Bir referandum süreci geçirdik ve 18 maddelik anayasa değişiklik paketi yüzde 51,4 "evet" oyuyla kabul edildi. Referandum şartları içerisinde yüzde 50'inin üzerine 1 kişinin dahi ilave evet oyu paketin geçmesine yeterliydi.
Bundan sonra yapılması gereken, milletin kararına saygı duymak, kendilerine imkan verilenlere fırsat vermek, referandum sürecinde yaşanan gerilimin azaltılmasını sağlamak, referandum sonuçlarını iyi masaya yatırarak toplumsal bir uzlaşıyı sağlamaktır. Eğer sonuca bir itiraz varsa da, bu itiraz gerilimin tırmanmaması için, millete değil, yargıya yapılmalıdır. Yukarılarda esen sert rüzgarların, millete çatışma olarak döndüğü bir gerçektir, bu sebeple siyasilerimiz nefret dilini derhal bırakmalıdır.
Esasen Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın referandum sürecinde ortaya koyduğu demokratik duruş, tüm siyasilerimiz için örnek alınması gereken bir duruştur. Sayın Baş, "seçmenimizi evet ya da hayır konusunda serbest bırakıyoruz" demişti. Bu noktada gerilimin bir tarafı değil, uzlaşının bir örneği olmayı tercih etmişti.
Sayın Baş'ın aynı duruşunu, 1980 öncesi yaşanan olaylarda da görüyoruz. Suni bir gerilimle birbirine düşürülen sağcı ve solcu gençlerin karşılıklı hakaretlerini duvarlara yazdığı günlerde, Sayın Baş o kötü yazıları geceleri beyaz bir boya ile sildiğini anlatmıştı.
Referandum sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "evet diyen de bizim, hayır diyen de; biz 78 milyonun başkanıyız duruşu" da umut verici? Eğer bu kucaklayıcı yaklaşım, bir iç politikaya, bir ekonomi politikasına dönüştürülebilirse çıkılan bu yolda bir netice alınabilir. Geçtiğimiz Pazartesi akşamı Meltem TV'de yayınlanan, gerçek gündemi masaya yatıran "Haftanın Sohbeti" programına konuk olan BTP kurmayları, referandum sonrası için çok önemli değerlendirmeler yaptılar. Bunların bazılarını sizlerle paylaşmak istiyorum:
Avukat Lütfullah Önder: "Gerilime son verilmesi, tansiyonun düşürülmesi lazım?"
Fuat Şengül: "Referandum süreci bitti, artık ülkenin sorunlarına dönülmesi gerekiyor."
Asude Havuzlu: "Cumhurbaşkanı'nın konuşması kuşatıcıydı. 'Evet verenler bizim olduğu gibi hayır diyenler de bizimdir' dedi. Artık cephe kelimesinin kullanılmaması lazım... Birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var."
Avukat Ahmet Erimhan: "Parlamenter sistemden, Cumhurbaşkanlığı sistemine geçtik. Bir elbise değişikliği yaşandı. Bir engel daha kalkmış oldu. Hükümetin bu aşamadan sonra hiçbir mazeret üretme durumu yok. Bu imkanlarla her türlü problemi çözme imkanına sahip oldu. Yapısal problemler artık rahatlıkla çözülebilir. Suriye problemi, milli gelirin artırılması, AB'ye ders verilmesi, refahın artırılması, işsizliğin azaltılması ve daha birçok konu rahatlıkla halledilebilir. Meclis, yargı, yürütme artık engel değil. Bahçeli'nin de dediği gibi fiili durum hukukileşti. Cumhurbaşkanlığı, hem cumhurbaşkanı, hem başbakan, hem de parti genel başkanı, hizmet etmek için hiçbir engel yok."
Avukat İbrahim Berk: "Her şeyin Cumhurbaşkanına bağlandığı bir sisteme girdik. Yakıcı iç ve dış sorunlar var, artık bu yeni sistemle seçim sarmalından da kurtulduk."
Dr. Ali Bestami Kepekçi: "Bundan sonra ülkenin tüm değerlerine sahip çıkılmalı."
Harun Kayacı: "Sağ-sol, Alevi-Sünni, Türk-Kürt, evetçi-hayırcı, bunlar bu milleti oluşturan asli unsurlardır. Kavgaya değil, uzlaşıya, birliğe, beraberliğe ihtiyacımız var. Cumhurbaşkanı'nın bugün söylediği biz 78 milyonun başkanıyız söylemi sevindiricidir. Kapitalizmin içinde kalarak problemler asla çözülemez. Problemler Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli ile çözülür."
