Ekonominin kitabı 2005 yılında yazıldı
Cumhurbaşkanı Erdoğan "Biz ekonominin kitabını yazdık" dese de halkın ekonomisi yerlerde sürünüyor. AKP iktidara geldiği zaman dolar kuru 1.60 TL seviyesindeydi. Bugün ise 10 TL'nin üzerinde! Gerçek manada ekonominin kitabını ise yıllar önce Prof. Dr. Haydar Baş yazdı. Tüm dünyada uygulanan Milli Ekonomi Modeli eğer ülkemizde de uygulansaydı bugün bu ekonomik çöküntü olmayacaktı
17.11.2021 19:00:00





EYÜP KABİL / ANALİZ HABER
Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz gün "Biz ekonominin kitabını yazdık, yazmaya devam ediyoruz" açıklaması yapmıştı. Oysa Erdoğan'ın böyle bir kitabı yok! Uyguladıkları ekonomik politikalar ise Kapitalizmin kötü bir kopyası. Doların 10 TL barajını geçmesi, açlık sınırının altındaki asgari ücret, hayat pahalılığı, işsizlik ve ödenemeyen faturalar bunun ispatı. Gerçek manada ekonominin kitabını yazan ise Prof. Dr. Haydar Baş olmuştu. 2005 yılında insanlığın hizmetine sunulan Milli Ekonomi Modeli kitabı eğer ülkemizde uygulanıyor olsaydı bugün yaşadığımız bu sıkıntıların hiçbirini yaşamayacaktık.
AKP 2002 Kasım ayında iktidara geldiğinde 1 dolar yaklaşık 1.60 TL idi. Bugün ise 10.5 TL seviyesinde. O gün bir asgari ücretle 9.6 çeyrek altın alınabiliyordu, bugün ise bir asgari ücretle 2.8 çeyrek altın alınabiliyor. AKP hükümetlerinin ekonomi politikaları yüzünden Türk lirası karşısında dolar yüzde 650 oranında değer kazandı, o gün asgari ücretle alınabilen 9.6 çeyrek altın bugün ancak 9 bin 600 lirayla alınabiliyor. Türk lirasına rekor değer kayıpları yaşatan ve vatandaşın alım gücünü bitiren yönetim tarzının referans aldığı ekonomi kitabı olsa olsa başarısızlığın kitabı olurdu.
Tüketim olmazsa üretim de olmaz
Oysa Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli kitabı ülkemizde hayata geçirilseydi bugünkü ekonomik fiyaskoların hiçbiri yaşanmayacaktı. Peki, Milli Ekonomi Modeli'nin diğerlerinden farkı nedir? Gelin biraz da buna bakalım:
- Milli Ekonomi Modeli'nde, vatandaşlık maaşı, ev hanımı maaşı, asgari ücret ve emekli maaşının 10 bin lira olması gibi projeler bulunur. Bu projeler sayesinde dar gelirli vatandaşın tüketim kabiliyeti arttırılarak üretimin canlanması sağlanır. Oysa bugün vatandaşın tüketim kabiliyeti kalmamış, dolayısıyla üreticiler de birer birer iflas etmek zorunda kalmışlardır.
- Milli Ekonomi Modeli'nde ÖTV ve KDV gibi dolaylı vergilerin kaldırılması ve sadece kazanandan vergi alınması projeleri bulunuyor. Dolaylı vergiler olmayacağından vatandaşa gelen ürünlerin fiyatları daha düşük olacak ve alım gücü yükselecek, bu da üretime yansıyacak. Oysa bugün dolaylı vergiler yüzünden fiyatlar aşırı şekilde yükselmiş ve vatandaşın harcama kabiliyeti kısıtlanmıştır.
- Milli Ekonomi Modeli'nde kur politikası ithalat ve ihracata dayalı sabit kur sistemidir. Bu sistem uygulandığında yabancı paranın değerini global sermaye sahipleri değil, ülkelerin merkez bankaları belirler. Hem kontrol devletlerin kendi elinde olur, hem de yabancı paranın fiyatı gerçek değerinde ülkelerin çıkarlarına uygun bir fiyat düzeyinde konumlanır. Oysa bizde uygulanan dalgalı kur sistemi yüzünden küresel sermayeye karşı kendi paramızı koruyamadığımızdan dolayı doların yükselmesine engel olamıyoruz. Bu da vatandaşın daha da fakirleşmesine neden oluyor.
Maliyetler nasıl düşürülür?
- Milli Ekonomi Modeli'nde çiftçiden, planlı ve sürekli üretime katıldığı sürece vergi alınmayacak ve ürün alım garantisiyle doğrudan desteklenecek. Çiftçinin tohum, fidan, gübre ve ilaç gibi ihtiyaçları devlet tarafından karşılanacak. İthal tarım ürünlerine gümrük vergisi uygulanarak yerli üretim teşvik edilecek. Böylece gıdada üretim maliyetleri düşürülecek ve vatandaş temel gıda ürünlerini ucuza alacak. Oysa bugün uygulanan tarım politikaları yüzünden hem çiftçi maliyetleri karşılayamazken hem de ürünler tüketiciye pahalıya gelmektedir. Ayrıca tarımda ithalatçı konuma gelmemiz sebebiyle Türk çiftçisi perişan edilmiştir.
