logo
29 MAYIS 2024

Gerçeği bir tek Prof. Dr. Haydar Baş haykırdı

Türkiye'de FETÖ'nün 'ılımlı İslam, dinlerarası diyalog' adıyla Türkiye'ye taşıdığı haçlı projelerine karşı son 20 yıldır bir tek Prof. Dr. Haydar Baş ikazda bulunarak, bu yapılanmanın dini ve milli bütünlüğümüze yönelik tahripkâr hamlelerine karşı bayrak açtı.
26.08.2016 00:00:00
YENİ MESAJ/HABER-ANALİZ

15 Temmuz darbe girişiminin baş aktörü olan Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) yıllardır Türkiye'nin dini ve milli bütünlüğüne yok etmeye yönelik çaba içerisinde. FETÖ bu ihanet adımlarını attığı ve devlette kadrolaştığı dönemde İslam'ı bir maske kullandı. İktidarından muhalefetine tüm Türkiye bu maskeye aldanıp FETÖ ile iş tutarken, sadece bir kişi gerçeği gördü: O isim de Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'tı. FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in ılımlı İslam, dinlerarası diyalog ve Medeniyetler İttifakı adıyla Türkiye'ye taşıdığı haçlı projelerine karşı bir tek Haydar Baş ikazda bulundu, milleti uyandırmaya çalıştı.
İlahi hakikatleri Gülen'in yüzüne çarptı
Prof. Dr. Haydar Baş, ilk olarak Gülen'i 1998 yılında Vatikan'a giderek Papa ile görüşmesinden önce uyardı. Gülen'e Papa ile görüşmesinden önce bir mektup yazan Haydar Baş, mektubunda tarihi uyarılarda bulundu. Mektubunda Gülen'in dinlerarası diyalog fitnesini deşifre eden Haydar Baş, şu önemli ifadeleri kullanıyordu: "Basında ve kamuoyunda müşahede ettiğimiz büyük bir yanlış, Hıristiyan din öncüleriyle yakınlıklar kurulması, karşılıklı dostluk mesajları gönderilmesi ve bu yolda birlik, beraberlik, işbirliği, iyi niyet havasının verilmek istenmesidir. Hatta son günlerde çıkan bir haberden takip ettiğimize göre bir iftar sofrasında bir Hıristiyan temsilciye dua ettiriliyor. Temsilci duasında teknik bir şekilde Allah Resûlü'nü tanımadığını ifade ediyor. 'Ortak yanımız 'Allahu Ekberdir. Allahu Ekber diyelim' diyor. Şimdi soruyorum; 'Muhammed'ür Rasûlullah' demeden, gerçek manada Allahu Ekber demek nasıl mümkün olur? Halbuki küfür olan Hıristiyanlık ile yegâne hakkın kendisi olan İslam'ın hiçbir ortak yanı yoktur. Küfür ile hak, karanlık ile aydınlık nasıl ortak cihet taşıyabilir? Kaldı ki küfürde olanların duası makbul olmadığı gibi, böyle bir duayı meşru ve faziletli saymak da itikadî açıdan tehlikelidir. Bilindiği gibi itikadî konular son derece büyük bir önemi haizdir. Küçük bir açı farkı, vahim neticeler doğurabilir. Sizden sadır olan küçük bir açı farkı, topluma genişleyerek yansır. Hıristiyanlarla tesis edilmiş gibi görünen samimiyet bağı, muhabbet havası ola ki, gençliğe 'Hıristiyan da olunabilir' kanaatini verirse, bu hatanın tamiri mümkün olamaz. Kimse de bu vebali kaldıramaz. Bütün bunlar sizin malumunuzdur. Çok iyi biliniz ki, kelime-i tevhid ancak nübüvvetle tamamlanır. Allah Resûlünü inkâr edenler, Allahu Ekber kelimesinde nasıl samimi olabilirler?
Tarihe geçen uyarılar
6 Şubat 1998 tarihinde Fetullah Gülen'in şahsını bizzat mektup yazarak dinlerarası diyalog konusunda uyaran Haydar Baş o tarihten sonraki tüm konuşmalarında, yazılarında ve TV programların halkı ve yöneticileri bu fitne konusunda ayıktırdı. İşte BTP liderinin tarihe altın harflerle geçen o uyarılarından sadece bir kaçı.
25 Temmuz 2001: 'Tarih tekerrür mü ediyor' başlıklı köşe yazısı