Selim Kotil: "Toplumun yarısı evet, yarısı hayır dedi. Toplumsal uzlaşının sağlanması şarttır. Dile, üsluba, fiili uygulamalara dikkat edilmelidir. İktidar büyük bir risk aldı. Parlamenter sistemde sistem yürümediği zaman yaptırmıyorlar denilebiliyordu, bu yeni sistemle şimdi bütün başarı ve başarısızlık idareciye aittir. Ekonomi konusu ise, Kapitalizm değişmediği sürece yapılacak hiçbir şey yok, Hz. Cebrail de gelse bir çözüm sunamaz. Tek çözüm dünyada 4 milyar insanın sığındığı Milli Ekonomi Modeli'dir."
Türkiye'de kim konuşursa konuşsun, referandum sonrası konuşulması gereken asıl konu buydu, uzlaşıydı, sorumluluktu, birlik ve beraberlikti, problemler ve çözüm yollarıydı.
Bu da sadece ve sadece Prof. Dr. Haydar Baş'ın programı olan "Haftanın Sohbeti"nde konuşuldu masaya yatırıldı.
Siyasilerimize tavsiyemiz, bu sesi kısmak yerine daha gür çıkmasını sağlamalarıdır. Çözüme kulak tıkamak, ülkemizi sadece karanlığa ve çözümsüzlüğe götürür.
Bundan sonra yapılması gereken, milletin kararına saygı duymak, kendilerine imkan verilenlere fırsat vermek, referandum sürecinde yaşanan gerilimin azaltılmasını sağlamak, referandum sonuçlarını iyi masaya yatırarak toplumsal bir uzlaşıyı sağlamaktır. Eğer sonuca bir itiraz varsa da, bu itiraz gerilimin tırmanmaması için, millete değil, yargıya yapılmalıdır. Yukarılarda esen sert rüzgarların, millete çatışma olarak döndüğü bir gerçektir, bu sebeple siyasilerimiz nefret dilini derhal bırakmalıdır.
Esasen Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın referandum sürecinde ortaya koyduğu demokratik duruş, tüm siyasilerimiz için örnek alınması gereken bir duruştur. Sayın Baş, "seçmenimizi evet ya da hayır konusunda serbest bırakıyoruz" demişti. Bu noktada gerilimin bir tarafı değil, uzlaşının bir örneği olmayı tercih etmişti.
Sayın Baş'ın aynı duruşunu, 1980 öncesi yaşanan olaylarda da görüyoruz. Suni bir gerilimle birbirine düşürülen sağcı ve solcu gençlerin karşılıklı hakaretlerini duvarlara yazdığı günlerde, Sayın Baş o kötü yazıları geceleri beyaz bir boya ile sildiğini anlatmıştı.
Referandum sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "evet diyen de bizim, hayır diyen de; biz 78 milyonun başkanıyız duruşu" da umut verici? Eğer bu kucaklayıcı yaklaşım, bir iç politikaya, bir ekonomi politikasına dönüştürülebilirse çıkılan bu yolda bir netice alınabilir. Geçtiğimiz Pazartesi akşamı Meltem TV'de yayınlanan, gerçek gündemi masaya yatıran "Haftanın Sohbeti" programına konuk olan BTP kurmayları, referandum sonrası için çok önemli değerlendirmeler yaptılar. Bunların bazılarını sizlerle paylaşmak istiyorum:
Avukat Lütfullah Önder: "Gerilime son verilmesi, tansiyonun düşürülmesi lazım?"
Fuat Şengül: "Referandum süreci bitti, artık ülkenin sorunlarına dönülmesi gerekiyor."
Asude Havuzlu: "Cumhurbaşkanı'nın konuşması kuşatıcıydı. 'Evet verenler bizim olduğu gibi hayır diyenler de bizimdir' dedi. Artık cephe kelimesinin kullanılmaması lazım... Birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var."
Avukat Ahmet Erimhan: "Parlamenter sistemden, Cumhurbaşkanlığı sistemine geçtik. Bir elbise değişikliği yaşandı. Bir engel daha kalkmış oldu. Hükümetin bu aşamadan sonra hiçbir mazeret üretme durumu yok. Bu imkanlarla her türlü problemi çözme imkanına sahip oldu. Yapısal problemler artık rahatlıkla çözülebilir. Suriye problemi, milli gelirin artırılması, AB'ye ders verilmesi, refahın artırılması, işsizliğin azaltılması ve daha birçok konu rahatlıkla halledilebilir. Meclis, yargı, yürütme artık engel değil. Bahçeli'nin de dediği gibi fiili durum hukukileşti. Cumhurbaşkanlığı, hem cumhurbaşkanı, hem başbakan, hem de parti genel başkanı, hizmet etmek için hiçbir engel yok."
