Ebu İshak Kâzerûnî Hz.
Abdullah bin Mübârek'e; "Selef-i salihin kimdir?" diye sorduklarında; "Dini için dünyadan yüz çevirenlerdir" buyurdu. İşte bu hale erdikten sonra, daima takva üzere olman Allah-ü Teala'dan korkman lazımdır. Böylece Allah-ü Teala'nın sevgili kullarından olabilirsin. İnsanların yanında aziz ve kıymetli olursun. Açık ve gizli iken Allah-ü Teala'dan korkup, içini ve dışını edeplendiren kimse, Hak Teâlânın rızasını kazanmış olur. Evliyâ ve seçilmişler zümresine katılmış olur. Çünkü Allah-ü Teala Kur'ân-ı Kerîm'de üstünlüğün ancak takvâ ile, evliyanın da ancak müttaki yani Allah-ü Teala'dan korkan kimseler olduğunu beyan buyurmuştur.
Bunu Allah-ü Teala'nın yardımı ve inayeti ile başardıktan sonra, senin için en mühim vazife helal kazanç ve helal lokma taleb etmektir. Yediğin, içtiğin, kullandığın her şey mutlak helaldan olmalıdır. Allah-ü Teala peygamberlerine mealen; "Helâl ve tayyib olanları yiyiniz ve sâlih ameller işleyiniz" buyuruyor. Buradan anlaşılıyor ki helâl yemedikçe, salih ameller işlenemez. Demek ki, helâl yemek, helâl kazanç salih amel işlemekten önce gelmektedir. Çünkü helal lokma ve helâl kazanç, sâlih amellerin yapılabilmesi için birinci şarttır. Bunda da başarılı isen, gösterişten ve süslü giyinmekten kaçınman gerekir. Hazret-i Ömer; "Benim atımı süslemeyiniz. Ona binince gönlüm perdeleniyor" buyurdu. Hasan-ı Basrî hazretlerine; "Hangi elbiseyi seversiniz?" diye sordular. Cevabında; "Ey zavallı! Eğer iyilik elbisede, iyi giyinmekte olsaydı, fâsıklar ve günahkârlar Hak Teâlâ indinde sâlih kimselerden kıymetli olurdu. Sözün doğrusu şudur ki, Allah-ü Teala Cemil'dir, tâatın ve yaşayın güzelini yâni İslâmiyete uygun olanını sever, bunlardan razı olur" buyurdu.
Bunda da muvaffak olursan, sana lazım olan şey kanâatkar olmaktır. Bir günlük azık ile yetinmelisin. Çok yemek, şehvetleriyle meşgul olmak ve her bulduğunu yemek kötülenmiştir. Bunlar insanı Allah-ü Teala'dan uzaklaştırır.
Bunda muvaffak olduğun zaman, sana düşen vazife, Allah adamlarıyla, dervişlerle, salih kimselerle sohbet edip doğru kimselerle bulunmaktır. Allah-ü Teala Kur'ân-ı Kerîm'de meâlen; "Ey îmân edenler!" Allah-ü Teala'dan korkunuz ve sadıklarla bulunuz" buyurdu. Çünkü Allah-ü Teala'ya yaklaşmak, O'nun sevgili kullarından olmak, ancak salihler ve sadıklarla sohbet etmekle, onlarla bulunmakla ele geçer.
Abdullah bin Mübârek'e; "Selef-i salihin kimdir?" diye sorduklarında; "Dini için dünyadan yüz çevirenlerdir" buyurdu. İşte bu hale erdikten sonra, daima takva üzere olman Allah-ü Teala'dan korkman lazımdır. Böylece Allah-ü Teala'nın sevgili kullarından olabilirsin. İnsanların yanında aziz ve kıymetli olursun. Açık ve gizli iken Allah-ü Teala'dan korkup, içini ve dışını edeplendiren kimse, Hak Teâlânın rızasını kazanmış olur. Evliyâ ve seçilmişler zümresine katılmış olur. Çünkü Allah-ü Teala Kur'ân-ı Kerîm'de üstünlüğün ancak takvâ ile, evliyanın da ancak müttaki yani Allah-ü Teala'dan korkan kimseler olduğunu beyan buyurmuştur.
Bunu Allah-ü Teala'nın yardımı ve inayeti ile başardıktan sonra, senin için en mühim vazife helal kazanç ve helal lokma taleb etmektir. Yediğin, içtiğin, kullandığın her şey mutlak helaldan olmalıdır. Allah-ü Teala peygamberlerine mealen; "Helâl ve tayyib olanları yiyiniz ve sâlih ameller işleyiniz" buyuruyor. Buradan anlaşılıyor ki helâl yemedikçe, salih ameller işlenemez. Demek ki, helâl yemek, helâl kazanç salih amel işlemekten önce gelmektedir. Çünkü helal lokma ve helâl kazanç, sâlih amellerin yapılabilmesi için birinci şarttır. Bunda da başarılı isen, gösterişten ve süslü giyinmekten kaçınman gerekir. Hazret-i Ömer; "Benim atımı süslemeyiniz. Ona binince gönlüm perdeleniyor" buyurdu. Hasan-ı Basrî hazretlerine; "Hangi elbiseyi seversiniz?" diye sordular. Cevabında; "Ey zavallı! Eğer iyilik elbisede, iyi giyinmekte olsaydı, fâsıklar ve günahkârlar Hak Teâlâ indinde sâlih kimselerden kıymetli olurdu. Sözün doğrusu şudur ki, Allah-ü Teala Cemil'dir, tâatın ve yaşayın güzelini yâni İslâmiyete uygun olanını sever, bunlardan razı olur" buyurdu.
Bunda da muvaffak olursan, sana lazım olan şey kanâatkar olmaktır. Bir günlük azık ile yetinmelisin. Çok yemek, şehvetleriyle meşgul olmak ve her bulduğunu yemek kötülenmiştir. Bunlar insanı Allah-ü Teala'dan uzaklaştırır.
Bunda muvaffak olduğun zaman, sana düşen vazife, Allah adamlarıyla, dervişlerle, salih kimselerle sohbet edip doğru kimselerle bulunmaktır. Allah-ü Teala Kur'ân-ı Kerîm'de meâlen; "Ey îmân edenler!" Allah-ü Teala'dan korkunuz ve sadıklarla bulunuz" buyurdu. Çünkü Allah-ü Teala'ya yaklaşmak, O'nun sevgili kullarından olmak, ancak salihler ve sadıklarla sohbet etmekle, onlarla bulunmakla ele geçer.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.