Faruk HAS / ÖLÇEK
Doğrusu, Türkiye'nin iyi yönetilmediği... O halde çözüm: Türkiye'nin iyi yönetilmesi... Peki bunu kim yapacak... Şimdi burda biraz durmak lazım... Öyleyse bizi kim yönetecek?
50'ye yakın parti... Yüzlerce, binlerce siyasetçi... Bunlardan herhangi birisi ise; o zaman bir şey değişmeyecek demektir. Yani eski tas, eski hamam. Eski demokrasinin dışında bir şey olmayacağına göre, demek ki aradığımız da bunların içinde.
Mesele onu bulmakta... Eğer onu bulmaz ve kiracı gibi parti değiştirirsek biz bu kötü yönetimleri hak ediyoruz demektir. Bir kaçını birden değerlendirmekte "ebesi çok olan çocuğun sakat doğmasına" benzer ki; durum ortada...
O halde seçici olacağız. Ben şahsen yaptığım seyahetlerde bunu gördüm. Halk, artık önüne kanunu değil seçeceği patiyi de, lideri de, kadroları da arayıp bulacağını ve onu seçeceğini söylüyor.
Ve ölçüyü de yerli yerine oturtmuş. Bugüne kadar ülkenin kötü yönetiminde öyle veya böyle söz sahibi olmuş, pay sahibi olmuş hiçbir kimseye oy vermeyeceğim, diyor. Kötü yönetenlerin ustasına da, çırağına da, ısmarlamasına da oy yok, diyor.
Ya kime oy vereceksin diyorsun? Hemen cevabı yapıştırıyor. Elini göğsüne vurarak; "Bana diyor... Kendime rey vereceğim."
Bir an şaşırıyor ve soruyorsun "sen kimsin?" Cevap hazır ve kararlı; "Ben halkım, ben milletim kendisiyim. Ben Kuvay-ı Milliyeciyim... Bu devlet benim, bu millet benim, bu vatan benim... Ben siyasette de, ekonomide de, iç ve dış politikalarda da Bağımsız Türkiye istiyorum.
Onun için benim adım "Bağımsız Türkiye Partisidir. Onun için ben "II. Kuvay-ı Milliye'nin lideri Prof. Dr. Haydar Baş" diyorum.
İşte benim anketim de bu. Alternatifsiz ve tek başına iktidar.
Siz nereden neyi ve kimi ısmarlarsanız ısmarlayın... Halk artık kendi doğrusunu yani kendisini seçecek. Ve "Baraj % 20... Hodri meydan" diyor...
Doğrusu, Türkiye'nin iyi yönetilmediği... O halde çözüm: Türkiye'nin iyi yönetilmesi... Peki bunu kim yapacak... Şimdi burda biraz durmak lazım... Öyleyse bizi kim yönetecek?
50'ye yakın parti... Yüzlerce, binlerce siyasetçi... Bunlardan herhangi birisi ise; o zaman bir şey değişmeyecek demektir. Yani eski tas, eski hamam. Eski demokrasinin dışında bir şey olmayacağına göre, demek ki aradığımız da bunların içinde.
Mesele onu bulmakta... Eğer onu bulmaz ve kiracı gibi parti değiştirirsek biz bu kötü yönetimleri hak ediyoruz demektir. Bir kaçını birden değerlendirmekte "ebesi çok olan çocuğun sakat doğmasına" benzer ki; durum ortada...
O halde seçici olacağız. Ben şahsen yaptığım seyahetlerde bunu gördüm. Halk, artık önüne kanunu değil seçeceği patiyi de, lideri de, kadroları da arayıp bulacağını ve onu seçeceğini söylüyor.
Ve ölçüyü de yerli yerine oturtmuş. Bugüne kadar ülkenin kötü yönetiminde öyle veya böyle söz sahibi olmuş, pay sahibi olmuş hiçbir kimseye oy vermeyeceğim, diyor. Kötü yönetenlerin ustasına da, çırağına da, ısmarlamasına da oy yok, diyor.
Ya kime oy vereceksin diyorsun? Hemen cevabı yapıştırıyor. Elini göğsüne vurarak; "Bana diyor... Kendime rey vereceğim."
Bir an şaşırıyor ve soruyorsun "sen kimsin?" Cevap hazır ve kararlı; "Ben halkım, ben milletim kendisiyim. Ben Kuvay-ı Milliyeciyim... Bu devlet benim, bu millet benim, bu vatan benim... Ben siyasette de, ekonomide de, iç ve dış politikalarda da Bağımsız Türkiye istiyorum.
Onun için benim adım "Bağımsız Türkiye Partisidir. Onun için ben "II. Kuvay-ı Milliye'nin lideri Prof. Dr. Haydar Baş" diyorum.
İşte benim anketim de bu. Alternatifsiz ve tek başına iktidar.
Siz nereden neyi ve kimi ısmarlarsanız ısmarlayın... Halk artık kendi doğrusunu yani kendisini seçecek. Ve "Baraj % 20... Hodri meydan" diyor...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.