Bunlar artık siyasi bir boyut kazanmış vaziyettedir. Maksat bellidir. Milleti dininden uzaklaştırıp Hıristiyanlaştırmak ve bu vesileyle uzun zamandan beri devam eden Avrupalılaşma gayretlerine son noktayı koymak. Milleti dininden uzaklaştırma noktasında sinsi bir taktik uygulanmaktadır. Millete 'dininizi bırakacaksınız' şeklindeki telkinlerin hiç bir fayda sağlamayacağını bilen güçler, 'Protestan Müslümanlık' anlayışını insanımıza empoze etmeye çalışmaktadır. Yani aslından tamamen uzaklaştırılmış, tamamen Hıristiyanlığın bakış açısına göre bir din anlayışı millete pompalanmakta, yerli figüranlar da bu anlayışın milletimize pompalanma işin de alet olarak kullanılmaktadırlar.
Diğer din mensuplarına serbestlik ve hürriyet vermekle, kendi dinini Hıristiyanî değerlere göre yorumlamayı birbirine karıştırıp adına da diyalog ve hoşgörü diyenlerin soyağaçlarının çoğunlukla farklı bir inanca ve milliyete dayanması da şüphesiz bir tesadüf değildir.
2 Ocak 2005: BTP Çağlayan mitingi
BOP 'un iki ayağı vardır. Birincisi İslam dininin tahrifatı, ikincisi; siyasi ve askeri ayağı yani İslam coğrafyasını işgal etme ayağıdır. İslam'ın tahrifatı dinlerarası diyalog süreci ile devam etmektedir. Şunu gayet iyi bilmemiz gerekir ki BOP projesi kapsamında yapılacak olan işgallere karşı olabilecek direnişleri kırmak için dinlerarası diyalog senaryosu uygulamaya konmuştur. Maksat bu geniş coğrafyada yapılması planlanan silahlı işgallere karşı oluşacak direnişleri kırmak bu bölge halklarının işgalcileri kendilerinde biri olarak kabul etmelerinin ve bu insanların toprağını, vatanını, dinini, namusunu savunmalarının önüne geçmektir. Hiçbir İslam akaidine dair yönü ve milli bir temeli olmayan dinlerarası diyalog kavramının özü budur.
Yani;
Diyalog demek, Müslüman'ın Hıristiyanlaştırılması demektir.
Diyalog, Müslüman'ın direncinin kırılarak Hıristiyan'a teslim olması demektir.
Vatikan'a göre diyalog, İsa Mesih'in kurtarıcı olduğunu anlatarak insanları Hıristiyan yapmaktır. Diyalog, İslam'ı ve Müslümanlığı unutarak Hıristiyanca yaşamak demektir.
Diyalog, Türkleri ve Müslümanları Hıristiyanlaştırıp tepkisiz hale getirdikten sonra topraklarını ellerinden almak içindir.
5 Mart 2007: BTP Rize il kongresi
Batı dinlerarası diyalog ve misyonerlik çalışmalarıyla Türkiye'de kendine ait insan tipi yetiştirmeye çalışıyor. Eğer bir milletin milli bütünlüğünü bozarsanız, o millet sürü haline gelir. O zaman o milleti o ahırdan bir başka ahıra taşıyıp dururlar. Şimdi bizi sürü haline getirmek istiyorlar. Bunlara 'hayır' demeye var mısınız?
24 Ocak 2008: Ankara, BTP Başkanlık Divanı
ABD, Büyük Ortadoğu Projesi ile İslam ülkelerinin sınırlarını ve nizamlarını değiştirme gayesi güdüyor. Kanın, gözyaşının durduğu yer yok. Sen kalkıyorsun işgal edilmekte olan ülkelere mesaj taşıyorsun. Irak'ı, Afganistan'ı görmüyor musun? Yarın orada yaşananlar senin başına da gelebilir. Dinlerarası diyalog denilen işin adı şudur: Sakin gözünü açma, hazır ol vaziyette 'senden büyük yok' demeye devam et, teslim ol ve bekle.
16 Nisan 2010: İzmir BTP İl Kongresi
Ilımlı İslam, dinlerarası diyalog ve Medeniyetler İttifakı gibi projelerle milleti dininden uzaklaştırmak istiyorlar. Bize diyorlar ki, 'bu topraklar üzerinde yaşayanlar olarak siz Rumsunuz, Ermenisiniz, Yezdanisiniz, Keldanisiniz, şusunuz, busunuz fakat Müslüman değilsiniz.' İşte oynanan oyun bu. Türklük senin İslamlığınla kaim oldu. 'Şayet onlarla birlikte olursanız, onlardan olursunuz.' Ayetin hükmü... Böyle Müslümanlık olmaz. Oyun çok büyük. İçini boşaltıp, adına ılımlı İslam demişler. 'Eee, bakın biz İslam'ı hak tanıdık, Müslüman'a hak verdik, niye kabul etmiyorsunuz?' demek suretiyle aslında Türk milletinin imanıyla oynuyorlar. Türk milletinin geleceğiyle oynuyorlar. O gelecekte ne var, biliyor musunuz? Yarının Türkiye'sinde Rumlar ve Ermeniler çoğalacak, kiliseler bollaşacak. Nitekim şu anda bu olmuyor mu? 30 bin kilise evini kim açtı?" BTP Genel Başkanı, konuşmasını şu kritik uyarılarla tamamladı: "Türk milleti bir bütündür ve de kardeştir. Bu bütünlüğün sırrı dinimizi kabul edip, akait kurallarından bir kelime dahi olsa taviz vermemektir.
