Yaşadığımız son asrın beklide en büyük hastalığı "günü kurtarmak" felsefesidir. Genç-yaşlı hemen her kuşağın düşünce sitemine sirayet eden bu hastalık sayesinde; artık insanlar günübirlik düşünmekte, çok büyük ideal yada gelecek peşinde koşmak yerine bulunduğu anı değerlendirmenin peşinde koşmaktadırlar. Tabii ki anı ya da günü kurtarayım derken; ne derece faydalı davrandığı da meçhul! Bu düşünce asırlardır tarih sahnesinde "ebet-müddet" düşüncesini dava haline dönüştüren Türk milletinin can damarını da kesmiştir. Atamız Oğuz Kağan'a; "gök kubbe çadırım, güneş bayrağımdır" sözünü söyleten, günü değil yarını düşünen, yarını kuşatan, düşüncedir, inançtır. Bu düşünce sayesinde Türk milleti asırlarca dünyaya adalet ve medeniyet dağıtmış ve bekasını sürdürmüştür. Türkler, asırlarca ulu bir çınar gibi gölgesinde insanlığı barındırmıştır.
Ulu çınara kurt düşeli, düşünce sistemimize haçlı batınının hakimiyeti girdi gireli, artık Türk milleti geleceğini ilgilendiren önemli meselelerle ilgilenmemektedirler. Varsa yoksa; "günü kurtarmak." Bu düşünce öyle bir hale dönüştü ki; toplumsal yaşam biçimine dönüştü.Bu fikir, Türk milleti üzerinde hesabı olan güçler tarafından; milletimizin gönül ve düşünce sitemine bilerek ve sistemli bir şekilde yerleştirilmiştir. Ulu çınar ancak böyle yıkılırdı. "İçine kurt düşürmekle!"
Seçim çalışmalarında toplumun her kesim insanıyla ilişki kurduk. Doğulu batılı, köylü şehirli..! Onların fikir dünyalarını anlamaya çalıştık. Sonunda toplumun genel düşünce yapısının; "günü kurtarmak" üzerine bina edilmiş olduğunu gördük. İnsanlarımızın senelerdir halinden şikayet ettiği halde, oyunu tekrar şikayetçi olduğu partiye atmasının altında yatan sebep de bence buradadır. Uzun soluklu düşündüğü zaman şikayetçi ama günü birlik düşündüğü zaman fikir değişiyor. Karnı aç olanın; bir öğün yemekle, yakacağa ihtiyacı olanın; az bir kömürle, işe ihtiyacı olanın; geçici de olsa bir işle, parası olmayanın; birkaç kuruş cep harçlığıyla, fikirlerinin değiştiğini..! Tarlasını senelerce ekemeyip, biçemediği ya da para ettiremediği bir sistemin sebebi olan bir partinin köy yoluna birkaç kamyon mucur dökmekle; bütün oyların renginin değiştiğine şahit olduk. Bu olayın tahlilini yapmaya kalkışırsanız, karşınıza; insanımızın "günü kurtarmak" felsefesini hayat biçimine dönüştürmüş olduğunu göreceksinizdir.
Günü kurtarmak felsefesinin hakim kılındığı bir toplumda aslında düşünceler ve idealler esaret altına alınmış demektir. Çünkü günü kurtarmasının sebeplerini hazırlayanlar, onun yarınlarını da ipotek altına almanın hesabını yapmışlardır. Ey milletim bu sefer aldanma diye çok feryat ettik ama maalesef gene;Aldatma, Kandırma Partilerine aldanıldı ve kanıldı. Koro halinde; "kendim ettim kendim buldum" şarkısını söylemeye hazır mısınız?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Mü’min yalancı olmaz / 22.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -2- / 21.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -1- / 20.04.2025
- Dava adamıydı Haydar Hocamız / 19.04.2025
- Gönül adamıydı Haydar Hocamız / 18.04.2025
- Çile adamıydı Haydar Hocamız / 17.04.2025
- Allah adamıydı Haydar Hocamız / 16.04.2025
- Fikir adamıydı Haydar Hocamız / 15.04.2025
- Haydar Baş Hocamızın 5. Şeb-i Aruz yıldönümü / 14.04.2025
- Kıldığımız namaz, bizi kötülüklerden alıkoymuyorsa? / 12.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -2- / 21.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -1- / 20.04.2025
- Dava adamıydı Haydar Hocamız / 19.04.2025
- Gönül adamıydı Haydar Hocamız / 18.04.2025
- Çile adamıydı Haydar Hocamız / 17.04.2025
- Allah adamıydı Haydar Hocamız / 16.04.2025
- Fikir adamıydı Haydar Hocamız / 15.04.2025
- Haydar Baş Hocamızın 5. Şeb-i Aruz yıldönümü / 14.04.2025
- Kıldığımız namaz, bizi kötülüklerden alıkoymuyorsa? / 12.04.2025