Ramazan YazılarıAKILDAN DO?AN SEVGİ AZALMAZAydınlık yolun öncüsü Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) bir hadis-i şerifinde "Allah'a imandan sonra aklın başı kendini insanlara sevdirmektir" (Ramuz) buyurmuşlardır. Demek ki, Allah'a iman eden akıl sahiplerinden sonra aklın en yüksek seviyesine sahip olanlar, insanlara kendini sevdirmeyi becerebilenlerdir.
Bu hususta önceki bir çok yazıda belirtmiş olduğumuz gibi insan hayatının tümünü kapsayan ve çok önem arzeden "Yaşama Sanatı" dediğimiz bir ilim dalı mevcuttur. Bu ilim dalının tahsilinin kıymetini ise ancak değer ve kıymet sahibi, akıllı insanlar bileceklerdir. Akıllı ve insan gibi yaşamayı becermiş yüzleri nurlu, maneviyatları yüksek, ilâhi fezylere ulaşmış kişileri herkes sevecektir. Çünkü o, hayatı lezzetli yaşayan ve çevresindekilere de yaşatandır.
Bu sevgiye ve kaliteye ulaşmak ise tabiî ki bu sanatın tahsilini alıp, yaşamakla mümkündür. Kolay ve emeksiz olmayan, çalışma ve terlerin karşılığı da insanların ve Allah'ın (cc) sevgisi olacaktır. Yüce Yaratanın sevgisini kazananlar ise her iki dünyada kazançlı olanlardır.
İsimleri hafızalarımızda saklı olan bu sanatı öğrenip uygulamış güzel şahsiyetler mevcuttur. Hâlâ isimleri anıldığında yüreklere sevgisini akıtan bu insanlar, zamanlarının kıymetlerini bilip, kısa bir ömre kocaman işler sığdırmışlardır. Bu şahsiyetlerden biri olan Abdülkadir Geylanî Hazretleri "Dünya üç gündür. Dün, bugün, yarın... Dün geçti. Yarının geleceği belli değil. Öyle ise bugünün kıymetini bil!.."(1) buyurmuşlardır. Yine gününün hatta bir anının dahi kıymetini bilenlerden birisi olan İslam alimi İbni Cevzi, tedris, telif ve fetva ile geçirdiği ömrünün tek anını bile boşa geçirmemiş, bazısı 20 cildi bulan üç yüz kırktan fazla eser vererek kitap yazmadık hiçbir ilim dalı bırakmamış ve günde 4 defter (forma) doldurmuştur. Bu ilimle dopdolu geçen ömür sırasında kıymetli eserlerini yazarken kullandığı kalemlerin yontulmasından ortaya çıkan talaşları biriktirmiş, vefatında gasil suyunun ısıtılmasında bunların kullanılmasını vasiyet etmiştir. İbni Cevzi'nin vefatında vasiyet yerine getirilmiş, bu talaşlar gasil suyunu ısıtmaya kafi gelmiştir. (2)
Bu kıymetli şahsiyetler böyle yaparken bizler bırakın eser vermeyi, genel olarak "Yaşama Sanatı" dediğimiz bir ilmin tahsilini almak ve uygulamak için ne kadar çaba gösteriyoruz?
Tahminime göre tembelliklerimiz yüzünden, güzelliklerin ve kalitenin ardındaki emekleri ve zamanı sezip, rastgele ve sevgisiz bir hayatı tercih edebiliyoruz. Bu sebeple de hepimiz, ahlâk denen mefhumların ayaklar altında çiğnenmiş olduğu, nice kişi ve kurumları dolandırmanın şeref sayıldığı, haram yenerek köşeler dönüldüğünde zevkten dört köşe olunduğu, ağızlarında hak söz olanların dahi hak yedikleri, çirkin bir zaman dilimini paylaşıyoruz. Dolayısıyla doğal bir sonuç olarak da hiç kimseyi sevmiyor, sevemiyor, kendimizi de sevdirmeye çalışmıyoruz. İnsanlara kendini sevdirmek, onları sevmekle başladığı, sevmenin yolunun da fedakârlıktan mutlaka geçtiği için tembellerin bunu yapmaları mümkün olmayacaktır. Aklımız ve kalitemiz de bu seviyede kalacaktır.