31 Aralık 2012:  2011 yılını değerlendirme programı
Hz. Fahriâlem Efendimize bir gün Hz. Ömer elinde Tevrat'ın nüshaları olduğu halde geliyor. Allah'ın sevgilisi onların ne olduğunu anlıyor ve sinirli bir tarzda "Nedir onlar" diye soruyor. "Şayet Musa bugün olsaydı bana ümmet olurdu. Ondan başka bir şansı yoktu" buyuruyor.
Gerçek bu iken kalkıp da diyalogla beraber Müslüman'ı Hıristiyanlaştırmaya çalışanların adına, bugün dense dense Deccal denir.
19 Mayıs 2015: İstanbul BTP Gençlik Şöleni
Dinlerarası diyalog ülkemizdeki gençlerimizi Hıristiyanlaştırma projesidir. Buradan uyarıyoruz. Buna asla müsaade etmeyeceğiz. Bu yanlışı yapan zihniyetin biran önce bu yanlışından dönmesi ülkemiz ve gençliğimiz için hayırlı olacaktır. Ülkemizin parçalanmasına asla müsaade etmeyiz. Yıllardır dinler arası diyalog safsatası ile bu milletin kafasını bulandırmaya çalışan zihniyet İslam dünyasına karşı Haçlıların piyonudur. Tek piyon olmayan parti Bağımsız Türkiye Partisi'dir. Bu nasıl bir diyalogdur ki İslam dünyası ile hiç diyalog yok. Bu diyalog İslam coğrafyasını karıştıran bir diyalogdur. Sakın bu safsataya inanmayın. Arap Baharı adı altında İslam dünyasında fitne çıkartanlara tam karşı olan tek partiyiz. BTP ekonomik refahın, milli birliktelik ve beraberliğin, onurlu dış politikanın adıdır.
'Diyalog konusunda Erdoğan'ı bilgilendirdim'
3 MART 2014, YENİ MESAJ GAZETESİ/KÖŞE YAZISI
Paralel devleti ve cemaatin yaptıklarını her konuşmasında örneklendiren Sayın Erdoğan, "10 sene evvel haberim olsaydı bunları engellerdim" şeklinde konuştu. Oysa biz daha eskiye dayanan hukukumuz içinde kendisine, cemaatin başlattığı 'dinlerarası diyalog' faaliyetine karşı defaatle dost tavsiyesinde bulunmuştuk. Henüz İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak vazife yaptığı sıralarda, boğazda bir lokantada beraber olmuştuk. Sayın Başkan'a, "Sayın Erbakan cemaatlerden bir cemaat olup milleti birleştiremedi. Bunu siz başarırsınız. Bu kabiliyet sizde var. Sizden bir bekçilik dahi istemeden desteklerimizi sunmaya hazırız. Tek şartımız dinlerarası diyalogdur. Bu konuda asla taviz veremeyiz" dediğimizde ondan olumsuz bir tepki almamıştık. Görüşmemizden kısa bir süre sonra Trabzon'da Sayın Asım Aykan Beyin kızının düğünü esnasında bir kez daha bir araya gelmiştik. Yine aynı hassasiyetimizin altını çizmiş ve o dönemde Erdoğan'dan olumlu cevap almıştık.
İmanından ve samimiyetinden şüphe etmediğimiz Başkan'ın, İslam dini üzerindeki bu sinsi oyuna karşı duracağından zerre şüphe duymamıştık. Ancak birkaç ay sonra Of'ta yaptığı konuşmada "4 hak din vardır" açıklamasında bulunması ve sonra Anadolu da yaptığı programlarda "4 hak din vardır" şeklindeki ifadeleri işin renginin değiştiğini gösterdi.
Erdoğan'ın bu çıkışlarından sonra, "Bir arada olmamız, sizi desteklememiz söz konusu olamaz" diyerek yolları ayırdık. Sayın Erdoğan ve hareketi ile bundan sonraki ilişkimiz sadece 'ayıktırmaya çalışma' şeklinde devam etmiştir.
'Haçlı yılanları cirit atacak'
2011 YILI YENİ MESAJ GAZETESİ/KÖŞE YAZISI
