Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) testinin 2022 sonuçlarına göre Türkiye 81 ülke arasında matematikte 39. fen bilimlerinde 34. ve okumada 36. sırada yer aldı.
Raporda, öğrencilerin bazıları kendilerini yalnız, dışlanmış ve okula ait değilmiş gibi hissediyor, okuduğunu anlamıyor ve Türkiye'de her beş çocuktan biri, yetersiz maddi kaynaklar nedeniyle haftada en az bir kez yemek yiyememektedir.
Bu durum, Türkiye'yi yiyecek paraları olmadığı için haftada en az bir kez yemek yiyemeyen öğrenci oranının en yüksek olduğu ülke konumuna getirmiştir, deniliyor.
İşte böylesi bir kara tabloya sahip 21 yıllık tek parti iktidarının son Milli Eğitim Bakanı bu raporu, iktidarları dönemindeki icraatları uzun uzun anlatıp, 'özellikle matematik ve fen alanlarında OECD ortalamasına yaklaşıldığını ve Türkiye'nin bu alandaki performansındaki istikrarlı artışı vurgulayarak' tamamladı.
'OECD ortalamasına yaklaşmakla' övünen bu Bakan, 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi görüşmelerinde Meclis kürsüsünden gerile gerile:
'Sizin 'tarikat cemaat' dediğiniz, bizim 'STK' dediğimiz yapılarla protokolümüz vardır. Bu protokollerle bize hizmet eden, bize destek olanlara da teşekkür ediyorum.
Onlarla da protokol yapmaya da devam edeceğiz. Çünkü onlar, çocukların dağa çıkmasını engelliyor. Onlardan siz bunun için rahatsızsınız. Protokol yaptığımız bu sivil toplum örgütleri sizin çocukları dağa çıkarmanıza engel olduğu için çatlıyorsunuz. Ben, STK'lerle protokol imzalamaya devam edeceğim' dedi.
Kamuoyu Bakan'ın anayasa ve Milli eğitim kanununa rağmen bu gücü nereden aldığını, sorguluyor.
Cevap, Saray'dan filan değil! Bu gücü, meydan okumayı MHP ve Devlet Bahçeli'den alıyorlar.
Devlet ve milletimizin temel öğelerine, milli ve manevi değerlerine böylesine açıkça meydan okunuyorsa (!) evet, sebeplerden biri CHP ve diğer muhalefet partilerinin acziyetidir. Ama asıl sebep AKP'yi ayakta tutan MHP'dir.
Devlete eş koşanlar
Bu Bakan'ın TBMM'de meydan okuyuşunu dinleyince MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin 6 Şubat afetinin dokuzuncu gününde yaptığı açıklama aklıma geldi.
Malum büyük bir afet yaşadık. Enkaz altından da, enkaz üstünden de, 'kimse yok mu' feryatları yükseliyordu.
Çünkü 21 yıllık iktidar hazırlıksız yakalanmış, bu afete yetişememiş, artı asker sahaya çıkarılmamıştı.
İnsanımız ise oradaydı. Orada olanlardan birisi de Haluk Levent ve Ahbap derneğiydi. Can siparhane çalışıyorlar, milletimizin hem övgüsünü alıyorlar hem de yardımda merkez konumuna gelmişlerdi. İnsanımız resmi kurumlara değil bu gönüllü yapılara güveniyordu.
Öyle ki bu çalışmaları, birilerinin çok zoruna gitti ve insanlık dışı ithamlarda bulundular. Yetkili kurumlar bütün hesap ve icraatları araştırdı, tek kalem eksik bulamadı.
O afetin 9'cu gününe kadar susan Sayın Bahçeli, malum derneğin ön plana çıkmasıyla sessizliğini bozarak;
"Devletin ve hükümetin hakkını teslim etmek lazımdır. Devletin yapamadığı ne vardır da Ahbapçılar, Babalacılar akbaba gibi kanat çırpmaktadır.
Bu sahtekarların Türk televizyonlarında artık yer almaması lazımdır. Devleti acz içinde gösterircesine sosyal medyaya üşüşenler bindikleri dalı kestiklerini ne zaman anlayacaklardır?' diyordu.
Dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da: "Devletle eş koşmaya çalışan varsa gereği yerine getirilir, getirilecektir" demişti. Süleyman Soylu'yu geçiniz!
