Dua ederken istenilen şeyi belirtmek
Allah Tebâreke ve Teâlâ, kulun kendisine dua ettiği zaman ne istediğini bilir. Fakat ihtiyaçların kendisine açıkça bildirilmesini sever. Dua ettiğin zaman, ihtiyacının ismini zikret
29.12.2024 08:03:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Ebû Abdullah el-Ferra, rivâyet eder: "Ebû Abdullah (Ca'fer es-Sâdık aleyhisselâm) şöyle buyurdu:
Allah Tebâreke ve Teâlâ, kulun kendisine dua ettiği zaman ne istediğini bilir. Fakat ihtiyaçların kendisine açıkça bildirilmesini sever. Dua ettiğin zaman, ihtiyacının ismini zikret."
Dua ederken edebî sözlerde aşırıya kaçmamalıdır:
Sa'd b. Ebî Vakkâs'ın oğlundan; "Babam, beni, 'Allah'ım! Senden Cennet'i ve nimetlerini, güzelliklerini, şunu, şunu dilerim; ateşten, zincirlerinden, bukağılarından, şundan şundan sığınırım' diye dua ederken duydu ve 'Oğlum! Allah Resûlü'nün (sallallahu aleyhi ve âlihi) şöyle buyurduğunu duydum: 'İlerde duada aşırı giden bir topluluk çıkacaktır.' Sakın onlardan olma! Çünkü sana Cennet verilecekse, verilecektir, hem de içindekilerle birlikte. Eğer Cehennem'den kurtarılmış isen, zâten ondan ve içindeki bütün şerlerden de kurtarılmış olursun' dedi."
Peygamber Efendimiz dua ederken duayı uzatmadan özlü sözlerle dua ederdi;
Âişe'den, "Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi), özlü kelimelerle dua eder, diğerlerini bırakırdı."
Enes'den, "Peygamber'in (sallallahu aleyhi ve âlihi) en çok ettiği dua şudur: Allahümme âtina fid-dünyâ haseneten ve fil-âhireti haseneten ve kınâ azâbe'n-nâr/Allah'ım! Bize dünyada iyilik ver, âhirette de iyilik ver ve bizi ateşin azabından koru!"
Enes'den, "Bir adam sordu: 'Ey Allah Resûlü! Hangi dua en üstündür?' Şöyle buyurdu: 'Rabb'inden hem dünyada, hem de âhirette sana afiyet ve ihsan etmesini niyaz et!'
Sonra ikinci gün yine gelip, 'Hangi dua en üstündür?' diye sordu.
Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi) aynı şeyi söyledi.
Sonra üçüncü gün gelip yine aynı soruyu sorunca; 'Dünyada ve âhirette sana afiyet verilirse felaha ermiş olursun' buyurdu."
Tekrar tekrar isteyerek duada ısrar etmeli:
İbn-i Mes'ûd diyor ki: "Peygamber (s.a.a.) dua ettiği zaman üç kere dua eder ve Allah'tan dilediğini üç kere dilerdi."
Velid b. Ukbe el-Hecerî, rivâyet eder: "Ebû Ca'fer'in (Muhammed Bâkır aleyhisselâm) şöyle dediğini duydum:
Allah'a yemin ederim ki, bir ihtiyacını Allah Azze ve Celle'den ısrarla isteyen hiçbir mü'min kul yoktur ki, Allah bu ihtiyacını karşılamasın."
Mütevazı bir şekilde Allah'tan korkarak Allah'a dua etmelidir; peygamberlerin ve sâlih kulların hâli budur. Cenâb-ı Hakk duasını kabul ettiği Zekeriyya Peygamber ve diğer peygamberler için;
"Biz onun da duasını kabul ettik ve ona Yahya'yı verdik; eşini de kendisi için (çocuk doğurmaya) elverişli kıldık. Onlar (bütün bu peygamberler), hayır işlerinde koşuşurlar, umarak ve korkarak bize yalvarırlardı; onlar, bize karşı derin saygı içindeydiler" buyurdu.
Duanın ardından 'âmin' demeli;
Ebû Züheyr en-Nümeyrî'den, "Bir gece Peygamber'le (sallallahu aleyhi ve âlihi) çıktık, yolda duada ısrarlı bir adama rastladık. Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi) durup onu dinlemeye koyuldu. Sonra Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve âlihi) şöyle buyurdu:
'Eğer sonunu iyi sonuçlandırırsa (istediklerini) hak eder.' Cemaatten biri şunu sordu: 'Ey Allah Resûlü! Ne ile bitirmesi gerekir?' 'Âmin ile. Eğer, âmîn ile bitirirse, istediği kendisine verilir.' Peygamber'e (sallallahu aleyhi ve âlihi) soran adam, oradan ayrılıp dua eden adamın yanına geldi ve, 'Ey fülan! Âmin ile bitir de gözün aydın olsun' dedi."