Dinlerarası diyalog, ılımlı İslam ve medeniyetler ittifakı gibi projelerin amacı Müslümanları ruhsuz bırakmak. Dinlerarası diyalogla dışında insanları Müslüman yapalım ama içini de öyle bir boşaltalım ki, Haçlı yılanları içinde cirit atsın. Ve boşaltıyorlar herkesi de Müslümanın en mukaddes kabul ettiği yerlere sorgusuz sualsiz sokuyorlar.
Esasen İslam, Türk milletinin milli dinidir. O'nu O'ndan kopardığınız zaman Türklüğü diye bir şeyi kalmaz. Bu milleti bir arada tutan en büyük harç İslam'dır ve milletimizi Türk yapan unsurdur. O mayayı Muhammediyi atan Ehl-i Beyt'tir. Biz onların nefesiyle konuşuyoruz. Onların sözüdür bizim sözümüz, bize ait olan bir şey yok, yanlış anlamayın. Şimdi adamlar sözümona İslam adına yola çıktılar en büyük savaşı buraya ilan ettiler. Bizi birbirine bağlayan unsurlarımız çok güçlüdür. Bu manevi unsurlar maddeye kültür olarak yansıdı. Buna Tür?İslam kültürü diyoruz. Kimliğimiz bu kültürdür. Şimdi bu kimlik duvar gibi batılın karşısında bir virgül taviz vermedi. Ne yapacaksın? Bu şahsiyeti yok edeceksin. Ilımlı dedikleri o menem şeyin adı bu. O kimliği yok etmek. Onu yok etmek için seninle savaşıyor. Kültürünle, medeniyetinle, siyasetinle savaşıyor. Önce dinini hallediyor ki bunları ardından tek tek alabilsin. Ve nitekim de böyle oluyor. Büyük Ortadoğu Projesi ve İslam dünyasında oynanan oyunun adı Müslümanların birbirine girerek tamamen mefluç hale gelmesi ve bu ülke üzerinde hesabı olanların da bu memleketi onlara meydan etmesi gayreti ve çalışmasıdır.
Diyanet İşleri ve diyalog
HAZİRAN 2012, YENİ MESAJ GAZETESİ/KÖŞE YAZISI
Bilinmektedir ki, dinlerarası diyalog Vatikan'a ait bir projedir. Vatikan diyalogun ne olduğunu şöyle açıklamaktadır: "Dinlerarası diyalog, kilisenin bütün insanları kiliseye döndürme amaçlı misyonunun bir parçasıdır." Dinlerarası diyalog, İslam coğrafyasında, "ben Hıristiyan'ım" diyen Müslümanlar oluşturma projesidir. Bu projenin ikinci adımı, Türkiye örneğinden yola çıkarsak "senin aslın da zaten Türk değildir" noktasına vatandaşların taşınmasıdır. Yani diyalog, ileride gerçekleşecek işgale hazırlıktan başka bir şey değildir. 3
Hz. Muhammed (sav) olmadan Müslüman olunmaz
20 HAZİRAN 2012, YENİ MESAJ GAZETESİ/KÖŞE YAZISI
Diyalog karşılıklı iletişim ve etkileşim şeklinde anlaşılmakla beraber Hıristiyan Batı için, sadece insanları kiliseye döndürme çabasıdır. En önemli adımı Kelime-i Tevhid'den ikinci bölümü olan Muhammedür Resulullah kısmının çıkarılmasıdır. Hz. Peygamber'siz bir İslam olmaz. Onu devreden çıkarmak, içi boşaltılmış bir Müslüman inancı demektir. 2000 senesinde işe bu temelden yaklaşılmış ve Hz. Peygamber'siz de İslam olabileceğini vurgulayan söylemler yayılmıştır.
Kelime -i Tevhid'in tekrar ele alınması gerektiğinden bahisle, 'Muhammedür Resulullah' demeyenlere de şefkat nazarı ile bakılmasının gereğinden bahsedilmiştir.
Geçtiğimiz Mart ayında Türk - Belçika Diyalog Derneği, Brüksel'in en büyük kilisesi olan Sean Jean Baptista Kilisesi'nde ezan okutmuş ve bu ezanın içinde de Muhammedür Resulullah bölümü söylenmemiştir. Unutulmamalıdır ki, İslam itikadında diğer din mensupları ile diyalog söz konusu değildir. Hz. Peygamber'in tebliğ metodu, Allah'ın varlığı ve birliğine ve de kendisinin onun Peygamberi olduğunu tasdike davet şeklindedir.
Ve bu davet sırasında itikadi kurallardan zerre taviz vermemiştir. Resulullah (sav) Bizans İmparatoru Heraklius'a gönderdiği mektupta, "Allah'ın kulu ve elçisi Muhammed'den Rumların başbuğu Heraklius'a: Allah'ın selamı hidayet yoluna girmiş bulunan kimseye olsun. Buna göre ben, seni tam bir İslam daveti ile İslam'a çağırıyorum" buyurmuştur.
