İcmal Dergisi tarafından düzenlenen 4. Ehl-i Beyt Sempozyumundan Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli hakkında aktarılan bilgileri paylaşmaya devam ediyoruz.
Hacı Bektaş-ı Veli, olgunluk çağına gelince icazetnamesini alır, daha sonra irşat göreviyle Anadolu'ya gönderilir. Velâyetname'de, Hacı Bektaş-ı Veli'nin vehbî bir ilme sahip olduğuna delil olarak, hocasıyla arasında geçen bir hadise gösterilir. Bu hadise; Hacı Bektaş'ın henüz çocukken birçok kerametler gösterdiğini de belirtmektedir.
Velâyetname'de yer alan bu hadise şöyledir:
Bir gün Lokman Perende, aniden Bektaş'ın bulunduğu odaya girer, odayı nur ile dolmuş görüp şaşırır; etrafına bakınır, Bektaş'ın sağında ve solunda iki nurani kişi görür. Onlar Bektaş'a Kur'ân okutuyorlardır. Lokman Perende girer girmez hemen onlar kaybolurlar. Lokman Perende şaşırır kalır. Ve Bektaş'a; "Bunların kim olduklarını" sorar. O da; "Sağımda oturan iki cihan güneşi Ceddim Muhammed Mustafa idi, solumda oturan Allah'ın Arslanı, insanların emiri Hz. Ali idi" der.
Bektaşî kaynaklarında Hacı Bektaş-ı Veli için kullanılan bir de "Hünkâr" lâkabı vardır. Hacı Bektaş-ı Veli'ye "Hünkâr" denilmesi de yine Onun bir kerametine bağlanmaktadır.
Hocası Lokman Perende bir gün Bektaş'a ders verirken abdest almak için dışarıdan su getirmesini ister. Bunun üzerine Bektaş;
"Hocam, bir nazar etseniz, mektebin içinden su çıksa da dışarıdan su getirmeye muhtaç olmasak" cevabını verir.
Lokman Perende ise;
"Bizim buna gücümüz yetmez" deyince, Bektaş el kaldırıp; "Dua" eder.
Lokman Perende; "Âmin" der. Bektaş elini yüzüne vurup secdeye kapandığında, mektebin bahçesinden bir pınar akmaya başlar.
Bektaş-ı Velinin bu kerametini gören hocası Lokman Perende sevinçle;
"Yâ Hünkâr!" demekten kendini alamaz. Bundan sonra da Bektaş-ı Veli'nin adı "Hünkâr Hacı Bektaş" kalmıştır.
Aslen Horasanlı olan ve Nişabur şehrinde doğduğu bilinen Hacı Bektaş-ı Veli, Hoca Ahmed Yesevî dergâhında üç yıl hizmet ettikten sonra şeyhinden emanetleri ve icazeti alır, emredilen yere doğru yola çıkar…
(devam edecek)
Hacı Bektaş-ı Veli, olgunluk çağına gelince icazetnamesini alır, daha sonra irşat göreviyle Anadolu'ya gönderilir. Velâyetname'de, Hacı Bektaş-ı Veli'nin vehbî bir ilme sahip olduğuna delil olarak, hocasıyla arasında geçen bir hadise gösterilir. Bu hadise; Hacı Bektaş'ın henüz çocukken birçok kerametler gösterdiğini de belirtmektedir.
Velâyetname'de yer alan bu hadise şöyledir:
Bir gün Lokman Perende, aniden Bektaş'ın bulunduğu odaya girer, odayı nur ile dolmuş görüp şaşırır; etrafına bakınır, Bektaş'ın sağında ve solunda iki nurani kişi görür. Onlar Bektaş'a Kur'ân okutuyorlardır. Lokman Perende girer girmez hemen onlar kaybolurlar. Lokman Perende şaşırır kalır. Ve Bektaş'a; "Bunların kim olduklarını" sorar. O da; "Sağımda oturan iki cihan güneşi Ceddim Muhammed Mustafa idi, solumda oturan Allah'ın Arslanı, insanların emiri Hz. Ali idi" der.
Bektaşî kaynaklarında Hacı Bektaş-ı Veli için kullanılan bir de "Hünkâr" lâkabı vardır. Hacı Bektaş-ı Veli'ye "Hünkâr" denilmesi de yine Onun bir kerametine bağlanmaktadır.
Hocası Lokman Perende bir gün Bektaş'a ders verirken abdest almak için dışarıdan su getirmesini ister. Bunun üzerine Bektaş;
"Hocam, bir nazar etseniz, mektebin içinden su çıksa da dışarıdan su getirmeye muhtaç olmasak" cevabını verir.
Lokman Perende ise;
"Bizim buna gücümüz yetmez" deyince, Bektaş el kaldırıp; "Dua" eder.
Lokman Perende; "Âmin" der. Bektaş elini yüzüne vurup secdeye kapandığında, mektebin bahçesinden bir pınar akmaya başlar.
Bektaş-ı Velinin bu kerametini gören hocası Lokman Perende sevinçle;
"Yâ Hünkâr!" demekten kendini alamaz. Bundan sonra da Bektaş-ı Veli'nin adı "Hünkâr Hacı Bektaş" kalmıştır.
Aslen Horasanlı olan ve Nişabur şehrinde doğduğu bilinen Hacı Bektaş-ı Veli, Hoca Ahmed Yesevî dergâhında üç yıl hizmet ettikten sonra şeyhinden emanetleri ve icazeti alır, emredilen yere doğru yola çıkar…
(devam edecek)
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- İmanı korumak için sâlih amel şarttır / 11.06.2024
- Fitne ateştir, yaklaşanı yakar! / 10.06.2024
- Milli Ekonomi Modeliyle sosyal adalet sağlanacaktır / 08.06.2024
- Hükümet kendi eliyle kriz mi oluşturuyor? / 07.06.2024
- ‘Milli Ekonomi Modeli'ni devreye koyalım’ / 06.06.2024
- Çözümün şifreleri Milli Ekonomi Modeli’ndedir / 05.06.2024
- Ruanda ile turizm anlaşması neden yapıldı? / 04.06.2024
- Şüpheli şeylerden kaçının / 03.06.2024
- Türk siyasetinin Hüseyin Baş’a ihtiyacı var / 01.06.2024
- Hüseyin Baş soruyor: Ne derdin var anayasayla? / 31.05.2024
- Fitne ateştir, yaklaşanı yakar! / 10.06.2024
- Milli Ekonomi Modeliyle sosyal adalet sağlanacaktır / 08.06.2024
- Hükümet kendi eliyle kriz mi oluşturuyor? / 07.06.2024
- ‘Milli Ekonomi Modeli'ni devreye koyalım’ / 06.06.2024
- Çözümün şifreleri Milli Ekonomi Modeli’ndedir / 05.06.2024
- Ruanda ile turizm anlaşması neden yapıldı? / 04.06.2024
- Şüpheli şeylerden kaçının / 03.06.2024
- Türk siyasetinin Hüseyin Baş’a ihtiyacı var / 01.06.2024
- Hüseyin Baş soruyor: Ne derdin var anayasayla? / 31.05.2024