Profesör Hamidullah'ın Kütüb-i Sitte'nin l. cildinin 30 ve 31. sayfalarında yer alan konuyla ilgili yorumu şu şekildedir:
"Hicretin takriben birinci asrı ortasına ait olan bu mecmua, tarihî ehemmiyeti bakımından çok kıymetli bir vesikadır. Resul-i Ekrem (sav)'in hadislerinin yazılması Peygamber (sav)'den iki veya üç yüz sene sonra başlamıştır iddiasında bulunanlar olmuş ve bu faraziyeye dayanarak İbn-i Hanbel, Buhari, Müslim, Tirmizi vs. gibi şahsiyetlere (haşa) hilekârlık isnad edilmiştir. Delillerini, Hz. Peygamber (sav) ve ashab zamanında hadislerin yazılmadığı iddiası üzerine dayamışlardır. Halbuki şimdi Resulullah (sav)'in en yakın ashabından birinin telifi elimizde bulunuyor. Dikkatle mukayese edildiği ve karşılaştırıldığı zaman İbn-i Hanbel, Buhari, Tirmizi gibi sonradan gelen müelliflerin hadislerin umumi manası şöyle dursun, onların bir harfini, bir noktasını dahi değiştirmemiş olduklarını görüyoruz.
Sahife-i Hemmam'ın Ebu Hureyre'ye atfen rivayet edilmiş her hadisi yalnız "Sahih-i Sitte" denilen muteber hadis kitaplarında bulunmuyor, belki orada bulunan her hadisin manası (meali) Hz. Peygemberin (sav)'in diğer ashabı tarafından da rivayet edilmiş bulunuyor. Böylece Hz. Peygamber (sav)'e atfedilen hadislerin hayalî ve mesnedsiz olmadığının delillerini ortaya koymuş oluyor. Mesela, elimizde bulunan bu mecmua da 56 no'lu hadisin, Buhari'nin Sahih'in de Enes tarafından da rivayet edilmiş olduğunu görüyoruz. Ve l24 no'lu gösterilen hadisi Buhari'den Abdullah İbn-i Ömer tarafından rivayet edilmiş buluyoruz. Ve bu mutabakatlar devam edip gidiyor".
Hz. Ali (ra)Buhari ve Müslim'in sahihleri başta olmak üzere en muteber hadis kitaplarından gelen rivayete göre Hz. Ali'nin kılıcının kabzasında asmış olarak beraberinde taşıdığı bir yazılı tomardan bahsedilir. Bu sahifede ne var diye sorulduğunda "Diyet, esirleri serbest bırakma, bir kafire mukabil bir Müslümanın öldürülemeyeceği vardır" cevabını verir.
Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
"Hicretin takriben birinci asrı ortasına ait olan bu mecmua, tarihî ehemmiyeti bakımından çok kıymetli bir vesikadır. Resul-i Ekrem (sav)'in hadislerinin yazılması Peygamber (sav)'den iki veya üç yüz sene sonra başlamıştır iddiasında bulunanlar olmuş ve bu faraziyeye dayanarak İbn-i Hanbel, Buhari, Müslim, Tirmizi vs. gibi şahsiyetlere (haşa) hilekârlık isnad edilmiştir. Delillerini, Hz. Peygamber (sav) ve ashab zamanında hadislerin yazılmadığı iddiası üzerine dayamışlardır. Halbuki şimdi Resulullah (sav)'in en yakın ashabından birinin telifi elimizde bulunuyor. Dikkatle mukayese edildiği ve karşılaştırıldığı zaman İbn-i Hanbel, Buhari, Tirmizi gibi sonradan gelen müelliflerin hadislerin umumi manası şöyle dursun, onların bir harfini, bir noktasını dahi değiştirmemiş olduklarını görüyoruz.
Sahife-i Hemmam'ın Ebu Hureyre'ye atfen rivayet edilmiş her hadisi yalnız "Sahih-i Sitte" denilen muteber hadis kitaplarında bulunmuyor, belki orada bulunan her hadisin manası (meali) Hz. Peygemberin (sav)'in diğer ashabı tarafından da rivayet edilmiş bulunuyor. Böylece Hz. Peygamber (sav)'e atfedilen hadislerin hayalî ve mesnedsiz olmadığının delillerini ortaya koymuş oluyor. Mesela, elimizde bulunan bu mecmua da 56 no'lu hadisin, Buhari'nin Sahih'in de Enes tarafından da rivayet edilmiş olduğunu görüyoruz. Ve l24 no'lu gösterilen hadisi Buhari'den Abdullah İbn-i Ömer tarafından rivayet edilmiş buluyoruz. Ve bu mutabakatlar devam edip gidiyor".
Hz. Ali (ra)Buhari ve Müslim'in sahihleri başta olmak üzere en muteber hadis kitaplarından gelen rivayete göre Hz. Ali'nin kılıcının kabzasında asmış olarak beraberinde taşıdığı bir yazılı tomardan bahsedilir. Bu sahifede ne var diye sorulduğunda "Diyet, esirleri serbest bırakma, bir kafire mukabil bir Müslümanın öldürülemeyeceği vardır" cevabını verir.
Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.