Sayın Bahçeli! Devletin yapamadığı ne var ki, Milli Eğitim Bakanı, meclis kürsüsünden malum STK'larla protokol imzaladıklarını ve imzalamaya devam edeceklerini açıklıyor.
Daha vahim olan ise evlatlarımızın dağa çıkmasına, devletimiz engel olamadığını ama bu STK'ların engel olduğunu ifade ediyor.
Bu devlete, aciyet atfetmek değil midir?
Bu aynen FETÖ gibi Milli Eğitime, paralel eğitim demek, değil midir?
Dün FETÖ'nün okullarını öven, her istediklerini veren ve çocuklarını o okullarda yetiştirenlerin bugün bu paralel yapıları övmesini vicdanınız nasıl kabul ediyor?
Sayın Bahçeli'ye bir hatırlatma daha
AKP'li, İP'li, DEP'li vekiller bir de Özgür Özel, vatan haini Şeyh Said'e sahip çıkıp, methiler düzdüler.
Sayın Bahçeli hiddetlendi ve "Tarih ve milletin huzurunda söylüyorum; Hınıslı Said bir vatan hainidir, yaşadığı dönemin terörist başıdır, katildir, canidir, emperyalizmin uşağıdır' demiş ve eklemişti;
Bu soysuza kim övgü yağdırıyorsa onunla aynı çukurdadır. Onlara dikkat ediniz, kalpleri milletle çarpmaz, gözleri milletle yaşarmaz, göğüsleri milletle kabarmaz" demişti.
Sayın Bahçeli! Bir yıl önceydi ve HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Şeyh Said için "Güneş balçıkla sıvanmaz! Şeyh Said hem arif hem mücahid hem kâmil bir mürşid hem şehid hem ilmiyle amil bir alimdir. Bu yüzden şahadetinden bir asır sonra bile İslam'a ve insanlığa düşman olanları rahatsız etmeye devam etmektedir" diyordu.
O, hainin idam yıl dönümüzde ise Hüda Par Gençlik Kolları'nın resmi sayfasından Şeyh Said için şu paylaşım yapılmıştı;
"İmam, Şeriat'tan saparsa kıyam vaciptir." diyerek laik, Kemalist sistemin İslâm'a ve İslami değerlere savaş açması üzerine kıyam eden ve bu uğurda şehadet makamına ulaşan Şeyhimiz Şeyh Said Efendi ve yarenlerini kıyamlarının sene-i devriyesinde rahmet, minnet ve iftiharla anıyoruz."
Siz, o anlayış ve 'hain' dediğiniz o, kişiye övgü düzenlerle birlikte oldunuz ve hala birliktesiniz.
17-25 Aralık tarihlerini 'yolsuzluk haftası' olarak ilan etmiştiniz. 10 yıl geçti. Hadi onu unuttunuz. Geçen yılki bu olayları nasıl unuttunuz?
İttihatçılar
Sayın Bahçeli'nin açıklamalarından sonra Şeyh Said Derneği Başkanı Mehmet Kasım Fırat, dedesi Şeyh Said için, "Şunu çok iyi bilin, ey ittihatçıların torunları. Bu halka ve onun değerlerine yapacağınız bütün saldırı ve edepsizliğe karşı var gücümüzle karşı koyacağımızı unutmayın" dedi.
Son olarak da ağzı silinmemiş fenomen hocalardan Halil Konakçı, Şeyh Said'e hani diyenlere dil uzattı.
Bu gücü, özgüveni kimden alıyorlar Sayın Bahçeli?
- Yunus Emre Vakfı ve Ünsal Ban / 28.12.2025
- Komisyon süresi neden uzatıldı? / 27.12.2025
- Toplum önüne geçenler neden illegal yollara kayar? / 26.12.2025
- Kimin hedefindeyiz? / 25.12.2025
- Saadettin Saran, Rümeysa, Nedim Şener ve diğerleri / 24.12.2025
- Raporlar DEM’i bozdu / 22.12.2025
- Saha, söylenenleri doğrulamıyor / 21.12.2025
- Erdoğan ve Bahçeli bu noktaya nasıl geldi? / 20.12.2025
- ‘Haydar Baş haklıymış’ dediğin zaman çok geç olacak / 19.12.2025






























































































