6 Şubat'ta meydana gelen Kahramanmaraş depremlerinden sonra arama kurtarma çalışmalarında enkazın altından mucize kurtuluşlar gerçekleşirken, dışarıda zor koşullarda yaşam mücadelesi de devam ediyor.
Tek bilek tek yürek olmuş milletimizin yardımlarıyla bölge insanımız hayata yeniden tutunmaya çalışıyor.
Son açıklanan verilere göre; can kaybı 31 bin 974, yaralı sayısı 80 bin 278, yıkılan bina sayısı 6 bin 444, 'yıkıldı' ihbarı gelen bina sayısı ise 11 bin 302…
Depremler sonrası, 2 bin 724 artçı deprem meydana geldiği kaydedildi.
Bölge beşik gibi sallanmaya devam ediyor.
Enkazlardaki arama kurtarma çalışmaları devam etmesine rağmen, açıklanan can kayıplarının fazla artmaması dikkat çekiyor. Görünen o ki, enkaz altında hala on binlerce vatandaşımız olmasına rağmen, bu, depremde can kaybı verilerine pek yansıtılmayacak.
Arama kurtarma çalışmaları konusunda hükümete en çok yöneltilen eleştirilerden birisi EMASYA protokolünün kaldırılması oldu.
Peki, neydi EMASYA protokolü ve neden kaldırıldı?
7 Temmuz 1997'de, Genelkurmay Başkanlığı ile İçişleri Bakanlığı arasında 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu 11/d maddesi gereğince alınması gereken müşterek tedbirlere ilişkin protokol imzalandı. Ve bunun adına EMASYA protokolü denildi.
EMASYA, 'Emniyet-Asayiş-Yardımlaşma' ifadelerinin kısaltılmış hali…
Protokol; terör, deprem, sel, yangın gibi doğal afet durumunda ilçe veya illerde yeterli müdahale kuvvetinin bulunmadığı durumlarda valiliğin talebiyle askerden yardım alınmasını düzenliyordu ve 27 maddeden oluşuyordu.
Protokolün amacı; sivil otoritenin kontrolünde koordinasyon ve işbirliği ile kamu düzenini sağlamaktı. Asker-polis yardımlaşmasını sağlayan EMASYA protokolü ilk 17 Ağustos 1999 depreminde hayata geçirildi. Mehmetçik deprem bölgesinde büyük bir başarı elde etti ve çalışmalarıyla herkesin takdirini kazandı.
Ülkemizin askerini yıpratma, güvenliği zayıflatma misyonunu üstlenmiş olan FETÖ, hükümetin de desteğiyle beraber Ergenekon ve Balyoz kumpaslarıyla EMASYA protokolünün kaldırılmasına odaklandı ve sonuçta 2010 yılında EMASYA protokolü kaldırıldı.
Son depremde, Mehmetçik destek birimi olarak görev aldı ve en kritik saatler olan ilk 24 saatte göreve çağrılmadı. Eğer EMASYA protokolü devam etmiş olsaydı Mehmetçik tüm imkanlarıyla ilk saatlerde sahada olacaktı ve daha fazla can kurtulacaktı. Yaşananlardan ders çıkartılarak bu aşamadan sonra EMASYA protokolü yeniden acilen devreye konulmalıdır.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'nun EMASYA protokolünün kaldırılmasını savunması da hala eski zihniyetinde olduğunu gösteriyor.
Bir diğer dikkat çekici konu ise, hasarlı binaların tespiti meselesi…
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Gaziantep Afet Koordinasyon Merkezinde yaptığı açıklamada şunları söyledi:
"10 ilde 1 milyon 586 bin ev ve işyeri incelenmiştir. 41 bin 791 binanın yıkık, acil yıkılacak ve hasarlı olduğu tespitini yaptık… Gaziantep genelinde 3 gün içinde, diğer illerin tamamında 1 hafta içerisinde hasar tespit çalışmalarını tamamlamayı düşünüyoruz. Cumhuriyet tarihinin en büyük afet dönüşüm projesini yapacağız. Ay sonuna kadar tüm illerimizde inşaat faaliyetlerini başlatacağız."
Konunun uzmanı değilim ama konunun uzmanları ile görüştüm, bu kadar kısa bir zaman içinde bu kadar binanın, ev ve işyerinin incelenmesi bilimsel olarak mümkün değil. Yıkılmış ya da ağır hasarlı olan binalar zaten gözlemlenerek tespit edilebilir ama bir binanın orta ya da hafif hasarlı veya hasarsız olması çok kısa bir zamanda halledilebilecek bir konu değildir.
"Cumhuriyet tarihinin en büyük afet dönüşüm projesini yapacağız" diye acele yola çıkarak, daha büyük mağduriyetlere sebebiyet vermemek lazım. Bilim insanları uyarıyorlar, bölgede artı depremler devam edecek ayrıca Bingöl-Karlıova bölgesinde büyük bir deprem bekleniyor, Türkoğlu-Osmaniye hattında enerji birikmiş faydan bahsediliyor. Kısaca bölgede tehlike geçmiş değil.
Konunun uzmanı bilim insanlarının uyarıları dikkate alınarak, oldukça dikkatli adımlar atılması gerekiyor ki aynı yıkım ve can kaybı manzaralarıyla bir daha karşılaşmayalım.
- Buğday üreticisiyle resmen dalga geçiliyor! / 08.06.2024
- Hem AB, hem BRICS olabilir mi? / 07.06.2024
- AB sürecinde sorun bekletende değil, bekleyende! / 01.06.2024
- ABD’nin BM’de veto hakkı iptal edilmelidir / 31.05.2024
- Hükümetin ‘yeni anayasa’dan maksadı nedir? / 29.05.2024
- Açlık sınırı ‘ulaşılamayan’ hedef oldu / 28.05.2024
- Şimşek’in programı vatandaşa zarar! / 25.05.2024
- Dünya savaşa sürükleniyor Türkiye ne yapmalı? / 24.05.2024
- Reisi’nin ölümü ve dünyayı bekleyen tehlike / 22.05.2024