Geçen haftanın göze batanları

Gara operasyonu, verilen şehitler bir anda terörle mücadeleyi iç siyaset malzemesi haline getirildi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, terörist başlarından Murat Karayılan'ı bin parçaya ayırma sözü verdi. Ardından, "Gara'ya giden HDP'li vekil" başlığı açtı ve ertesi gün, "HDP Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemir'in Gara'ya gittiğini" açıkladı.

Bahsedilen zat, Gara'ya hiç gitmediğini ifade ederken HDP başkanlarından biri Pervin Buldan, Soylu üzerinden AKP'yi zora sokacak açıklamalar yaptı.

"İyi dinle Soylu! Biz, çözüm sürecini 3 ayak üzerinden yürüttük. Birinci ayak İmralı'ydı, ikinci ayak Kandil'di, üçüncü ayak hükümet ve devlet kanalıydı. İmralı ziyaretinden sonra yine devletin ve hükümetin onayıyla Kandil'e gidiyorduk."

Cevap hakkı Soylu'daydı ama ne Soylu ve ne de başka bir AKP'li bu açıklamalara cevap vermedi.

Ama Pervin Buldan durmadı. Ahmet Davutoğlu taktiği ile hücuma geçti; "Çözüm sürecinde bizlere, partimize, heyetimize neler vaat edildiğini, hangi sözler verildi, çözüm süreci başarıya ulaşırsa nelerin yapılacağına dair bizlere vaat edilenleri yeri ve zamanı geldiğinde açıklamazsak namerdiz."

Hükümetten yine ses çıkmadı ama Sayın Buldan'a diyorum ki, mert olan bildiği doğruyu açıklar.

AKP'nin yanında kimler var?

Virüsle mücadele eylem planı çerçevesinde gerçekleştirilen AKP İstanbul 7. Olağan Kongresi'nde Erdoğan aynen şu cümleyi kurdu: "Yola çıkarken yanımızda kimler vardı. Bir de şimdi bakın maalesef kimler var."

Evet, kim var AKP'nin yanında? 

Mehmet Özhaseki

Mehmet Özhaseki, AKP'nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayıydı. Seçim sürecinde rakibi hakkında bin bir iddia ve ithamda bulundu ama Mansur Yavaş tarihi farkla seçimleri kazandı. Yargıya götürülen bütün iddialardan aklandı. İcraatları ile de Ankaralının tam güvenini aldı.  

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki çıktı dedi ki: "Lanet olsun oylarına. Onların oylarının Allah belasını versin. Bunları her fırsatta söylemeliyiz." 

Ahlaken ve siyaseten yenilir, yutulur bir açıklama değildi bu ve tepkiler anında gelince Özhaseki yanlışını tam kabul etmek yerine, "Evet, 'lanet olsun' kısmı aşırıya gitmiş olabilir" dedi.

Haliyle ortaya vatandaş ne kadar aşırıya gidebilir, sorusu çıktı. 

'İstanbul 1'den büyüktür' 

AKP Genel Başkanı Erdoğan, partisinin il kongresinde, "İnadına Kanal İstanbul'u yapacağız" sözlerine İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'ndan tarihi cevap geldi:

"İstanbul'la inatlaşmayı hala kendisine marifet görenlere, ben, 23 Haziran'ı hatırlatıyorum. İstanbul'la inatlaşılmaz. 'İlla inatlaşacağım' diyenlere de açıkçası ben, 'İstanbul, burada' diyorum. Ama unutulmasın, İstanbul, bir şeyi kanıtlamıştır; İstanbul, 1'den büyüktür. Nokta." 

Sağlık Bakanı

Sağlık Bakanı bir cenazeye katıldı. Cenazede yok yoktu. Birileri de Sayın Bakan'ı o kalabalıkta resmetti ve Bakan Koca, "Cenazelerde sosyal mesafenin kalkacağını öngörmeliydim. Bu benim kusurum. Bu nedenle ben vatandaşlarımdan özür diliyorum" dedi.

Birincisi ön saf fobisi olmasaydı o fotoğrafa yakalanmaz ve özür dilemek zorunda kalmazdı. İkincisi hem doktor hem de bakan olan bir kişi bu kadar öngörüsüz olabilir mi? Üçüncüsü, bizim öngörüsüzlüğümüzün bedeli özür değil 300 veya 900 lira. Adalet mi bu?

Akşener kapak yaptı

AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin'i çıplak arama, onurlu kadın ve en son "talimatla cezaevinde çocuk doğuruyorlar" sözlerine Meral Akşener, partisinin gurup toplantısında kapak olacak cümlelerle eleştirdi;

"Cinsel tacize, tecavüze uğrayan kadınlar için başvuru süresi mi var? 

3 iş günü içinde şikâyetçi olmayana namussuz mu diyeceksiniz?

Kadın haklarını içine sindiremeyen erkekler yetmedi, bir de seninle mi uğraşacağız. İster bir gün sonra, ister 10 yıl sonra söylesin. Hakkını arayan her kadın onurludur."

Özlem Zengin'in gelen tepkileri savunma taktiği ise çok tanıdıktı!

Özlem Zengin; "Planlı olduğunu düşünüyorum. Türkiye'nin ilk başörtülü Grup Başkanvekili olduğum için diye düşünüyorum. Kafa aynı, hiç değişmiyor."

Gerçekten öyle! Kafa hep aynı!

PKK mı, IŞİD mi?

Birkaç haber başlığını aktarayım;

IŞİD'in, 200 Suriyeli çocuğun kurşuna dizilmesiyle ilgili katliam görüntülerini yayınladı.

IŞİD 'satışa çıkardığı' rehineleri öldürdü.

IŞİD, Ürdünlü pilotu diri diri yaktı!

IŞİD, Irak askerlerini esir alarak kamyona doldurup havaya uçurdu.

IŞİD'in, Musul civarında çok sayıda sivil ve polisi vahşi şekilde infaz ettiği ve toplu katliamlara imza attığı ortaya çıktı.

Yeni Akit'in IŞİD'e bakışı;

Suriye ordusu, 3 yıldır IŞİD'in kuşatması ve şiddetli saldırılarıyla baş başa kalan Deyr ez Zor kentini kurtardı.

Yeni Akit manşetten; "Rejim Deyrizor'a girdi... Katliam kapıda..." başlığıyla bir haber yayımlandı.

Ve bu hafta Yeni Akit yazarı Ali Karahasanoğlu, "Yazacaklarımı kimse çarpıtmaya kalkışmasın" diyerek şu açıklamaları yaptı;

"PKK'nın rehineleri öldürmesine rağmen, DAEŞ'in rehineyi öldürmemesi de dikkate alınması gereken bir farktır…

DAEŞ'in elindekini güvenlik güçleri kurtarmış mı? Kurtarmış. Ama PKK'lıların elindeki rehineler kurtarılamamış. Demek ki güvenlik görevlilerinde sorun yok. Sorun, PKK'lıların acımasızlığında."

Çarpıtılacak bir şey yok ki! Fikrin neyse zikrinde o…