Jeofizik Mühendisleri Odası Genel Başkanı Prof. Dr. Ahmet Ercan, İstanbul'da gerek bilim adamlarının, gerekse kamu kesiminin depreme hazırlanmak için birçok çalışma yaptığını, ancak depreme hazırlanmanın en iyi yolunun sağlam yere sağlam konut yapmak olduğunu dile getirdi.
Prof.Dr. Ercan, İstanbul'da olacak bir depremin, yığma, kerpiç gibi herhangi bir projeye bağlı olmaksızın kötü zeminde yapılan D tipi kötü yapıları yıkacağını, deprem yükleri ile düşey yükler hesaplanmadan projesiz inşa edilen C tipi yapıların da ağır hasar ve kısmen göçme göstereceğini söyledi.
Sakat binalar yıkılmalı
B tipi yapıların orta hasarla, A tipi yapıların ise hafif hasarla depremi atlatacağını dile getiren Prof. Dr. Ercan, şunları kaydetti:
"İstanbul'daki insanların yüzde 70'i, D ve C tipi yapılarda oturuyor. Dolayısıyla varlıklı insanlar en az zarar görecek ve deprem İstanbul'da yoksulu vuracaktır.
Devlet deprem olduktan sonra bu insanlara afet evleri yapmak zorundadır. Bunun maliyeti 100 milyar dolardır. Türkiye, 100 milyar dolara katlanabilecek bir ekonomiye sahip değil. O nedenle bugünlerde gündemde olan ve depreme de en dayanıklı yerler olan Hazine arazileri ile sağlam yerlere yapılmış olan kötü konutları yıkarak, yerlerine sağlam yapılar yapmak en akıllıca yoldur. Bunun maliyeti 6-7 milyar dolardır. Böylece İstanbul'da hem yeşil alan kapasitesi artar hem kentköy görüntüsünden kurtulunur hem de insanların hayatı kurtulur. Tek çare budur. Bu iş hemen ihale edilirse, 2-3 yıl içinde depremden zarargörecek İstanbulluyu sağlam yerlere aktarma olanağı bulunur. Yoksa 'depremin büyüklüğü 7.2 mi, 7.8 mi olacak' gibi tartışmalar zaman kaybettirir."
TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi Başkanı Prof.Dr. Görür, İstanbul'da muhtemel bir depremde, zemin bakımından en zayıf olan alanlarla ile az gelişmiş semtlerin üst üste çakıştığı yerlerin en fazla zarar görecek bölgeler olduğunu söyledi
Bilim adamları ne yapıyor?
TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (MAM) Başkanı Prof. Dr. Naci Görür de, bilim adamları olarak yaptıkları araştırmalarda, "tehlikenin yeri, boyutu ve geniş bir aralık da olsa zamanını tespit ederek, depremin şiddetinin en fazla nerelerde hissedileceği ve bu çerçevede nerelere daha fazla öncelik verilmesi gerektiği" gibi bilgileri, halkın can ve mal güvenliğini sağlayacak, şehri depreme hazırlayacak olan siyasi ve yerel otoritelere sunduklarını anlatan Prof. Dr. Görür, bu veriler ışığında şehrin depreme hazırlanabileceğini bildirdi.
Binalar kalitesiz
İstanbul'da reorganizasyon ve kurtarma konusunda da çok şey yapıldığını dile getiren Prof. Dr. Görür, ancak ilde şuursuzca, bilinçsizce, plansız ve projesiz olarak, gecekondu ile başlayıp daha sonra ne gecekondu ne de sağlıklı yapı olmayan katların yükseldiği alanların deprem açısından hala büyük sorun oluşturduğunu vurguladı.
Prof.Dr. Ercan, İstanbul'da olacak bir depremin, yığma, kerpiç gibi herhangi bir projeye bağlı olmaksızın kötü zeminde yapılan D tipi kötü yapıları yıkacağını, deprem yükleri ile düşey yükler hesaplanmadan projesiz inşa edilen C tipi yapıların da ağır hasar ve kısmen göçme göstereceğini söyledi.
Sakat binalar yıkılmalı
B tipi yapıların orta hasarla, A tipi yapıların ise hafif hasarla depremi atlatacağını dile getiren Prof. Dr. Ercan, şunları kaydetti:
"İstanbul'daki insanların yüzde 70'i, D ve C tipi yapılarda oturuyor. Dolayısıyla varlıklı insanlar en az zarar görecek ve deprem İstanbul'da yoksulu vuracaktır.
Devlet deprem olduktan sonra bu insanlara afet evleri yapmak zorundadır. Bunun maliyeti 100 milyar dolardır. Türkiye, 100 milyar dolara katlanabilecek bir ekonomiye sahip değil. O nedenle bugünlerde gündemde olan ve depreme de en dayanıklı yerler olan Hazine arazileri ile sağlam yerlere yapılmış olan kötü konutları yıkarak, yerlerine sağlam yapılar yapmak en akıllıca yoldur. Bunun maliyeti 6-7 milyar dolardır. Böylece İstanbul'da hem yeşil alan kapasitesi artar hem kentköy görüntüsünden kurtulunur hem de insanların hayatı kurtulur. Tek çare budur. Bu iş hemen ihale edilirse, 2-3 yıl içinde depremden zarargörecek İstanbulluyu sağlam yerlere aktarma olanağı bulunur. Yoksa 'depremin büyüklüğü 7.2 mi, 7.8 mi olacak' gibi tartışmalar zaman kaybettirir."
TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi Başkanı Prof.Dr. Görür, İstanbul'da muhtemel bir depremde, zemin bakımından en zayıf olan alanlarla ile az gelişmiş semtlerin üst üste çakıştığı yerlerin en fazla zarar görecek bölgeler olduğunu söyledi
Bilim adamları ne yapıyor?
TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (MAM) Başkanı Prof. Dr. Naci Görür de, bilim adamları olarak yaptıkları araştırmalarda, "tehlikenin yeri, boyutu ve geniş bir aralık da olsa zamanını tespit ederek, depremin şiddetinin en fazla nerelerde hissedileceği ve bu çerçevede nerelere daha fazla öncelik verilmesi gerektiği" gibi bilgileri, halkın can ve mal güvenliğini sağlayacak, şehri depreme hazırlayacak olan siyasi ve yerel otoritelere sunduklarını anlatan Prof. Dr. Görür, bu veriler ışığında şehrin depreme hazırlanabileceğini bildirdi.
Binalar kalitesiz
İstanbul'da reorganizasyon ve kurtarma konusunda da çok şey yapıldığını dile getiren Prof. Dr. Görür, ancak ilde şuursuzca, bilinçsizce, plansız ve projesiz olarak, gecekondu ile başlayıp daha sonra ne gecekondu ne de sağlıklı yapı olmayan katların yükseldiği alanların deprem açısından hala büyük sorun oluşturduğunu vurguladı.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.