Elimsan Şirketler Grubu'nca oluşturulan Hidrojen Enerjisi Forumu tarafından düzenlenen 2. Ulusal Hidrojen Kongresi çerçevesinde Ankara'da Kongre'de, İstanbul'da da konferansta bir sunum yapan Dünya Hidrojen Enerjisi Konseyi Başkanı Prof. Dr. Nejat Veziroğlu, hidrojen enerjisi konusunda önemli açıklamalarda bulundu.
Dünya hidrojene geçiyor
Dünyanın bugüne kadar enerji ihtiyacını fosil yakıtlardan karşıladığını, çevreye yılda 5 trilyon dolar zarar veren petrol, kömür, doğalgaz gibi fosil yakıtların 2010-2015 yılından itibaren mevcudunun tükenmeye yüz tutmasıyla üretim ve ihtiyaç arasında büyük fark oluşacağını, aradaki farkı kapatmak için yeni enerji kaynağı bulmak gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Veziroğlu, bu yakıt türünün hidrojen olduğunu belirtti. "En hafif", "en iyi araç yakıtı", "en verimli", "en temiz", "en ekonomik", "en yenilenebilir", "en temiz" kavramlarını karşılayan yakıtın hidrojen olduğu açıklamasında bulunan Prof. Dr. Veziroğlu, bu özelliğinden dolayı gelişmiş ülkelerin hidrojen enerjisi alanındaki çalışmalarını yoğunlaştırdıkları bilgisini verdi. Prof. Dr. Veziroğlu şöyle devam etti: "Almanya, bütün enerjisini hidrojenden üretecek. En büyük enerji kaynaklarının petrol olduğunu söyleyen Suudi Arabistan şimdi en büyük enerji kaynaklarının güneş enerjisi olduğunu söylüyor ve güneş enerjisinden hidrojen üretme çalışması yapıyor. Arjantin, rüzgârdan; Kanada, sudan; Avustralya, kömürden; İzlanda, jeotermalden hidrojen üretme çalışması yapıyor. İzlanda, 2030 yılına kadar tamamen hidrojen enerjisine geçecek. Japonya, gerekli hidrojen enerji teknolojileri için 10 milyar dolar harcıyor. 11 megawattlık santraller Tokyo'da çalışır vaziyette."
Şirketler hidrojen yarışında
Başta otomobil şirketleri olmak üzere dünyanın büyük şirketlerinin hidrojen enerjisini kullanmak için yarışa girdiğine dikkat çeken Prof. Dr. Veziroğlu şunları söyledi: "General Motors hidrojen enerjisiyle çalışan araba dizaynı yaptı. Söz konusu proje için 1 milyar dolar harcadı. 2010 yılında bu otomobilleri piyasaya arz edecek. Toyota, Honda, Mazda da hidrojenle çalışan otomobiller üretti. Ama satmıyor. Sadece kiralıyor. Mercedes ve Man firmaları hidrojenle çalışan otobüs ürettiler. İlk üç yılın üretimi satılmış durumda. Airbus, hidrojenle çalışan uçak üretti. 10 sene içinde hizmete sokacak. Almanya, hidrojen yakıt pilli denizaltı yaptı. Yunanistan'a 3 tane sattı. Münih Havameydanındaki bütün araçlar hidrojenle çalışıyor. Shell, Japonya ve Kaliforniya'da hidrojen dolum istasyonları kurdu."
Türkiye geç kalmamalı
Bugünkü kanunlarla dünyada hidrojene geçişin 2075 yıllarına doğru tamamlanmış olacağını, doğalgaz ve petrolün tükenmesine denk gelen bu zamanın özendirici tedbirlerle İzlanda örneğinde olduğu gibi 2030 gibi yıllara çekilebileceğini söyleyen Prof. Dr. Veziroğlu, Türkiye'nin bu yarışta mutlaka yer alması gerektiğinin altını çizdi. Türkiye'nin, BM Milletlerarası Hidrojen Enerjisi Teknolojileri Merkezi'nin İstanbul'da kurulması gibi büyük bir imkanı yakaladığı, son imzaların Şubat 2000 krizine takıldığı bilgisini aktaran Prof. Dr. Veziroğlu, Türkiye'ye büyük hamle şansı verecek bu merkez konusunda yeni hükümetin gereken adımları
gecikmeden atması gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Veziroğlu, hidrojen enerjisinegeçiş için şimdiden yapmamız gerekenleri şöyle sıraladı:
"UNIDO Milletlerarası Hidrojen Enerjisi Teknolojileri Merkezi, bir an evvel kurulmalıdır. Çünkü bu merkezi kurmak isteyen memleket çok. GEF ( Dünya Çevre Kurumu) teşkilatı finansmanı ile pilot bölgeler kurulmalı. Linyit çıkan yerlerde hidrojen üretim tesisleri kurulmalı. Doğalgazdan elektrik üretimi için gaz türbinli santraller yerine çok daha verimli olan hidrojen yakıt pilli santraller kurulmalı. Doğalgaz boru hatları hidrojen taşıyacak nitelikte yapılmalı. Temiz enerji yatırımları özendirilmeli. Gerekli Ar-Ge çalışmalarına başlanmalı. Deniz Kuvvetlerimiz hidrojenle çalışan denizaltı yapımına başlamalı."