Yine Mısır meliki Mukavkıs'a gönderdiği mektupta: "Allah'ın Kulu ve Resulü Muhammed'den Kıptilerin başkanı el-Mukavkıs'a: Ben seni tam bir İslam daveti ile çağırıyorum. İslam'a gir, sonunda emniyet ve selamet içerisinde olursun" buyurmuştur.
Hz. Peygamber'in (sav) hayatında gördüğümüz diğer din mensupları ile diyalog yapılması değil, onlara İslam'ın tebliğidir.  
Türk Baharı aslında çoktan başlamıştı
15 TEMMUZ 2013, YENİ MESAJ GAZETESİ/KÖŞE YAZISI
Ilımlı İslam hakkındaki bir tanımlama: "Amerika'nın İslam coğrafyasında sömürgeciliğe karşı İslam'la siyasi bilinci, yer yer de fiili mücadeleyi doğuran oluşumlara karşı geliştirmek istediği yeni bir 'İslam formülü'" olduğudur. Esas Türk Baharı da bundan sonra başlamaktadır ve yaşanan gelişmeler BOP'un hayata geçmesi içindir. Yani Türk Baharı Müslüman - Türk kimliğinin inkıraza uğraması, BOP ile birlikte gelişecek hareketin Türkiye ayağında, ılımlı İslam sayesinde Türk vatandaşlarının duyarsızlığı ve çaresizliği demektir.
Bu baharla, kimliğinden ve bağımsız siyasetinden tamamen koparılan bir Türkiye'den bahsedilebilir. Bir ayağı, "Müslüman-Türk kimliğinin inkırazıdır" dedik. Bu süreçte, Anadolu'daki birlik harcı olan Müslüman-Türk kimliği, Ehl-i Beyt çizgisinden uzaklaşmış, ılımlı İslam zihniyeti ile yeni bir hal almıştır. 
'Dervişoğlu ile görüşmemem için hiçbir neden yok'
Özel ziyareti için tarih verdi
Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na 'hançer' çağrısı
'Soru işaretlerini gider'
İsrail'in aradığı ateşkes içermeyen bir mutabakat!
Sadece esir takasına odaklanıyorlar
Özgür Özel'den mesajlı paylaşım
'Şero' taburcu oldu
'Fahiş fiyat ve stokçuluk' düzenlemesi yürürlükte
Stokçuluğa 12 milyon liraya varan ceza
AK Parti'den sokak köpeklerinin uyutulması açıklaması
'Ortada henüz kesin bir şey yok'
Filistinliler güvenli bölgeyi de terk ediyorlar
Refah'taki sahra hastanesi tahliye edildi
31 hastanın tedavisi sürüyor
Burdur'daki diyaliz olayından ikinci ölüm
7 yaşındaki Yüsra'nın acı vedası
Hastaneye yürüyerek gitti cenazesi çıktı
Heimlich manevrası ile hayat kurtaran okul müdürü
'Herkes ilk yardımı öğrenmeli'
İmamoğlu'ndan Mehmet Şimşek'in programına destek
'Doğru adımlar, iyi tedbirler görüyoruz'
F-35 savaş uçağı düştü
Pilot ağır yaralı
'200'ün üzerinde hastalığın taşıyıcısı olabilirler'
Havalar ısındı tehlike arttı
Ogün Samast mahkemeye böyle geldi
Adliyeye tek başına geldi
Anne ve babasını öldürüp intihar etti
Uyuşturucu aileyi yok etti
'Dervişoğlu ile görüşmemem için hiçbir neden yok'
Özel ziyareti için tarih verdi
Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na 'hançer' çağrısı
'Soru işaretlerini gider'
İsrail'in aradığı ateşkes içermeyen bir mutabakat!
Sadece esir takasına odaklanıyorlar
Özgür Özel'den mesajlı paylaşım
'Şero' taburcu oldu
'Fahiş fiyat ve stokçuluk' düzenlemesi yürürlükte
Stokçuluğa 12 milyon liraya varan ceza
AK Parti'den sokak köpeklerinin uyutulması açıklaması
'Ortada henüz kesin bir şey yok'
Filistinliler güvenli bölgeyi de terk ediyorlar
Refah'taki sahra hastanesi tahliye edildi
31 hastanın tedavisi sürüyor
Burdur'daki diyaliz olayından ikinci ölüm
7 yaşındaki Yüsra'nın acı vedası
Hastaneye yürüyerek gitti cenazesi çıktı
Heimlich manevrası ile hayat kurtaran okul müdürü
'Herkes ilk yardımı öğrenmeli'
İmamoğlu'ndan Mehmet Şimşek'in programına destek
'Doğru adımlar, iyi tedbirler görüyoruz'
F-35 savaş uçağı düştü
Pilot ağır yaralı
'200'ün üzerinde hastalığın taşıyıcısı olabilirler'
Havalar ısındı tehlike arttı
Ogün Samast mahkemeye böyle geldi
Adliyeye tek başına geldi
Anne ve babasını öldürüp intihar etti
Uyuşturucu aileyi yok etti

