En son komşumuz İran'da saçının teli göründü diye "ahlak polisi" tarafından gözaltına alınıp katledilen Mahsa Emini'nin acısını yüreğimizin en derininde hissediyoruz.
Henüz gençliğinin baharında 22 yaşında kara toprağa düşen Mahsa, bugün İran'da yükselen dip dalganın sembol ismi oldu.
Bayraklaştırılan siyah renkli saçların fotoğraflarını internetten görünce içim bir tuhaf oldu!
Sokaklarda başlayan gösteriler, protestolar ülke genelinde artarak devam ediyor.
Kamu binaları, bankalar yakılıyor.
Bu satırları kaleme alırken olaylarda ölü sayısı 35 olarak kayıtlara geçti.
Ahhhh İran!
Hangi kitapta yazıyor insan öldürmek! "Bir insanı öldürmek bir insanlığı öldürmek gibidir" kerim kitabımızdaki ilahi gerçek orta yerde dururken nasıl işlersin bu cinayeti? Akıl alır gibi değil.
Kadınların ağlayarak saçlarını kestikleri, elbiselerini yaktıkları o videoları izleyince gözlerim doluyor!
Neresinden baksanız kahreden bir cinayet!
Neden bir kadın saçı göründü diye bu zorbalığa uğrar? Bu nasıl bir insanlık!?
İslam hoşgörü ve sevgi dinidir. Yapılanların yüce dinimiz İslam'la hiçbir ilgisi alakası yok.
Baskı ve zulme karşı direnmek sadece kadınların sorumluluğu değildir. Kadınların cesurca öncülük yaptığı eşitlik ve özgürlük mücadelesine destek vermek ve İran'da insanca yaşamak için direnen halkın yanında olduğumuzu, Anadolu coğrafyasında yaşayan her kadın göstermek zorunda.
İsteyen istediği gibi bu kutsal vatanda giyinebiliyor, konuşabiliyor ve özgürce dolaşabiliyor.
"Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir." diyen bir büyük liderin kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşamanın kıymetini kadınları geçtik hepimiz bilmek zorundayız.
Eğer böyle hadiseler bizde görünmüyorsa, ülkemizin kurucusu ve kurtarıcısı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün attığı sağlam temeller sayesinde. Kimse aksini düşünmesin.
Bir dönem bazı yasaklar ve baskılar yaşanmadı değil ülkemizde!
Üniversitelerde kurulan ikna odalarında öğrencilere yapılanları biliyoruz.
Haddini ve kendini bilmezlerin yaptıkları bu zulmün kime ne faydası oldu?
Ama neticede özgürlüklerin doya doya yaşandığı bir ülkede yaşıyoruz.
Bunu da Atatürk'e borçluyuz.
Gün geçmiyor ki, özellikle yüce dinimiz İslam'ın öğretilerinden, Ehl-i Beyt inancından kilometrelerce uzaklaşan ülkeler ve başlarındaki kukla yöneticiler kendi menfaatleri uğruna halkını felakete sürüklemesin!
Irak'ın, Suriye'nin, Lübnan'ın, Mısır'ın vb. hali ortada.
Küresel güçlerin oyuncağı olan krallar, saltanatlarını kaybetmemek için atmadıkları takla, yapmadıkları zulüm kalmadı.
Ulu Önder'in 1922 yılında kaldırdığı saltanat yukarıda bahsettiğimiz yönetim anlayışını yerle bir etti.
Yetmedi, yine Ata'mızın 1924 yılında eğitimde yaptığı reformlarla, özgür düşünen tam bağımsız ülke hayaliyle büyüyen gençlerin önü açıldı.
Cumhuriyet ilanına dil uzatan, Atatürk'e cahilce hakaret edenler, özellikle bu zihniyetteki kadınlar, Mahsa Emini'nin yaşadıklarını iyi düşünsün ve okusun.
Atamız bizi nasıl bir hastalıktan kurtarmış görsünler!
Neticede Cumhuriyetin fazilet ve erdem olduğunu bugün daha iyi anlıyoruz.
Ama ne yazık ki hala içimizde bu gerçeği anlamayan kurucu ve kurtarıcı liderini eleştiren mankurtlar var. Sadece acıyoruz onlara!
Eğer bugün komşularımız Suriye, Irak ve İran gibi değilsek bunu Atatürk'e borçluyuz.
Bu kadar net!
Bizi de zaman zaman birbirimize düşürüp kavga ettirmeye çalışsalar da yüce milletimiz bu tuzağa hiç düşmemiştir.
Bunun en son denemesi hain terör örgütü FETÖ ayaklanmasıdır.
Uyanık olmamız lazım.
Bu asil millet, Ata'mızın kendi ifadesiyle "Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur" sözünü hep kulağına küpe yaparak bugünlere geldi.
Birlik ve beraberliğine, özgürlüğüne, inancına zeval getirmedi. Getirmek isteyenlere göğsünü siper etti.
Ancak! Bugün oy avcılığı uğruna seçim meydanlarında birbirlerine ağır ifadelerle söz söyleyen siyaset tayfasının bu dili zehirlidir.
Kamplaşma ve kutuplaşmaya yol açan bu söylemler aramızdaki güçlü bağı zayıflatmaktadır. Bunu ara sıra yazılarımızda vurguluyoruz.
O sebeple farklı düşüncelerin Cumhuriyet rejiminde sosyal ve kültürel hayatımızda zenginlik olduğunu aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor.
Aksi halde bilerek ya da bilmeyerek bu topraklar üzerinde hesabı olanların ekmeğine yağ sürmüş oluruz.
Netice olarak deriz ki… Mustafa Kemal Atatürk "Dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir" diyecek kadar kadının toplum ve medeniyet içindeki yerini takdir ettiği için Ata'mızın ve vatanımızın kıymetini bilmeyen kadınlara bir kez daha hatırlatmak istedik.
Bilenlere selam olsun…
- Bir anketin düşündürdükleri / 26.03.2024
- Ramazanın getirdiği bir demet güzellikler / 12.03.2024
- 106. yıl sonra Eskişehir’de… / 27.02.2024
- Emekliler kervanının yeni üyesi / 20.02.2024
- Perşembe akşamı izlenimlerim! / 13.02.2024
- Yerel seçimler üzerine / 07.02.2024
- Bu bizim insanlık namına görevimiz! / 30.01.2024
- Bir nefes sıhhat / 23.01.2024
- Üç cilt çıkan kitaplarımın öyküsü / 16.01.2024