Her taraftan maden fışkırmaya başladı

Prof. Dr. Haydar Baş yıllardan beri ispatlı bir iddia ile vatandaşın karşısına çıkıp; “Sizin bir eliniz balda, bir eliniz yağda yaşamanızı sağlayacağım. Var mısınız?”, “Ben sadece Gümüşhane’deki yer altı kaynakları ile bu ülkeye yüz yıl bakarım” diyor. Ama maalesef vatandaşım yokluğa talip oluyor. Aldanıyor, aldatılıyor.
Başbakan Erdoğan, (yer altı kaynaklarını kastederek) “ne yapalım, bizim şuyumuz, buyumuz yok” diyor. Aldanıyor. Bizim her şeyimiz var. Olmayan ise milli siyasetimiz ve kendi kültür ve medeniyetine sırt dönmüş, batı taklitçisi, işbirlikçisi siyasi anlayış ve iktidarlarımızdır.
Bakın! Şu an çıkarılan madenlerimizin haritasını kısaca bir hatırlayalım. Tespit edildiği halde çıkartılmayan, çıkarttırılmayan madenlerimizi de aklınızın bir tarafında tutun…
* Doğu Anadolu Bölgesinde Çıkarılan Madenler
Krom, demir, bakır, kurşun, kaya tuzu, barit, oltu taşı, manganez…
* Marmara Bölgesinde Çıkarılan Madenler
Bor, linyit, mermer, volfram, doğalgaz, demir…
* Ege Bölgesinde Çıkarılan Madenler
Linyit, civa, krom, tuz, zımpara taşı, jeotermal enerji, manganez, mermer, bor...
* Güneydoğu Anadolu Bölgesi
İlginçtir bu bölge için açıklanan bilgilerde; Bu bölge maden yatakları bakımından zengin değildir, deniliyor. Demek ki, tam tersi anlamalıyız.
Şu an çıkarılan madenler; Krom, bakır, fosfat, çinko. (Petrol ve doğalgaz yatakları Milli Ekonomi Modelinin sahibini bekliyor herhalde…)
* Akdeniz Bölgesi
Bor, krom, zımpara taşı, kükürt, demir, boksit
* Karadeniz Bölgesi
Maden kömürü, demir, bakır, çinko, mermer…
-Bu bilgilerin yanında şu ilginç not vardı; “Karadeniz Bölgesi’nde çıkarılmayı bekleyen madenler; Altın, Gümüş”
 Belirttiğim gibi bu bilgiler eski. O halde neden yazdım? Başbakanı haksız çıkartmamak için. Çünkü Başbakan mevzu millet olunca çok geçmişte kalıyor.
Ama geçmişte Erdoğan’ı yalanlıyor. Şöyle ki; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (PİGM) verilerine göre, 2000 yılı sonu itibariyle Türkiye’de 852 milyon 145 bin 509 ton (5 milyar 771 milyon 996 bin 919 varil) ispatlanmış, muhtemel ve mümkün ham petrol rezervi (kümülatif üretim düştükten sonra kalan rezerv) var.
Ham petrol rezervlerinin yaklaşık değeri 127 milyar, doğalgaz rezervlerinin yaklaşık değeri ise 1.5 milyar doları buluyor. Bunların dışında Karadeniz, Ege Denizi ve Batı Akdeniz’de, deniz dibinde önemli petrol ve doğalgaz yatakları olduğu öne sürülüyor.
Yani hiçbir yeni petrol kaynağı bulunmasa bile, yıllık tüketimi 31.3 milyon ton olan Türkiye’nin, mevcut rezervleri üretilebilse, mevcut tüketim miktarıyla 27 yıl, Enerji Bakanlığı’nın tüketim artış hızı hesabıyla 16 yıl yetebilecek durumda.
Günümüze gelirsek, bilinen bor rezervlerinin yüzde 72’si ülkemizde tespit edilmiştir. Bilinen altın rezervleri bakımından 6 bin 500 ton ile Güney Afrika Cumhuriyeti’nden sonra ikinci sıradayız. Yine batılı bilim adamlarının tespitlerine göre ülkemizin yer altı kaynaklarının ham olarak ederi 3 katrilyon dolar.
Ortada olan icraat ise Türkiye’de madenlerden 2012 yılında yaklaşık 1,7 milyar dolar değerinde 29,5 ton altın çıkarıldı. Kimin çıkarttığını ve bu altınları nerede olduğunu sormayın!
Altın Madencileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Akdur, 1995 yılından 2012 yılına kadar yaklaşık 2 bin 700 ton altın ithal edildiğini ve karşılığında bugünkü rakamlarla 140 milyar dolar ödendiğini ifade ediyor. Neden? Bu ülkede yok mu?
Türkiye’de yok, yok. Ama Türkiye sap, samanı geçtim enerjide de dışa bağımlı. Bugün mühendisler diyor ki; Türkiye’deki kömür üretimi ile enerji ihtiyacımızı hem daha ucuza hem de ithalat yapmadan karşılayabiliriz. Hükümet diyor ki; Hava kirlenir.
Sonuçta, bizde her şey var. Sadece bunları işleme koyacak bir “yürek” lazım. O yürek de AB’ye, ABD’ye, NATO’ya, IMF’ye vb. gibi haçlı zihniyetlerine “hayır” diyen “Müslüman Müslüman’ın kardeşidir” anlayışıyla milli ve manevi değerlerimizin sancaktarlığını yapan Prof. Dr. Haydar Baş’ta vardır.