Yaşama sanatını bize öğretecek, Kur'an ahlâkını tamamen yaşayan bir Peygamberin (sav), nice hayırlara davetçi bu hadis-i şerifini yaşayanları çevremizde görüp, artık sevgi dolu güzel ve kaliteli insanlarla birlikte bir nadide zaman dilimini paylaşmak istiyorsak; bu hususta değiştireceğimiz tek kişi başlayacağımız ilk kişi, "kendimiz" olmalıdır. "İnsanlar, akıllı kişilerden usanmaz. Akıldan doğan sevgi azalmaz" (Hz. Mevlana).
***
"Yirmiyedinci gecede teravih namazı kılan, seksen küsur sene ibadet etmiş gibi bir büyük ecre nail olur. Zira bu gece Leyle-i Kadir'dir. Bu kişi korkunç Sırat'ı, yıldırım gibi geçip cennete vasıl olur. Yirmisekizinci gece teravih kılana, cennet-i âlâda bin derece ihsan olunur. Yirmidokuzuncu gece teravih kılma nimetine erişen, bin defa haccetmiş ve ettiği her hac makbul olmuş sevabına nail olur. Otuzuncu gece teravih namazı kılan mü'mine Allah-ü sübhanehu şöylece hitap eder: Ey kulum! Cennetime gir. Cennetimin meyvelerinden ye. Selsebil ırmağında yıkan, Kevser ırmağından iç. Ben senin Allah'ınım, sen de benim kulumsun". (3)
Dipnotlar
1. Yaşar Değirmenci, Zaman ve Değerlendirilmesi.
2. A.g.e.
3. El Hac Muzzafer Ozak, İrşad, 2. cilt.
Mâniler
Şu denizin enginiAçarım ellerimiDualarım herkeseİsterim helalini
Ak gülün dalındayımEfendimin canındayımKapısında dururumHer daim huzurdayım.
Bu hususta önceki bir çok yazıda belirtmiş olduğumuz gibi insan hayatının tümünü kapsayan ve çok önem arzeden "Yaşama Sanatı" dediğimiz bir ilim dalı mevcuttur. Bu ilim dalının tahsilinin kıymetini ise ancak değer ve kıymet sahibi, akıllı insanlar bileceklerdir. Akıllı ve insan gibi yaşamayı becermiş yüzleri nurlu, maneviyatları yüksek, ilâhi fezylere ulaşmış kişileri herkes sevecektir. Çünkü o, hayatı lezzetli yaşayan ve çevresindekilere de yaşatandır.
Bu sevgiye ve kaliteye ulaşmak ise tabiî ki bu sanatın tahsilini alıp, yaşamakla mümkündür. Kolay ve emeksiz olmayan, çalışma ve terlerin karşılığı da insanların ve Allah'ın (cc) sevgisi olacaktır. Yüce Yaratanın sevgisini kazananlar ise her iki dünyada kazançlı olanlardır.