Meteorolojiden yurt geneli için sağanak uyarısı

Meteoroloji Genel Müdürlüğü, yurt geneli için sağanak uyarısında bulundu

 
29.05.2024 10:12:00
AA
Meteorolojiden yurt geneli için sağanak uyarısı
Meteorolojiden yurt geneli için sağanak uyarısı

Meteoroloji Genel Müdürlüğunden yapılan açıklamaya göre, ülke genelinin parçalı yer yer çok bulutlu, Trakya kesimi, Batı Akdeniz'in iç kesimleri ile Toroslar mevki, İç Anadolu (Eskişehir dışında), Orta Karadeniz, Kastamonu, Artvin, Ardahan, Kars ve Hakkari çevreleri ile Rize ve Trabzon'un iç kesimlerinde yerel sağanak ve gök gürültülü sağanağın etkili olacağı tahmin ediliyor.

Hava sıcaklıklarının batı ve iç kesimlerde mevsim normalleri civarında, doğu kesimlerde ise normallerin üzerinde seyredeceği bekleniyor.

Rüzgarın Doğu Anadolu ile Güneydoğu Anadolu'nun doğusunda güneyli yönlerden kuvvetli olarak esmesi beklendiğinden yaşanabilecek olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunması istendi. 

Aman dikkat: 200'ün üzerinde hastalığın taşıyıcısı olabilirler

Sıcak havalarda insanların kabusu olan ve kan emerek beslenen keneler, kalıcı sağlık sorunlarına, hatta ölüme bile sebep olabiliyor. 
29.05.2024 10:10:00
İhlas Haber Ajansı
Aman dikkat: 200'ün üzerinde hastalığın taşıyıcısı olabilirler
Aman dikkat: 200'ün üzerinde hastalığın taşıyıcısı olabilirler
Kocaeli Veteriner Hekimler Oda Başkanı Mehmet Bostancı, kenelerin 200'ün üzerinde hastalığın taşıyıcısı olduğunu ifade ederek, bu parazitlerle mücadelede ilaçlama ve açık renkli kıyafet giyiminin önemli rol oynadığına dikkat çekti.

Özellikle sıcak havalarda doğada sıklıkla karşılaşan keneler, insan sağlığı için ciddi tehdit oluşturabiliyor. Kenelerin neden olduğu hastalıklar zamanında teşhis ve tedavi edilmediğinde kalıcı sağlık sorunlarına, hatta ölüme bile sebep olabiliyor. Kocaeli Veteriner Hekimler Oda Başkanı Mehmet Bostancı, yaz aylarına girilmesiyle vatandaşları kenelere ve sebep oldukları hastalıklara karşı uyardı.

"Keneler daha çok yüksek rakımlı ve nemin düşük olduğu bölgelerde görülür"

Kenelerin, hayatlarını devam ettirebilmek için kan emmek zorunda kalan eklem bacaklılar olduğunu söyleyen Bostancı, "Keneler daha çok yüksek rakımlı (800 metre üzerinde) ve düşük nemin olduğu bölgelerde görülebilmektedir. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) virüsünü taşıyan keneler yüksek rakımda ve düşük neme sahip yerlerinde yaşarlar" dedi.

"200'ün üzerinde hastalığın taşıyıcısı olabilirler"

Kenelerin birçok hastalık yayabileceğine dikkat çeken Bostancı, "Kenelerin tüm dünyada 200'den fazla hastalığı naklettikleri bilinmektedir. Bunların başında ise Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı gelebilmektedir. Keneler emme esnasında tükürük yoluyla virüsü kana karışabilmektedir. Vatandaşlarımızın özellikle bu dönemlerde ilkbaharın sonu ve yaz aylarında popülasyonun yoğun olduğu dönemde meraya, piknik alanlarına ya da park ve bahçelere gittiklerinde açık renkli elbise giyinmeleri, çorapları paçalarına kadar çekmeleri, elbiselerine repellent uygulamaları ve aktivite sonrası tüm vücutlarını kene yönünden kontrol etmelilerdir" dedi.

"Kopartmayın, ezmeyin"

Kene tutunmasında yapılabilecek en önemli davranışın en yakın sağlık kuruluşuna başvurmak olduğunu kaydeden Mehmet Bostancı, "Kene ile karşılaşıldığında vatandaşlarımızın en yakın sağlık kuruluşuna müracaat etmeleri gerekir. Keneyi hiçbir şekilde kendi imkanlarıyla çıkartmamaları, kopartmamaları ve ezmemeleri gerekir ki keneler hastalığı yaymasınlar" diye konuştu.

Mehmet Bostancı, keneye karşı alınabilecek önlemler hakkında da bilgiler vererek, "Meraların sürülmesi, tarlaların biçilmesi, otların kurutulması ve sökülmesi gibi kene popülasyonunu önleyici fiziksel önlemlerin yanı sıra kimyasal mücadelede yapılmalıdır. En etkili yöntemlerden biri olarak bilinen hayvanların üzerinde veya çevresinde bulunan kenelerin akarasidler tarafından yok edilmesidir. Ancak geniş çaplı bir çevre mücadelesinin ekolojik dengeye zarar vereceği, insan da dahil birçok canlı türünün sağlığını olumsuz etkileyeceği unutulmamalıdır" ifadelerini kullandı.

