deylemi ve İbn-i Hacer, Hz. Aişe'ye; Taberani ve İbn-i Merdeveyh, İbn-i Abbas'a dayanan şu hadisi tahric ederler: Peygamber (s.a.a) dedi ki: "Sıddıklar üçtür. Birincisi, Musa'ya ilk inanan Yuşa b. Nun; ikincisi, İsa'ya herkesten önce iman eden Yasin sahibi Habibü'n-Neccar; üçüncüsü ise, Muhammed'e (s.a.v.) herkesten önce inanan Ali b. Ebi Talib'dir."
Bu hadisi ayrıca Muvaffak b. Ahmed ve İbn-i Meğazili yine İbn-i Abbas'a dayanarak tahric ederler.
"Çok doğru (pek sadık) ve Allah'ın varlığına şahadette bulunanlar" (Hadid/19) da yine Ehl-i Beyt'tir.
İbn-i Hacer'in Savaik'inde yazdığı gibi, İbn-i Neccar da şu tahrici yapıyor: "Sıddıklar üçtür: Firavun kavminin mümini Hizkil, Yasin sahibi Habibü'n-Neccar ve Ali b. Ebi Talib."
Ayrıca Ebu Nuaym ve İbn-i Asakir'in Savaik'inde 31. hadiste olduğu gibi İbn-i Ebi Leyla'dan tahric ettiklerine göre Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurdu: "Sıddıklar üçtür: 'Ey kavmim, resullerin peşinden gidin' diyen Yasin kavminin mü'mini Habibü'n-Neccar; 'Benim Rabbim Allah'tır' diyen Firavun kavminin mü'mini Hizkil ve Ali b. Ebu Talib'dir ki; en faziletlisi de budur."
Kaldı ki, Hz. Ali'nin Sıddık'ların en büyüğü, Faruk'ların en azametlisi olduğu bütün sahihlerde mütevatirdir.
Salebi, Büyük Tefsiri'nde, Enes b. Malik'e dayanan şu tahrici yapıyor: "Resûlullah (s.a.a) bu ayeti okuduğu zaman, Ebu Bekir kalkıp yanına gelir ve Ali ile Fâtıma'nın evini göstererek, 'Bu ev o evlerden biri midir?' diye sorar. Peygamber (s.a.v.), 'Evet, en faziletlilerinden' diye cevap verir.
Ayrıca Gayetu'l-Meram kitabının 12. babında bu hadisi tasdik eden dokuz sahih hadis vardır ki, gün ışığı gibi açıktır.
Allah Teâlâ onları, evin duvarına yerleştirilmiş bir kandile benzetmiş ve o kandilin ışığını kendi nuruna misal olarak göstermiştir. (Nur/35'e işaret var). Burada nur süresinin 35. ayetindeki, "Duvarda yerleştirilmiş bir kandil gibi" tabirine işaret edilmektedir. Şafii olan İbn-i Meğazili, Menakıb isimli kitabında, Ali b. Ca'fer'e dayanan şu tahrici yapmaktadır: İmam Kazım'a (a.s.) Allah Teâlâ'nın buyurduğu, 'duvardaki kandil'in manasını sordum, şöyle cevap verdi: "Duvardaki yer FÂtıma, kandil ise Hasan ve Hüseyin'dir. 'O Zücace (camdan mahfaza) sanki parlak bir yıldız' deyiminin manası da şu: Fâtıma, dünya kadınlarının arasında parlak bir yıldız idi. 'Mübarek bir zeytin ağacının yağından tutuşturulur.' Yani Hz. İbrahim'in şeceresindendir. 'Ne doğuya ne de batıya aittir.' Yani, ne Yahudi ne de Hıristiyan'dır. 'O ağacın yağı öyle bir yağdır ki, neredeyse ilim saçacak, nur üstüne nurdur.' Yani her İmam'ın ardından yine bir İmam gelir. 'Allah, dilediği kimseyi nuruna kavuşturur.' Yani, Allah bizim velayetimize, istediğini kavuşturur."
Bu tevil Ehl-i Beyt tarafından oldukça yaygın bir şekilde intikal etmiştir.
Sabıklar (ileri geçenler-önde bulunanlar), dereceleri en yüksek olanlar da yine Ehl-i Beyt'tir. (Vakıa/10).
Deylemi ve İbn-i Hacer, Hz. Aişe'ye; Taberani ve İbn-i Merdeveyh, İbn-i Abbas'a dayanan şu hadisi tahric ederler: Peygamber (s.a.a) dedi ki: "Sıddıklar üçtür. Birincisi, Musa'ya ilk inanan Yuşa b. Nun; ikincisi, İsa'ya herkesten önce iman eden Yasin sahibi Habibü'n-Neccar; üçüncüsü ise, Muhammed'e (s.a.v.) herkesten önce inanan Ali b. Ebi Talib'dir."
Bu hadisi ayrıca Muvaffak b. Ahmed ve İbn-i Meğazili yine İbn-i Abbas'a dayanarak tahric ederler.
"Çok doğru (pek sadık) ve Allah'ın varlığına şahadette bulunanlar" (Hadid/19) da yine Ehl-i Beyt'tir.
İbn-i Hacer'in Savaik'inde yazdığı gibi, İbn-i Neccar da şu tahrici yapıyor: "Sıddıklar üçtür: Firavun kavminin mümini Hizkil, Yasin sahibi Habibü'n-Neccar ve Ali b. Ebi Talib."
Ayrıca Ebu Nuaym ve İbn-i Asakir'in Savaik'inde 31. hadiste olduğu gibi İbn-i Ebi Leyla'dan tahric ettiklerine göre Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurdu: "Sıddıklar üçtür: 'Ey kavmim, resullerin peşinden gidin' diyen Yasin kavminin mü'mini Habibü'n-Neccar; 'Benim Rabbim Allah'tır' diyen Firavun kavminin mü'mini Hizkil ve Ali b. Ebu Talib'dir ki; en faziletlisi de budur."
Kaldı ki, Hz. Ali'nin Sıddık'ların en büyüğü, Faruk'ların en azametlisi olduğu bütün sahihlerde mütevatirdir.