Dünya hidrojene geçiyor
Dünyanın bugüne kadar enerji ihtiyacını fosil yakıtlardan karşıladığını, çevreye yılda 5 trilyon dolar zarar veren petrol, kömür, doğalgaz gibi fosil yakıtların 2010-2015 yılından itibaren mevcudunun tükenmeye yüz tutmasıyla üretim ve ihtiyaç arasında büyük fark oluşacağını, aradaki farkı kapatmak için yeni enerji kaynağı bulmak gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Veziroğlu, bu yakıt türünün hidrojen olduğunu belirtti. "En hafif", "en iyi araç yakıtı", "en verimli", "en temiz", "en ekonomik", "en yenilenebilir", "en temiz" kavramlarını karşılayan yakıtın hidrojen olduğu açıklamasında bulunan Prof. Dr. Veziroğlu, bu özelliğinden dolayı gelişmiş ülkelerin hidrojen enerjisi alanındaki çalışmalarını yoğunlaştırdıkları bilgisini verdi. Prof. Dr. Veziroğlu şöyle devam etti: "Almanya, bütün enerjisini hidrojenden üretecek. En büyük enerji kaynaklarının petrol olduğunu söyleyen Suudi Arabistan şimdi en büyük enerji kaynaklarının güneş enerjisi olduğunu söylüyor ve güneş enerjisinden hidrojen üretme çalışması yapıyor. Arjantin, rüzgârdan; Kanada, sudan; Avustralya, kömürden; İzlanda, jeotermalden hidrojen üretme çalışması yapıyor. İzlanda, 2030 yılına kadar tamamen hidrojen enerjisine geçecek. Japonya, gerekli hidrojen enerji teknolojileri için 10 milyar dolar harcıyor. 11 megawattlık santraller Tokyo'da çalışır vaziyette."
Şirketler hidrojen yarışında
Başta otomobil şirketleri olmak üzere dünyanın büyük şirketlerinin hidrojen enerjisini kullanmak için yarışa girdiğine dikkat çeken Prof. Dr. Veziroğlu şunları söyledi: "General Motors hidrojen enerjisiyle çalışan araba dizaynı yaptı. Söz konusu proje için 1 milyar dolar harcadı. 2010 yılında bu otomobilleri piyasaya arz edecek. Toyota, Honda, Mazda da hidrojenle çalışan otomobiller üretti. Ama satmıyor. Sadece kiralıyor. Mercedes ve Man firmaları hidrojenle çalışan otobüs ürettiler. İlk üç yılın üretimi satılmış durumda. Airbus, hidrojenle çalışan uçak üretti. 10 sene içinde hizmete sokacak. Almanya, hidrojen yakıt pilli denizaltı yaptı. Yunanistan'a 3 tane sattı. Münih Havameydanındaki bütün araçlar hidrojenle çalışıyor. Shell, Japonya ve Kaliforniya'da hidrojen dolum istasyonları kurdu."
Türkiye geç kalmamalı
Bugünkü kanunlarla dünyada hidrojene geçişin 2075 yıllarına doğru tamamlanmış olacağını, doğalgaz ve petrolün tükenmesine denk gelen bu zamanın özendirici tedbirlerle İzlanda örneğinde olduğu gibi 2030 gibi yıllara çekilebileceğini söyleyen Prof. Dr. Veziroğlu, Türkiye'nin bu yarışta mutlaka yer alması gerektiğinin altını çizdi. Türkiye'nin, BM Milletlerarası Hidrojen Enerjisi Teknolojileri Merkezi'nin İstanbul'da kurulması gibi büyük bir imkanı yakaladığı, son imzaların Şubat 2000 krizine takıldığı bilgisini aktaran Prof. Dr. Veziroğlu, Türkiye'ye büyük hamle şansı verecek bu merkez konusunda yeni hükümetin gereken adımları
gecikmeden atması gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Veziroğlu, hidrojen enerjisinegeçiş için şimdiden yapmamız gerekenleri şöyle sıraladı:
"UNIDO Milletlerarası Hidrojen Enerjisi Teknolojileri Merkezi, bir an evvel kurulmalıdır. Çünkü bu merkezi kurmak isteyen memleket çok. GEF ( Dünya Çevre Kurumu) teşkilatı finansmanı ile pilot bölgeler kurulmalı. Linyit çıkan yerlerde hidrojen üretim tesisleri kurulmalı. Doğalgazdan elektrik üretimi için gaz türbinli santraller yerine çok daha verimli olan hidrojen yakıt pilli santraller kurulmalı. Doğalgaz boru hatları hidrojen taşıyacak nitelikte yapılmalı. Temiz enerji yatırımları özendirilmeli. Gerekli Ar-Ge çalışmalarına başlanmalı. Deniz Kuvvetlerimiz hidrojenle çalışan denizaltı yapımına başlamalı."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.