Avukat İbrahim Berk: "Her şeyin Cumhurbaşkanına bağlandığı bir sisteme girdik. Yakıcı iç ve dış sorunlar var, artık bu yeni sistemle seçim sarmalından da kurtulduk."
Dr. Ali Bestami Kepekçi: "Bundan sonra ülkenin tüm değerlerine sahip çıkılmalı."
Harun Kayacı: "Sağ-sol, Alevi-Sünni, Türk-Kürt, evetçi-hayırcı, bunlar bu milleti oluşturan asli unsurlardır. Kavgaya değil, uzlaşıya, birliğe, beraberliğe ihtiyacımız var. Cumhurbaşkanı'nın bugün söylediği biz 78 milyonun başkanıyız söylemi sevindiricidir. Kapitalizmin içinde kalarak problemler asla çözülemez. Problemler Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli ile çözülür."
Selim Kotil: "Toplumun yarısı evet, yarısı hayır dedi. Toplumsal uzlaşının sağlanması şarttır. Dile, üsluba, fiili uygulamalara dikkat edilmelidir. İktidar büyük bir risk aldı. Parlamenter sistemde sistem yürümediği zaman yaptırmıyorlar denilebiliyordu, bu yeni sistemle şimdi bütün başarı ve başarısızlık idareciye aittir. Ekonomi konusu ise, Kapitalizm değişmediği sürece yapılacak hiçbir şey yok, Hz. Cebrail de gelse bir çözüm sunamaz. Tek çözüm dünyada 4 milyar insanın sığındığı Milli Ekonomi Modeli'dir."
Türkiye'de kim konuşursa konuşsun, referandum sonrası konuşulması gereken asıl konu buydu, uzlaşıydı, sorumluluktu, birlik ve beraberlikti, problemler ve çözüm yollarıydı.
Bu da sadece ve sadece Prof. Dr. Haydar Baş'ın programı olan "Haftanın Sohbeti"nde konuşuldu masaya yatırıldı.
Siyasilerimize tavsiyemiz, bu sesi kısmak yerine daha gür çıkmasını sağlamalarıdır. Çözüme kulak tıkamak, ülkemizi sadece karanlığa ve çözümsüzlüğe götürür.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Daha yeni yıl başlamadan asgari ücret açlık sınırı altında / 31.12.2025
- İsrail'in hedefi sadece Filistin toprakları değil! / 30.12.2025
- Dar gelirlinin talebini baskılamak, gelir adaletsizliğini körüklüyor / 27.12.2025
- Asgari ücret kimseyi memnun etmedi / 26.12.2025
- Libya uçağı düştü mü, düşürüldü mü? Zamanlama manidar / 25.12.2025
- Terörsüz Türkiye sürecinde raporlar sadece formalite mi? / 24.12.2025
- Deprem mağdurlarının 11. Yargı Paketi'ne itirazı dikkate alınmalı / 23.12.2025
- Ülkemizde çürümüşlük kurumsallaştı! / 20.12.2025
- Şara yönetimi, SDG’nin özerkliğini ‘resmen’ tanıdı / 19.12.2025
- Enflasyon oluşturmadan asgari ücrete gerekli zam yapılabilir / 18.12.2025
- İsrail'in hedefi sadece Filistin toprakları değil! / 30.12.2025
- Dar gelirlinin talebini baskılamak, gelir adaletsizliğini körüklüyor / 27.12.2025
- Asgari ücret kimseyi memnun etmedi / 26.12.2025
- Libya uçağı düştü mü, düşürüldü mü? Zamanlama manidar / 25.12.2025
- Terörsüz Türkiye sürecinde raporlar sadece formalite mi? / 24.12.2025
- Deprem mağdurlarının 11. Yargı Paketi'ne itirazı dikkate alınmalı / 23.12.2025
- Ülkemizde çürümüşlük kurumsallaştı! / 20.12.2025
- Şara yönetimi, SDG’nin özerkliğini ‘resmen’ tanıdı / 19.12.2025
- Enflasyon oluşturmadan asgari ücrete gerekli zam yapılabilir / 18.12.2025
































































