- Milli Ekonomi Modeli'nde madenler milletin malıdır ve milli servettir. Yabancılara ruhsat verilerek devredilmesi yerine; devlet-millet ortaklığıyla işletilmesi gerekir. Oysa 2019 yılında bir soru önergesine cevap veren Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez 118 yabancı firmaya 593 maden ruhsatı verildiğini söyledi. Bu madenler arasında altın, gümüş ve petrol de dahil. Vatandaş kendi madenlerinin zenginliklerinden yararlanamazken Türkiye'deki değerli madenlerin geliri yabancı şirketlerin kasasına gitmektedir.
- Milli paralarla ticaret Milli Ekonomi Modeli'nin bir projesidir. Bu projeye göre dış ticaret, ülkelerin kendi milli paraları ile yapılmalıdır. Fakat burada dikkat edilmesi gereken husus, bir paranın milli olabilmesi için paranın o ülkenin sahip olduğu kaynaklar ve insanının emeği karşılığı, katma değeri karşılığı basılmış olması gerekir. Böylece ülkeler ticaret yapabilmek için kasalarında dolar bulundurmak zorunda kalmayacaklar. Oysa Türkiye yıllardır üretim ve emeğinin karşılığı değil, Merkez Bankası kasasında faizle alınarak tutulan 'hard currency' karşılığı para bulunmaktadır. Bu paranın da milli parayla hiç bir alakası yoktur.
Ekonomi kitabı olan tek parti BTP
Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli kitabını Türkiye'de parti programına alan tek parti Bağımsız Türkiye Partisi. Ekonominin kitabını yazdığını ifade eden Sayın Erdoğan'ın partisi AKP de dahil hiçbir partinin ekonomi ile ilgili bir kitabı bulunmadığı gibi özgün bir çözümleri de yok. 2013 yılında Rusya tarafından davet edilen Sayın Haydar Baş, 6 saate yakın bir süre Milli Ekonomi Modeli'ni anlatmış ve o gün Rusya bu modeli uygulamaya başladığını ilan etmişti. Bu model hakkında 10 uluslararası kongre düzenlendi. Bu kongrelerde 500 civarında bilim insanı tebliğ sundu. Günümüzde Rusya'nın yanı sıra başta Çin olmak üzere yüzlerce ülkede bu model uygulanıyor. Fakat AKP hükümetleri ısrarla bu modeli uygulamamak için direniyor. Sonuç olarak da bu ısrarın bedelini ülke olarak ağır bir şekilde ödüyoruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz gün "Biz ekonominin kitabını yazdık, yazmaya devam ediyoruz" açıklaması yapmıştı. Oysa Erdoğan'ın böyle bir kitabı yok! Uyguladıkları ekonomik politikalar ise Kapitalizmin kötü bir kopyası. Doların 10 TL barajını geçmesi, açlık sınırının altındaki asgari ücret, hayat pahalılığı, işsizlik ve ödenemeyen faturalar bunun ispatı. Gerçek manada ekonominin kitabını yazan ise Prof. Dr. Haydar Baş olmuştu. 2005 yılında insanlığın hizmetine sunulan Milli Ekonomi Modeli kitabı eğer ülkemizde uygulanıyor olsaydı bugün yaşadığımız bu sıkıntıların hiçbirini yaşamayacaktık.
AKP 2002 Kasım ayında iktidara geldiğinde 1 dolar yaklaşık 1.60 TL idi. Bugün ise 10.5 TL seviyesinde. O gün bir asgari ücretle 9.6 çeyrek altın alınabiliyordu, bugün ise bir asgari ücretle 2.8 çeyrek altın alınabiliyor. AKP hükümetlerinin ekonomi politikaları yüzünden Türk lirası karşısında dolar yüzde 650 oranında değer kazandı, o gün asgari ücretle alınabilen 9.6 çeyrek altın bugün ancak 9 bin 600 lirayla alınabiliyor. Türk lirasına rekor değer kayıpları yaşatan ve vatandaşın alım gücünü bitiren yönetim tarzının referans aldığı ekonomi kitabı olsa olsa başarısızlığın kitabı olurdu.
Tüketim olmazsa üretim de olmaz
Oysa Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli kitabı ülkemizde hayata geçirilseydi bugünkü ekonomik fiyaskoların hiçbiri yaşanmayacaktı. Peki, Milli Ekonomi Modeli'nin diğerlerinden farkı nedir? Gelin biraz da buna bakalım:
- Milli Ekonomi Modeli'nde, vatandaşlık maaşı, ev hanımı maaşı, asgari ücret ve emekli maaşının 10 bin lira olması gibi projeler bulunur. Bu projeler sayesinde dar gelirli vatandaşın tüketim kabiliyeti arttırılarak üretimin canlanması sağlanır. Oysa bugün vatandaşın tüketim kabiliyeti kalmamış, dolayısıyla üreticiler de birer birer iflas etmek zorunda kalmışlardır.
