Hız çağının, hız hastalığı
Hız çağının, hız hastalığı olan reflü'nün tüm dünyada günlük hayatı tehdit ettiğini söyleyen Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Yücel Polat, "Ülkemizde neredeyse her beş kişiden biri bu hastalıkla birlikte yaşamak zorunda kalıyor. Yemek nedeniyle gün boyu huzursuzluk yaşamanın doğru tedavi ve uygulamalarla ortadan kaldırılması mümkün" dedi
15.12.2015 00:00:00
Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Yücel Polat, reflü ve laparoskopik reflü ameliyatı yaptığı açıklamada, "reflü'nün kelime anlamı "Geriye Kaçış" demektir. "Gastroözofageal Reflü Hastalığı(G.Ö.R.H.)" midedeki gıda içeriğinin yemek borusuna geri kaçmasıdır. "Yemek için mi yaşıyoruz yoksa yaşamak için mi yiyoruz sorularının cevabını ararken reflü olduysak sürekli ekşiyoruz diyebiliriz" diye konuştu.
Ülkemizde birçok hastalıkta olduğu gibi "reflü" tanı ve tedavisinde de yanlışlar yapıldığını anlatan Op. Dr. Yücel Polat, "Önce çeşitli bilgi kaynaklarından bilgi ediniyoruz. Bilgiye ulaşanlar kendi kendilerine veya etraflarındakilere hemen tanı koyuyorlar. Sonraki aşamada kuruyemişçiden leblebi çekirdek ister gibi tanıdık eczaneye gidip mide ilacı isteniyor. Tedavi olamayınca yine de bir doktora soralım aşaması geliyor. Sonra birkaç doktor denemesi daha yapılıyor. Sonunda gelinen noktada ameliyatsız geçmeyecek bir neden olduğu ortaya çıktığında yemek borusu, midede hasarlar yerleşmiş oluyor" dedi.
'Her reflü ilaçla tedavi edilmez'
Reflü tedavisinin çeşitleri ile ilgili bilgi veren Op. Dr. Yücel Polat, "Her reflü ilaç tedavisiyle düzelmez. Bunları olabildikçe erken tanımalıyız. Tedavinin gecikmesi görülen zararı arttırarak, hayattan alınan keyfi de azaltır. İlaç tedavisini uygulamayanlar, ilaç yan etkilerine maruz kalanlar, tedaviye rağmen şikâyetleri tekrarlayan özellikle genç hastalar, hastanın kendi tedavisel tercihi, yemek borusu dışında bedenin etkilendiği astım, öksürük, larenjit, farenjit, ses teli yarası, yemek borusunda kanser dönüşümü yapabilecek değişimlerin tespit edilmesi, PH metre ile Reflü ve şikâyetlerin tekrarının tespit edilmesi, yemek borusu alt uç gevşekliği, yemek borusu ve mide fıtıkları, kanamaya neden olan reflü gibi anatomik değişiklikler olması halinde, ameliyatla tedavi yapılmak zorunda kalınabilir" diye konuştu.
'Laparoskopik reflü ameliyatının avantajı çok'
Laparoskopik reflü ameliyatları ile hastaların büyük çoğunluğu yüzde 90'dan fazlasının reflü şikayetlerinden kurtulabildiğini anlatan Op. Dr. Yücel Polat, "Ameliyat sonrası ilaç kullanan hasta sayısı oldukça azdır. Yemek yeme alışkanlıklarının, beslenme ve stres kontrolünün sağlandığı hastalarda ilaca bile gerek kalmayabilir. Bu ameliyat şeklinde amaç, varsa mide fıtığını tamir etmek ve asitin yukarı kaçmasını engelleyen sistemi düzeltip, sağlamlaştırmaktır. Bu nedenle en sık tercih ettiğimiz yöntem Laparoskopik Nissen Funduplikasyon yöntemidir. Laparoskopik reflü ameliyatı sonrasında hastalar bir gün hastanede yatarlar ve ameliyat sonrasındaki gün gıda alabilirler. Bu yöntemde hasta daha az ağrı çeker. Hastanede kalış süresi kısadır. Genel olarak ameliyat sonrası 1 günlük hastane süresi yeterli oluyor. Ameliyattan sonraki 4.-5. gün kişi normal hayatına devam edebiliyor. Özlediği lezzetlere ulaşmanın tarifi tabi ki inanılmaz. Hastalarımız yeniden doğmak gibi diyerek hissettiklerini bizimle paylaşıyorlar" dedi.
