Ezan ve ikamet
19. Ezan ve ikameti işiten kimsenin, müezzinin söylediklerini aynen tekrarlaması müstahaptır. Yalnız müezzin: "Hayye ales-salâh, Hayyealelfelâh" dediği zaman işiten bunların yerine: "Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah" der. Sabah ezanında da müezzin: "Essalâtü hayrun minennevm" deyince, işiten kimse: "Sadakte ve berirte = Doğrusun, gerçeği söylemiş bulunuyorsun" der.
Ezanı işiten kimse cünüb dahi olsa, bu şekilde müezzine karşılıkta bulunur; çünkü bu bir övgüdür. Fakat hayz ve nifas hallerinde olan kadınlar bu ezan çağrısına karşılık vermezler; çünkü onlardan namaz sorumluluğu düştüğünden sözle karşılıkta bulunmak sorumluluğu da düşmüştür.
20. Ezanı işiten kimse, birinci defa "Eşhedü enne Muhammeden Resûlüllah" denilince: "Sallallahu aleyke ya Resûlallah = Allah sana salât etsin, ey Allah'ın Peygamberi!" der.
İkinci defa müezzin tarafından: "Eşhedü enne Muhammeden Resûlüllah" denilirken: "Karret aynî bike, ya Resûlüllah = Gözüm seninle aydın olsun, ey Allah'ın Peygamberi!" der. Bunları söylerken de, baş parmaklarının uclarını öperek gözlerine sürer ki, bu müstahabdır. İkamette bu yapılmaz.
21. Beş vakit namazlar için ezan okunduktan sonra, ayrıca cemaati namaza çağırma maksadıyla "Vakti sâlâ" gibi bir ifade kullanılmasına "Tesvib", tekrar bildirme denir. Görülen ibadet gevşeklikleri için böyle bir uyarma yapılabilir. Böyle yapılmasını sonraki alimler iyi görmüşlerdir.
Sonuç: Ezan-ı Muhammedî, Müslümanlığın en büyük güzelliklerinden biridir. Müezzin olan zat, bütün âleme karşı Yüce Allah'ın varlığını, birliğini, Hazret-i Muhammed Efendimizin hak Peygamber olduğunu ilân eder. Bütün insanları kurtuluşa ve mutluluğa çağırır. Bu bakımdan pek hayırlı bir insan demektir. Bunun için Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur: "Müezzin sesinin yetiştiği yerlere kadar insan, cin ve diğer hiç bir şey yoktur ki, onu işitmiş olsun da, kıyamet gününde müezzin için güzel şehadette bulunmasın."
Diğer bir hadis-i şerifin anlamı şöyle: "İnsanların kıyamette en uzun boylusu müezzinlerdir."
Hazret-i Ömer (Radıyallahu Anh) şöyle demiştir: "Eğer üzerimde halifelik görevi olmasaydı, müezzinlik yapardım."
Ömer Nasuhi Bilmen Büyük İslam İlmihali
19. Ezan ve ikameti işiten kimsenin, müezzinin söylediklerini aynen tekrarlaması müstahaptır. Yalnız müezzin: "Hayye ales-salâh, Hayyealelfelâh" dediği zaman işiten bunların yerine: "Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah" der. Sabah ezanında da müezzin: "Essalâtü hayrun minennevm" deyince, işiten kimse: "Sadakte ve berirte = Doğrusun, gerçeği söylemiş bulunuyorsun" der.
Ezanı işiten kimse cünüb dahi olsa, bu şekilde müezzine karşılıkta bulunur; çünkü bu bir övgüdür. Fakat hayz ve nifas hallerinde olan kadınlar bu ezan çağrısına karşılık vermezler; çünkü onlardan namaz sorumluluğu düştüğünden sözle karşılıkta bulunmak sorumluluğu da düşmüştür.
20. Ezanı işiten kimse, birinci defa "Eşhedü enne Muhammeden Resûlüllah" denilince: "Sallallahu aleyke ya Resûlallah = Allah sana salât etsin, ey Allah'ın Peygamberi!" der.
İkinci defa müezzin tarafından: "Eşhedü enne Muhammeden Resûlüllah" denilirken: "Karret aynî bike, ya Resûlüllah = Gözüm seninle aydın olsun, ey Allah'ın Peygamberi!" der. Bunları söylerken de, baş parmaklarının uclarını öperek gözlerine sürer ki, bu müstahabdır. İkamette bu yapılmaz.
21. Beş vakit namazlar için ezan okunduktan sonra, ayrıca cemaati namaza çağırma maksadıyla "Vakti sâlâ" gibi bir ifade kullanılmasına "Tesvib", tekrar bildirme denir. Görülen ibadet gevşeklikleri için böyle bir uyarma yapılabilir. Böyle yapılmasını sonraki alimler iyi görmüşlerdir.
Sonuç: Ezan-ı Muhammedî, Müslümanlığın en büyük güzelliklerinden biridir. Müezzin olan zat, bütün âleme karşı Yüce Allah'ın varlığını, birliğini, Hazret-i Muhammed Efendimizin hak Peygamber olduğunu ilân eder. Bütün insanları kurtuluşa ve mutluluğa çağırır. Bu bakımdan pek hayırlı bir insan demektir. Bunun için Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur: "Müezzin sesinin yetiştiği yerlere kadar insan, cin ve diğer hiç bir şey yoktur ki, onu işitmiş olsun da, kıyamet gününde müezzin için güzel şehadette bulunmasın."
Diğer bir hadis-i şerifin anlamı şöyle: "İnsanların kıyamette en uzun boylusu müezzinlerdir."
Hazret-i Ömer (Radıyallahu Anh) şöyle demiştir: "Eğer üzerimde halifelik görevi olmasaydı, müezzinlik yapardım."
Ömer Nasuhi Bilmen Büyük İslam İlmihali
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.