- Milli Ekonomi Modeli'nde ÖTV ve KDV gibi dolaylı vergilerin kaldırılması ve sadece kazanandan vergi alınması projeleri bulunuyor. Dolaylı vergiler olmayacağından vatandaşa gelen ürünlerin fiyatları daha düşük olacak ve alım gücü yükselecek, bu da üretime yansıyacak. Oysa bugün dolaylı vergiler yüzünden fiyatlar aşırı şekilde yükselmiş ve vatandaşın harcama kabiliyeti kısıtlanmıştır.
- Milli Ekonomi Modeli'nde kur politikası ithalat ve ihracata dayalı sabit kur sistemidir. Bu sistem uygulandığında yabancı paranın değerini global sermaye sahipleri değil, ülkelerin merkez bankaları belirler. Hem kontrol devletlerin kendi elinde olur, hem de yabancı paranın fiyatı gerçek değerinde ülkelerin çıkarlarına uygun bir fiyat düzeyinde konumlanır. Oysa bizde uygulanan dalgalı kur sistemi yüzünden küresel sermayeye karşı kendi paramızı koruyamadığımızdan dolayı doların yükselmesine engel olamıyoruz. Bu da vatandaşın daha da fakirleşmesine neden oluyor.
Maliyetler nasıl düşürülür?
- Milli Ekonomi Modeli'nde çiftçiden, planlı ve sürekli üretime katıldığı sürece vergi alınmayacak ve ürün alım garantisiyle doğrudan desteklenecek. Çiftçinin tohum, fidan, gübre ve ilaç gibi ihtiyaçları devlet tarafından karşılanacak. İthal tarım ürünlerine gümrük vergisi uygulanarak yerli üretim teşvik edilecek. Böylece gıdada üretim maliyetleri düşürülecek ve vatandaş temel gıda ürünlerini ucuza alacak. Oysa bugün uygulanan tarım politikaları yüzünden hem çiftçi maliyetleri karşılayamazken hem de ürünler tüketiciye pahalıya gelmektedir. Ayrıca tarımda ithalatçı konuma gelmemiz sebebiyle Türk çiftçisi perişan edilmiştir.
- Milli Ekonomi Modeli'nde madenler milletin malıdır ve milli servettir. Yabancılara ruhsat verilerek devredilmesi yerine; devlet-millet ortaklığıyla işletilmesi gerekir. Oysa 2019 yılında bir soru önergesine cevap veren Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez 118 yabancı firmaya 593 maden ruhsatı verildiğini söyledi. Bu madenler arasında altın, gümüş ve petrol de dahil. Vatandaş kendi madenlerinin zenginliklerinden yararlanamazken Türkiye'deki değerli madenlerin geliri yabancı şirketlerin kasasına gitmektedir.
- Milli paralarla ticaret Milli Ekonomi Modeli'nin bir projesidir. Bu projeye göre dış ticaret, ülkelerin kendi milli paraları ile yapılmalıdır. Fakat burada dikkat edilmesi gereken husus, bir paranın milli olabilmesi için paranın o ülkenin sahip olduğu kaynaklar ve insanının emeği karşılığı, katma değeri karşılığı basılmış olması gerekir. Böylece ülkeler ticaret yapabilmek için kasalarında dolar bulundurmak zorunda kalmayacaklar. Oysa Türkiye yıllardır üretim ve emeğinin karşılığı değil, Merkez Bankası kasasında faizle alınarak tutulan 'hard currency' karşılığı para bulunmaktadır. Bu paranın da milli parayla hiç bir alakası yoktur.
Ekonomi kitabı olan tek parti BTP
Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli kitabını Türkiye'de parti programına alan tek parti Bağımsız Türkiye Partisi. Ekonominin kitabını yazdığını ifade eden Sayın Erdoğan'ın partisi AKP de dahil hiçbir partinin ekonomi ile ilgili bir kitabı bulunmadığı gibi özgün bir çözümleri de yok. 2013 yılında Rusya tarafından davet edilen Sayın Haydar Baş, 6 saate yakın bir süre Milli Ekonomi Modeli'ni anlatmış ve o gün Rusya bu modeli uygulamaya başladığını ilan etmişti. Bu model hakkında 10 uluslararası kongre düzenlendi. Bu kongrelerde 500 civarında bilim insanı tebliğ sundu. Günümüzde Rusya'nın yanı sıra başta Çin olmak üzere yüzlerce ülkede bu model uygulanıyor. Fakat AKP hükümetleri ısrarla bu modeli uygulamamak için direniyor. Sonuç olarak da bu ısrarın bedelini ülke olarak ağır bir şekilde ödüyoruz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.




























































