İsimleri hafızalarımızda saklı olan bu sanatı öğrenip uygulamış güzel şahsiyetler mevcuttur. Hâlâ isimleri anıldığında yüreklere sevgisini akıtan bu insanlar, zamanlarının kıymetlerini bilip, kısa bir ömre kocaman işler sığdırmışlardır. Bu şahsiyetlerden biri olan Abdülkadir Geylanî Hazretleri "Dünya üç gündür. Dün, bugün, yarın... Dün geçti. Yarının geleceği belli değil. Öyle ise bugünün kıymetini bil!.."(1) buyurmuşlardır. Yine gününün hatta bir anının dahi kıymetini bilenlerden birisi olan İslam alimi İbni Cevzi, tedris, telif ve fetva ile geçirdiği ömrünün tek anını bile boşa geçirmemiş, bazısı 20 cildi bulan üç yüz kırktan fazla eser vererek kitap yazmadık hiçbir ilim dalı bırakmamış ve günde 4 defter (forma) doldurmuştur. Bu ilimle dopdolu geçen ömür sırasında kıymetli eserlerini yazarken kullandığı kalemlerin yontulmasından ortaya çıkan talaşları biriktirmiş, vefatında gasil suyunun ısıtılmasında bunların kullanılmasını vasiyet etmiştir. İbni Cevzi'nin vefatında vasiyet yerine getirilmiş, bu talaşlar gasil suyunu ısıtmaya kafi gelmiştir. (2)
Bu kıymetli şahsiyetler böyle yaparken bizler bırakın eser vermeyi, genel olarak "Yaşama Sanatı" dediğimiz bir ilmin tahsilini almak ve uygulamak için ne kadar çaba gösteriyoruz?
Tahminime göre tembelliklerimiz yüzünden, güzelliklerin ve kalitenin ardındaki emekleri ve zamanı sezip, rastgele ve sevgisiz bir hayatı tercih edebiliyoruz. Bu sebeple de hepimiz, ahlâk denen mefhumların ayaklar altında çiğnenmiş olduğu, nice kişi ve kurumları dolandırmanın şeref sayıldığı, haram yenerek köşeler dönüldüğünde zevkten dört köşe olunduğu, ağızlarında hak söz olanların dahi hak yedikleri, çirkin bir zaman dilimini paylaşıyoruz. Dolayısıyla doğal bir sonuç olarak da hiç kimseyi sevmiyor, sevemiyor, kendimizi de sevdirmeye çalışmıyoruz. İnsanlara kendini sevdirmek, onları sevmekle başladığı, sevmenin yolunun da fedakârlıktan mutlaka geçtiği için tembellerin bunu yapmaları mümkün olmayacaktır. Aklımız ve kalitemiz de bu seviyede kalacaktır.
Yaşama sanatını bize öğretecek, Kur'an ahlâkını tamamen yaşayan bir Peygamberin (sav), nice hayırlara davetçi bu hadis-i şerifini yaşayanları çevremizde görüp, artık sevgi dolu güzel ve kaliteli insanlarla birlikte bir nadide zaman dilimini paylaşmak istiyorsak; bu hususta değiştireceğimiz tek kişi başlayacağımız ilk kişi, "kendimiz" olmalıdır. "İnsanlar, akıllı kişilerden usanmaz. Akıldan doğan sevgi azalmaz" (Hz. Mevlana).
***
"Yirmiyedinci gecede teravih namazı kılan, seksen küsur sene ibadet etmiş gibi bir büyük ecre nail olur. Zira bu gece Leyle-i Kadir'dir. Bu kişi korkunç Sırat'ı, yıldırım gibi geçip cennete vasıl olur. Yirmisekizinci gece teravih kılana, cennet-i âlâda bin derece ihsan olunur. Yirmidokuzuncu gece teravih kılma nimetine erişen, bin defa haccetmiş ve ettiği her hac makbul olmuş sevabına nail olur. Otuzuncu gece teravih namazı kılan mü'mine Allah-ü sübhanehu şöylece hitap eder: Ey kulum! Cennetime gir. Cennetimin meyvelerinden ye. Selsebil ırmağında yıkan, Kevser ırmağından iç. Ben senin Allah'ınım, sen de benim kulumsun". (3)
Dipnotlar
1. Yaşar Değirmenci, Zaman ve Değerlendirilmesi.
2. A.g.e.
3. El Hac Muzzafer Ozak, İrşad, 2. cilt.
Mâniler
Şu denizin enginiAçarım ellerimiDualarım herkeseİsterim helalini
Ak gülün dalındayımEfendimin canındayımKapısında dururumHer daim huzurdayım.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.