Sevdiklerine ve kendi malına beddua etmemelidir. Çünkü duaların kabul olunduğu âna rastlarsa duası kabul olabilir ve kişi bu duruma üzülür:
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Kendinize beddua etmeyin! Çocuklarınıza beddua etmeyin! Hizmetçilerinize beddua etmeyin! Mallarınıza da beddua etmeyin! Çünkü bedduanız Allah tarafından kabul edileceği bir saate rastlar da kabul edilir." (Prof. Dr. Haydar Baş Dua ve Zikir eserinden)
Allah Tebâreke ve Teâlâ, kulun kendisine dua ettiği zaman ne istediğini bilir. Fakat ihtiyaçların kendisine açıkça bildirilmesini sever. Dua ettiğin zaman, ihtiyacının ismini zikret."
Dua ederken edebî sözlerde aşırıya kaçmamalıdır:
Sa'd b. Ebî Vakkâs'ın oğlundan; "Babam, beni, 'Allah'ım! Senden Cennet'i ve nimetlerini, güzelliklerini, şunu, şunu dilerim; ateşten, zincirlerinden, bukağılarından, şundan şundan sığınırım' diye dua ederken duydu ve 'Oğlum! Allah Resûlü'nün (sallallahu aleyhi ve âlihi) şöyle buyurduğunu duydum: 'İlerde duada aşırı giden bir topluluk çıkacaktır.' Sakın onlardan olma! Çünkü sana Cennet verilecekse, verilecektir, hem de içindekilerle birlikte. Eğer Cehennem'den kurtarılmış isen, zâten ondan ve içindeki bütün şerlerden de kurtarılmış olursun' dedi."
Peygamber Efendimiz dua ederken duayı uzatmadan özlü sözlerle dua ederdi;
Âişe'den, "Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi), özlü kelimelerle dua eder, diğerlerini bırakırdı."
Enes'den, "Peygamber'in (sallallahu aleyhi ve âlihi) en çok ettiği dua şudur: Allahümme âtina fid-dünyâ haseneten ve fil-âhireti haseneten ve kınâ azâbe'n-nâr/Allah'ım! Bize dünyada iyilik ver, âhirette de iyilik ver ve bizi ateşin azabından koru!"
Enes'den, "Bir adam sordu: 'Ey Allah Resûlü! Hangi dua en üstündür?' Şöyle buyurdu: 'Rabb'inden hem dünyada, hem de âhirette sana afiyet ve ihsan etmesini niyaz et!'
Sonra ikinci gün yine gelip, 'Hangi dua en üstündür?' diye sordu.
Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi) aynı şeyi söyledi.
Sonra üçüncü gün gelip yine aynı soruyu sorunca; 'Dünyada ve âhirette sana afiyet verilirse felaha ermiş olursun' buyurdu."
Tekrar tekrar isteyerek duada ısrar etmeli:
İbn-i Mes'ûd diyor ki: "Peygamber (s.a.a.) dua ettiği zaman üç kere dua eder ve Allah'tan dilediğini üç kere dilerdi."
Velid b. Ukbe el-Hecerî, rivâyet eder: "Ebû Ca'fer'in (Muhammed Bâkır aleyhisselâm) şöyle dediğini duydum:
Allah'a yemin ederim ki, bir ihtiyacını Allah Azze ve Celle'den ısrarla isteyen hiçbir mü'min kul yoktur ki, Allah bu ihtiyacını karşılamasın."
Mütevazı bir şekilde Allah'tan korkarak Allah'a dua etmelidir; peygamberlerin ve sâlih kulların hâli budur. Cenâb-ı Hakk duasını kabul ettiği Zekeriyya Peygamber ve diğer peygamberler için;
"Biz onun da duasını kabul ettik ve ona Yahya'yı verdik; eşini de kendisi için (çocuk doğurmaya) elverişli kıldık. Onlar (bütün bu peygamberler), hayır işlerinde koşuşurlar, umarak ve korkarak bize yalvarırlardı; onlar, bize karşı derin saygı içindeydiler" buyurdu.
Duanın ardından 'âmin' demeli;
Ebû Züheyr en-Nümeyrî'den, "Bir gece Peygamber'le (sallallahu aleyhi ve âlihi) çıktık, yolda duada ısrarlı bir adama rastladık. Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi) durup onu dinlemeye koyuldu. Sonra Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve âlihi) şöyle buyurdu:
'Eğer sonunu iyi sonuçlandırırsa (istediklerini) hak eder.' Cemaatten biri şunu sordu: 'Ey Allah Resûlü! Ne ile bitirmesi gerekir?' 'Âmin ile. Eğer, âmîn ile bitirirse, istediği kendisine verilir.' Peygamber'e (sallallahu aleyhi ve âlihi) soran adam, oradan ayrılıp dua eden adamın yanına geldi ve, 'Ey fülan! Âmin ile bitir de gözün aydın olsun' dedi."
Sevdiklerine ve kendi malına beddua etmemelidir. Çünkü duaların kabul olunduğu âna rastlarsa duası kabul olabilir ve kişi bu duruma üzülür:
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Kendinize beddua etmeyin! Çocuklarınıza beddua etmeyin! Hizmetçilerinize beddua etmeyin! Mallarınıza da beddua etmeyin! Çünkü bedduanız Allah tarafından kabul edileceği bir saate rastlar da kabul edilir." (Prof. Dr. Haydar Baş Dua ve Zikir eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.