Ülkemizde birçok hastalıkta olduğu gibi "reflü" tanı ve tedavisinde de yanlışlar yapıldığını anlatan Op. Dr. Yücel Polat, "Önce çeşitli bilgi kaynaklarından bilgi ediniyoruz. Bilgiye ulaşanlar kendi kendilerine veya etraflarındakilere hemen tanı koyuyorlar. Sonraki aşamada kuruyemişçiden leblebi çekirdek ister gibi tanıdık eczaneye gidip mide ilacı isteniyor. Tedavi olamayınca yine de bir doktora soralım aşaması geliyor. Sonra birkaç doktor denemesi daha yapılıyor. Sonunda gelinen noktada ameliyatsız geçmeyecek bir neden olduğu ortaya çıktığında yemek borusu, midede hasarlar yerleşmiş oluyor" dedi.
'Her reflü ilaçla tedavi edilmez'
Reflü tedavisinin çeşitleri ile ilgili bilgi veren Op. Dr. Yücel Polat, "Her reflü ilaç tedavisiyle düzelmez. Bunları olabildikçe erken tanımalıyız. Tedavinin gecikmesi görülen zararı arttırarak, hayattan alınan keyfi de azaltır. İlaç tedavisini uygulamayanlar, ilaç yan etkilerine maruz kalanlar, tedaviye rağmen şikâyetleri tekrarlayan özellikle genç hastalar, hastanın kendi tedavisel tercihi, yemek borusu dışında bedenin etkilendiği astım, öksürük, larenjit, farenjit, ses teli yarası, yemek borusunda kanser dönüşümü yapabilecek değişimlerin tespit edilmesi, PH metre ile Reflü ve şikâyetlerin tekrarının tespit edilmesi, yemek borusu alt uç gevşekliği, yemek borusu ve mide fıtıkları, kanamaya neden olan reflü gibi anatomik değişiklikler olması halinde, ameliyatla tedavi yapılmak zorunda kalınabilir" diye konuştu.
'Laparoskopik reflü ameliyatının avantajı çok'
Laparoskopik reflü ameliyatları ile hastaların büyük çoğunluğu yüzde 90'dan fazlasının reflü şikayetlerinden kurtulabildiğini anlatan Op. Dr. Yücel Polat, "Ameliyat sonrası ilaç kullanan hasta sayısı oldukça azdır. Yemek yeme alışkanlıklarının, beslenme ve stres kontrolünün sağlandığı hastalarda ilaca bile gerek kalmayabilir. Bu ameliyat şeklinde amaç, varsa mide fıtığını tamir etmek ve asitin yukarı kaçmasını engelleyen sistemi düzeltip, sağlamlaştırmaktır. Bu nedenle en sık tercih ettiğimiz yöntem Laparoskopik Nissen Funduplikasyon yöntemidir. Laparoskopik reflü ameliyatı sonrasında hastalar bir gün hastanede yatarlar ve ameliyat sonrasındaki gün gıda alabilirler. Bu yöntemde hasta daha az ağrı çeker. Hastanede kalış süresi kısadır. Genel olarak ameliyat sonrası 1 günlük hastane süresi yeterli oluyor. Ameliyattan sonraki 4.-5. gün kişi normal hayatına devam edebiliyor. Özlediği lezzetlere ulaşmanın tarifi tabi ki inanılmaz. Hastalarımız yeniden doğmak gibi diyerek hissettiklerini bizimle paylaşıyorlar" dedi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.