Birisi şahid olduğu biir hadiseyi şöyle anlatıyor: Bir seher vakti zemzem kuyusunun yanında oturuyordum. Bir kimse geldi. Kuyudan bir kova doldurup çekti, içti. Kalanını bırakıp gitti. Yüzünde örtü olduğu için kim olduğunu da anlayamadım. Kovada kalan artığını içtim. Tadı badem ezmesi gibiydi. O ana kadar o lezzete bir şey içmemiştim. Bir seher vakti yine aynı yerde oturuyordum. Yine geldi, kovayı doldurup kuyudan çekti ve içip gitti. Artığını içtim. Tadı bal şerbeti gibiydi. Geri döndüm gitmişti. Başka bir sefer yine böyle oldu. Bu sefer tadı şekerli süt gibiydi. Elbisesinden sıkıca tuttum; "Allah için söyle kimsin?" dedim. O; "Ben hayatta olduğum müddetçe söz ver" dedi. Ben de kabul ettim. "Ben Süfyân-ı Sevrî'yim" dedi.
Mahluklara karşı çok şefkatliydi. Bir gün çarşıda kafeste ötüp duran bir kuş gördü. Satın alıp salıverdi. Bu kuş her gece evine gelir namaz kılarken onu seyrederdi. Bazan da omuzuna konardı. Vefat ettiğinde yine geldi. Bulamayınca kabrine gidip üstüne kendini attı ve orada öldü. O esnada bir ses işitildi ki, "Allah-û Teala'nın mahlukuna olan aşırı merhameti yüzünden, Süfyân-a Allah-û Teala çok merhamet etmiştir."
Bir gün elinde bulunan bir ekmekten hem kendisinin yediğini, hem de yanında bulunan bir köpeğe yedirdiğini gördüler. "Niçin böyle yapıyorsunuz?" diye soranlara; "Sabaha kadar beni bekliyor, ben de namazı kılıyorum" cevabını verdi. Süfyân Hazretleri sade yaşamayı sever, aza kanat eder, fakirlere çok itibar gösterirdi.
Yükselen Nur
Bir gün arkadaşları; "Süfyân! Güç ve takatınızın üzerinde ibadet ve nefsinizle mücadele ediyorsunuz. Nefsinize biraz merhamet etseniz yine muradınıza erersiniz" dediler. Süfyân-ı Sevrî onlara; "Ey kardeşlerim! Alimlerden duydum ki; "Kıyamet günü Cennet ehli Cennet'e girip, makamlarına vardıklarında bir nur görürler. Öyle ki o nur Cennet'in yedi katını da aydınlatır. Bu durumda zannederler ki, bu nur Allah-û Teala'nın Cemalinin nurudur. Onun için secdeye kapanırlar. Sonra Allah-û Teala tarafından bir ses gelir; "Siz başınızı secdeden kaldırın. Bu nur, Allah-û Teala'nın cemalinin nuru değildir. Bir hurinin, sahibinin yüzüne karşı güldüğünde meydana gelen ve bu kadar yükselen nurdur" "Bu hurileri isteyenler kınanmazlarsa, Rabbini istiyenler nasıl kınanabilirler" buyurdu.
Süfyân-ı Sevrî Hazretleri dünyalık ele geçirmek için devlet adamlarına hizmet eden birine bu halden uzaklaşmasını, Allahu Teala'ya ibadet etmesini tavsiye etti. O zat, "Ailemin geçimi ne olacak?" diye sorunca, Süfyân-ı Sevrî, "Sübhanallah! Kendisine asi olduğun hallerde bile rızkını kesmeyen Allahû Teala, kendisine itaatkar olduğun zaman rızkını vermez mi?" buyurdu.
Mahluklara karşı çok şefkatliydi. Bir gün çarşıda kafeste ötüp duran bir kuş gördü. Satın alıp salıverdi. Bu kuş her gece evine gelir namaz kılarken onu seyrederdi. Bazan da omuzuna konardı. Vefat ettiğinde yine geldi. Bulamayınca kabrine gidip üstüne kendini attı ve orada öldü. O esnada bir ses işitildi ki, "Allah-û Teala'nın mahlukuna olan aşırı merhameti yüzünden, Süfyân-a Allah-û Teala çok merhamet etmiştir."
Bir gün elinde bulunan bir ekmekten hem kendisinin yediğini, hem de yanında bulunan bir köpeğe yedirdiğini gördüler. "Niçin böyle yapıyorsunuz?" diye soranlara; "Sabaha kadar beni bekliyor, ben de namazı kılıyorum" cevabını verdi. Süfyân Hazretleri sade yaşamayı sever, aza kanat eder, fakirlere çok itibar gösterirdi.
Yükselen Nur
Bir gün arkadaşları; "Süfyân! Güç ve takatınızın üzerinde ibadet ve nefsinizle mücadele ediyorsunuz. Nefsinize biraz merhamet etseniz yine muradınıza erersiniz" dediler. Süfyân-ı Sevrî onlara; "Ey kardeşlerim! Alimlerden duydum ki; "Kıyamet günü Cennet ehli Cennet'e girip, makamlarına vardıklarında bir nur görürler. Öyle ki o nur Cennet'in yedi katını da aydınlatır. Bu durumda zannederler ki, bu nur Allah-û Teala'nın Cemalinin nurudur. Onun için secdeye kapanırlar. Sonra Allah-û Teala tarafından bir ses gelir; "Siz başınızı secdeden kaldırın. Bu nur, Allah-û Teala'nın cemalinin nuru değildir. Bir hurinin, sahibinin yüzüne karşı güldüğünde meydana gelen ve bu kadar yükselen nurdur" "Bu hurileri isteyenler kınanmazlarsa, Rabbini istiyenler nasıl kınanabilirler" buyurdu.
Süfyân-ı Sevrî Hazretleri dünyalık ele geçirmek için devlet adamlarına hizmet eden birine bu halden uzaklaşmasını, Allahu Teala'ya ibadet etmesini tavsiye etti. O zat, "Ailemin geçimi ne olacak?" diye sorunca, Süfyân-ı Sevrî, "Sübhanallah! Kendisine asi olduğun hallerde bile rızkını kesmeyen Allahû Teala, kendisine itaatkar olduğun zaman rızkını vermez mi?" buyurdu.