Osman Bedreddin Hz.
Hâfız! Hazret-i Hızır'ın şerbeti, fadlına; Ahmet Merami hocanın emekleri ise, ilmine ve aşkına sebeb oldu. Büyüğümüz Muhammed Bahâeddin hazretleri ve diğer büyükler rehberlik ederek senin bize gelmeni işaret ettiler değil mi? Erzurum'da Ayaz Paşa Câmii minaresinde okuduğun Ezan-ı Muhammedi, maneviyat aleminin erenlerini cihada davet etti. Yer gök sarsıldı. Bütün evliya, şüheda ve salihlerin ruhları Erzurum semalarında toplandı.
Hâfız! Moskofları taşla kovaladığın zaman biz de oradaydık. Bunlar hep evliyalığın cilveleridir. Asıl marifet, hakikatler ötesindeki hakikate ermektir. Metin ol. Allah-ü Teala yardımcındır..."
Osman Bedreddin hazretleri kısa zamanda tasavvufta yetişip kemala erdi; on sekiz günde icazet aldı. Vazifesi sebebiyle üç-dört sene Palu'da kaldı. Bu arada hocasının sohbetlerinde bulundu.
Daha sonra vazifesi icabı askeri taburla birlikte Dersim'e gitti. Taburu Dersim'den Çemişgezek'e gönderilince, senelerce orada hizmet etti. Buradan Palu'ya sık sık hocası Mahmûd-ı Sâmini hazretlerini ziyarete giden Osman Bedreddin hazretleri 1909 senesinde emekliye ayrılıp Harput'a yerleşti. Bundan sonra tamamen ilimle meşgul oldu. Derslerinde ve sohbetlerinde pek çok zatı tasavufta yetiştirdi. Pek çok insanı da cehaletten kurtarıp, salihlerden eyledi. İlme, marifete ve feyze susamış iki yüz bine yakın kimse onun feyz pınarından kana kana içti. Rüşd, hidayet ve marifete kavuştu.
Sohbetlerinde asla boş şeyler konuşulmazdı. 1911 senesinde Harput'un ileri gelenlerinden pekçok zatla birlikte hacca gitti. Bu Hicaz seferinde; Şam, Mekke ve Medine alimleri kendisine çok hürmet ve ikramda bulundular.
Osman Bedreddin hazretleri buyurdu ki: "İnsan Allah-ü Teala'nın nimetlerini düşünse, bunların şükrünü naslı yerine getireceğine hayret eder. Şükrünü tam mânâsı ile eda etmek mümkün değildir. Allah-ü Teala, emirlerine itaat ve yasaklarından kaçma gibi azıcık bir şeyden razı oluyor. Pekçok ikram ve ihsanda bulunuyor."
"Cehennem iki türlüdür. Hem sıcak, hem soğuk Cehennem vardır. Cenab-ı Hakk kışın şiddetli soğuğunu yaratmış ki, insanlar Cehennem'in soğuğunu hatırlasınlar da ondan sakınsınlar. Yazın en sıcak günlerini de yaratmış ki bundan da Cehennem'in sıcağını hatırlasınlar da ondan sakınma çarelerine yönelsinler."
"Tasavvuf, kitap ve sünnete dayanan İlahi ve Rabbani hikmetin adıdır. Mevzuu ise, kişiyi gafletten sakındırıp, Allah-ü Teala ile beraber olmayı kazandırmaktır. Faydası da; kişiyi nefsin kötü huylarından arındırıp insanı kamil ve Mevlaya layık bir kul yapmaktır."
Hâfız! Hazret-i Hızır'ın şerbeti, fadlına; Ahmet Merami hocanın emekleri ise, ilmine ve aşkına sebeb oldu. Büyüğümüz Muhammed Bahâeddin hazretleri ve diğer büyükler rehberlik ederek senin bize gelmeni işaret ettiler değil mi? Erzurum'da Ayaz Paşa Câmii minaresinde okuduğun Ezan-ı Muhammedi, maneviyat aleminin erenlerini cihada davet etti. Yer gök sarsıldı. Bütün evliya, şüheda ve salihlerin ruhları Erzurum semalarında toplandı.
Hâfız! Moskofları taşla kovaladığın zaman biz de oradaydık. Bunlar hep evliyalığın cilveleridir. Asıl marifet, hakikatler ötesindeki hakikate ermektir. Metin ol. Allah-ü Teala yardımcındır..."
Osman Bedreddin hazretleri kısa zamanda tasavvufta yetişip kemala erdi; on sekiz günde icazet aldı. Vazifesi sebebiyle üç-dört sene Palu'da kaldı. Bu arada hocasının sohbetlerinde bulundu.
Daha sonra vazifesi icabı askeri taburla birlikte Dersim'e gitti. Taburu Dersim'den Çemişgezek'e gönderilince, senelerce orada hizmet etti. Buradan Palu'ya sık sık hocası Mahmûd-ı Sâmini hazretlerini ziyarete giden Osman Bedreddin hazretleri 1909 senesinde emekliye ayrılıp Harput'a yerleşti. Bundan sonra tamamen ilimle meşgul oldu. Derslerinde ve sohbetlerinde pek çok zatı tasavufta yetiştirdi. Pek çok insanı da cehaletten kurtarıp, salihlerden eyledi. İlme, marifete ve feyze susamış iki yüz bine yakın kimse onun feyz pınarından kana kana içti. Rüşd, hidayet ve marifete kavuştu.
Sohbetlerinde asla boş şeyler konuşulmazdı. 1911 senesinde Harput'un ileri gelenlerinden pekçok zatla birlikte hacca gitti. Bu Hicaz seferinde; Şam, Mekke ve Medine alimleri kendisine çok hürmet ve ikramda bulundular.
Osman Bedreddin hazretleri buyurdu ki: "İnsan Allah-ü Teala'nın nimetlerini düşünse, bunların şükrünü naslı yerine getireceğine hayret eder. Şükrünü tam mânâsı ile eda etmek mümkün değildir. Allah-ü Teala, emirlerine itaat ve yasaklarından kaçma gibi azıcık bir şeyden razı oluyor. Pekçok ikram ve ihsanda bulunuyor."
"Cehennem iki türlüdür. Hem sıcak, hem soğuk Cehennem vardır. Cenab-ı Hakk kışın şiddetli soğuğunu yaratmış ki, insanlar Cehennem'in soğuğunu hatırlasınlar da ondan sakınsınlar. Yazın en sıcak günlerini de yaratmış ki bundan da Cehennem'in sıcağını hatırlasınlar da ondan sakınma çarelerine yönelsinler."
"Tasavvuf, kitap ve sünnete dayanan İlahi ve Rabbani hikmetin adıdır. Mevzuu ise, kişiyi gafletten sakındırıp, Allah-ü Teala ile beraber olmayı kazandırmaktır. Faydası da; kişiyi nefsin kötü huylarından arındırıp insanı kamil ve Mevlaya layık bir kul yapmaktır."