Ogün Samast İstanbul'da görülen duruşmaya katılmak üzere Trabzon Adliyesi'ne geldi

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayetinin tetikçisi Ogün Samast, 'FETÖ silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek' suçundan 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası talebiyle yargılandığı davada bugün SEGBİS sistemi ile İstanbul'daki duruşmaya katılmak üzere geldiği Trabzon Adliyesi'nden ayrıldı.
29.05.2024 10:04:00 / Güncelleme: 29.05.2024 12:14:39
İhlas Haber Ajansı
Ogün Samast İstanbul'da görülen duruşmaya katılmak üzere Trabzon Adliyesi'ne geldi
Ogün Samast İstanbul'da görülen duruşmaya katılmak üzere Trabzon Adliyesi'ne geldi
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayetinin tetikçisi Ogün Samast, 'FETÖ silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek' suçundan 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası talebiyle yargılandığı davada bugün SEGBİS sistemi ile İstanbul'daki duruşmaya katılmak üzere Trabzon Adliyesi'ne geldi.

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlanmak için 6 Aralık 2023 tarihindeki ilk duruşmaya Akçaabat Adliyesi'nden katılan Ogün Samast, bugün duruşmaya ikinci kez Trabzon Adliyesi'nden katılacak.



Trabzon 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nden İstanbul'daki duruşmaya SEGBİS ile katılacak olan Samast'ın adliyeye tek başına geldiği görüldü.

Duruşma ertelendi

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in katili olan ve geçtiğimiz aylarda tahliye edilen Ogün Samast'ın 'FETÖ silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek' suçundan yargılandığı davanın görülmesine devam edildi. Duruşmada mahkeme dosyanın mütalaasını hazırlaması için cumhuriyet savcısına gönderilmesine karar vererek duruşmayı erteledi.

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in 19 Ocak 2007'de öldürülmesine ilişkin hakkında 'FETÖ silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek' suçundan 10 yıla kadar hapis talebiyle yeni dava açılan ve 15 Kasım'da tahliye edilen Ogün Samast'ın, birleşen 11 sanıklı FETÖ terör örgütü davası çerçevesinde yargılanmasına devam edildi. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada Ogün Samast ve diğer sanıklar Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile hazır edildi.

Duruşmada SEGBİS sistemi ile hazır edilen tanık tanık Mehmet Aksoy, 'Konya'da 2015-2016 yılında emniyet sohbet imamlığı yaptım. Ali Fuat Akdağ benden sonra sohbet grubu almış olabilir hatırlamıyorum. Benimle alakalı yargılandığım mahkemede Bylock iddiası vardı, tarihini hatırlamıyorum. Sohbet gruplarında Bylock'tan haberleşme yapıldı. Sohbet gruplarına gelen her emniyet mensubu yüklememiş olabilir. Ben yükleyin diye zorlamadım. Yükleyen de vardı yüklemeyen de. Sohbet gruplarında himmet talep ediliyordu kimseyi verin diye zorlamadım' dedi.

Tanık beyanının ardından ara kararını açıklayan mahkeme, dosyasının mütalaasını hazırlaması için cumhuriyet savcısına gönderilmesine ve dinlenilmeyen tanıkların dinlenilmesine karar vererek duruşmayı erteledi.

Adliyeden ayrıldı

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayetinin tetikçisi Ogün Samast, 'FETÖ silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek' suçundan 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası talebiyle yargılandığı davada bugün SEGBİS sistemi ile İstanbul'daki duruşmaya katılmak üzere geldiği Trabzon Adliyesi'nden ayrıldı.



İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlanmak için 6 Aralık 2023 tarihindeki ilk duruşmaya Akçaabat Adliyesi'nden katılan Ogün Samast, bugün duruşmaya ikinci kez Trabzon Adliyesi'nden katıldı. Trabzon 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nden İstanbul'daki duruşmaya SEGBİS ile katılan Samast, yaklaşık 2 saat durduğu adliyeden kendisini bekleyen otomobile binerek ayrıldı.

Olayın Geçmişi

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in 19 Ocak 2007'de öldürülmesine ilişkin İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nce bir kısım kamu görevlileri hakkında cinayetin işleneceğinden önceden haberdar oldukları ve cinayeti önlemek adına görevlerini yerine getirmedikleri gerekçesiyle dava açılmıştı. Yapılan yargılamalar sonucu İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi bir kısım şüpheliler hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yeni hazırlanan iddianamede İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 12 Nisan 2021'de suç duyurusunda bulunduğu belirtilirken, iddianamede Dink ailesi 'müşteki' sıfatıyla, Ogün Samast ise 'suça sürüklenen çocuk' sıfatıyla yer almıştı. Hazırlanan iddianamede, suça sürüklenen çocuk sıfatıyla yer alan Ogün Samast'ın 'FETÖ silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek' suçundan 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edilmişti. Daha sonra İstanbul 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan dava dosyası, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki 11 sanıklı FETÖ terör örgütü davasıyla birleştirilmişti. Öte yandan, Samast'ın dosyasının birleştirildiği örgüt davasına ilişkin hazırlanan iddianamede ise sanıklar Yahya Öztürk ve Adem Sağlam'ın 'anayasayı ihlal', 'belli bir yükümlülüğün ihmaliyle kasten öldürmeye neden olmak' ve 'silahlı terör örgütüne üye olmak' suçlarından ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet ile 22 yıl 6'şar aydan 35'er yıla kadar hapis cezasına çarptırılmaları talep edilmişti.

Ogün Samast hakkında FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyesi olduğuna ilişkin somut delil elde edilemediği ifade edilen iddianamede, Samast hakkında ele geçirilen bir kısım delillerin örgütün yönetici ve üyeleriyle belli bir irtibatının olduğu açıklanmıştı. Samast'ın bu irtibatla Hrant Dink cinayetini işlerken ve sonrasında örgütün çıkar ve amaçları doğrultusunda hareket ettiği anlatılmıştı. İddianamede sanıklar Ramazan Akyürek, Faruk Sarı ve Ali Fuat Yılmazer'in 'anayasayı ihlal' suçundan ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapisleri talep edilirken, diğer sanıklar Ogün Samast, Yasin Hayal, Zeynel Abidin Yavuz, Tuncay Uzundal, Erhan Tuncel, Ersin Yolcu, Ahmet İskender'in 'terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme' suçundan 5'er yıldan 10'ar yıla kadar hapis cezaları talep edilmişti.

Yazlar uzuyor, kışlar kısalıyor

 
 
Prof. Dr. Levent Kurnaz, 2023'te başlayan El Nino hava olayının sona erdiğini ancak etkilerinin Temmuz ayı ortalarına kadar süreceğini ve bu süreçte yeni sıcaklık rekorları görülebileceğini belirtti.
 
28.05.2024 21:40:00
AA
Yazlar uzuyor, kışlar kısalıyor
Yazlar uzuyor, kışlar kısalıyor

Dünyada 2023, tüm zamanların en sıcak yılı olarak kayıtlara geçerken Amerikan Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi (NOAA) verilerine göre, geçen yıl küresel ortalama sıcaklık, 20'inci yüzyıl ortalaması olan 13.9 derecenin 1.18 derece üzerine çıktı. Bundan önceki en sıcak yıl olan 2016'da bu fark 0.15 dereceydi. Bilim insanları küresel ısınmaya neden olan sera gazı salımına ek olarak geçen yıl kırılan küresel ortalama sıcaklık rekorunun ardında yatan en önemli faktörün El Nino hava olayı olduğunu belirtiyor. Avustralya Meteoroloji Ofisi'nden yapılan açıklamaya göre Haziran 2023'te başlayan El Nino, Nisan ayının ortalarında sona erdi ve başladığı dönemden 15 Mayıs'a kadar geçen yaklaşık bir yıl içinde rekor sıcaklığın yaşandığı gün sayısı 248 oldu. Ocak-Şubat-Mart-Nisan en sıcak aylar olarak kayıtlara geçerken 15 Nisan ila 15 Mayıs tarihleri arasında da sıcaklıklar rekor düzeyde seyretmeye devam etti. El Nino'nun sona erdiği 15 Nisan'dan 15 Mayıs tarihine kadar 30 günün 17'sinde rekor sıcaklık yaşandı, son 13 günün tamamı rekor sıcaklık olarak kayıtlara geçti.

Havanın yol açtığı sorunlar derinleşiyor

Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Levent Kurnaz, El Nino'nun ölçülüp belirlendiği Peru kıyılarından itibaren şiddetinin sona erdiğini söyledi. Son El Nino hava olayının 1998 ve 2016'daki gibi "Süper El Nino" olmadığını vurgulayan Kurnaz, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu aşırı kuvvetli değildi ancak iklim değişikliğinin üzerine bindiği için sıcaklıklar rekor kırdı. Bu nedenle aylarca dünya genelinde kırk türlü bela gördük ve bunları yine görmeye devam edeceğiz. İklim değişikliği nedeniyle dünya genelinde devamlı yukarı doğru giden bir ortalama sıcaklık var. İklim değişikliğiyle birlikte bütün bu oynaklıklar da şiddetleniyor. İstanbul'da bu oynaklıkları görüyoruz. Nisan sonu, Mayıs başında İstanbul'da yaşanan hava serinlemesi anormal değildi, mevsim normallerinin alt sınırındaydı sıcaklıklar. Ancak öncesindeki haftalarda 26-28 dereceleri gördük ve yaz geldi gibi bir tablo oldu. Bu oynaklık artıyor ve bu nedenle mevsimler kaydı diyoruz. Yaz gittikçe uzuyor, kış gittikçe kısalıyor, baharlarda gittikçe çok oynak dönemler oluyor." 
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.