Çorbanın yanına yoğurdu da ekleyin
Hastalık sürecinde doğru beslenmeyle ilgili tavsiyelerde bulunan Uzman Diyetisyen Işın Sayın, "Hastayken içilen çorbaların yanına, yoğurt servis ederek protein değerini arttırın" dedi
27.04.2016 00:00:00
Uzman Diyetisyen Işın Sayın, mevsim geçişlerinin insan sağlığı üzerindeki etkilerini, grip ve nezle gibi hastalıklardan nasıl korunması gerektiğini anlattı. Mevsim geçişlerinde hastalıkların artmasını değerlendiren Işın Sayın, "Her ne olduysa oldu, bağışıklık sistemimiz arıza alarmı vermeye başladı. Zayıf düşen bağışıklık sisteminin yarattığı sorunların en başında gelen özellikle baharda görülen alerjiler? Örneğin: Bazılarımız her ilkbaharda geçmek bilmeyen burun akıntısı ve tıkanıklıklardan şikayetçi. Kimileri döküntüler yaşıyor. Egzamalar artıyor" diye konuştu.
Işın Sayın, burnun tıkalı olduğu zamanda daha az yemek yendiğini belirterek, "Akıntıları ve tıkanıklıkları da koku almamızı engelliyor. Tüm bu gibi durumlarda besinlerden lezzet alamıyoruz. Eğer aksine neden olan bir ilaç almıyorsanız iştah da azalabiliyor. Oysa vücudumuzun günlük ihtiyacı olan besinleri tüketebilmemiz gerekir. Direnç için elbette beslenme önemlidir. İştahsızken yeme, içme çileli de gelse; 'Doğru dozda iştah, bu açıdan baktığımızda, sağlığımızdan sorumludur' diyebiliriz" ifadelerini kullandı.
Hastalık sürecinde alınan yağlı ve şekerli gıdaların faydası olmadığını ifade eden Sayın, şunları söyledi:
"Göreneklerimiz dahilinde, hasta olana bi tas çorba yapmaya giden biri mutlaka bulunur. Tavuk suyuna çorbanın yumuşak içecek olması dışında ekstra bir iyileştirici kimyası olmadığı ortada, ancak bazen, insaf dedirtecek ısrarlar ve besin yüklemeleri ile karşılaşabiliyoruz. Tek seferde 0,5 kg portakalı sıkıp, bunu günde 3-5 kez tekrarlayanlar mı arasınız; vıcık vıcık yağlı tavuk suyuna şehriye çorba yapıp ekstradan yağ koyanlar mı. Sınırsız çeşitlilikte ve neye yaradığına emin olmadıkları bitki çaylarını karıştıran; enerji olsun, direnç versin adı altında helva, çikolata, tatlı gibi, enerjisi yüksek gıdalar tüketenler de cabası. Oysa hasta olduktan sonra bu denli şeker, yağ yüklemenin ekstra bir yararlılığı yoktur. Hatta bu çok yağlı gıdalar mide bulantısını arttırabilir."
Hastalık sürecinde içilen çorbaların nasıl olması gerektiğini anlatan Sayın, "Kullanmanızı önerebileceğim çorbalar: Unsuz pişen sarı, kırmızı mercimek, az miktarda erişteden veya eriştesiz yeşil mercimek çorbaları, sebze çorbası, pirinçsiz ve bulgurla yapılmış ezogelin çorba, kabuklu pirinçten yayla, düğün çorbaları, sebzeli mercimek, yoğurtlu mantar çorba ve aşurelik buğdayla yapılan nohutlu, yoğurtlu çorbalar kaliteli, besin değeri yüksek çorbalardır. Vitamin, mineral, az miktarda kaliteli karbonhidrat içeren çorbaları hep tavsiye ediyoruz. Boş kalori, boş karbonhidrat diyebileceğimiz pirinç, şehriye beyaz unu hiçbir şekilde içermeyen çorbalar kalitelidir ve idealdir. Birer büyük kase hafif yoğun kıvamda çorba içmek içine biraz zeytinyağı koymak yeterli olacaktır. Hastayken içilen çorbaların yanına, yoğurt servis ederek protein değerini arttırın. Çorbayla 1 dilim esmer ekmek yemek zorunluluk değildir. 1-2 kase az yağlı kaliteli içerikte çorba yeterli olabilir" şeklinde konuştu.
Işın Sayın, burnun tıkalı olduğu zamanda daha az yemek yendiğini belirterek, "Akıntıları ve tıkanıklıkları da koku almamızı engelliyor. Tüm bu gibi durumlarda besinlerden lezzet alamıyoruz. Eğer aksine neden olan bir ilaç almıyorsanız iştah da azalabiliyor. Oysa vücudumuzun günlük ihtiyacı olan besinleri tüketebilmemiz gerekir. Direnç için elbette beslenme önemlidir. İştahsızken yeme, içme çileli de gelse; 'Doğru dozda iştah, bu açıdan baktığımızda, sağlığımızdan sorumludur' diyebiliriz" ifadelerini kullandı.
Hastalık sürecinde alınan yağlı ve şekerli gıdaların faydası olmadığını ifade eden Sayın, şunları söyledi:
"Göreneklerimiz dahilinde, hasta olana bi tas çorba yapmaya giden biri mutlaka bulunur. Tavuk suyuna çorbanın yumuşak içecek olması dışında ekstra bir iyileştirici kimyası olmadığı ortada, ancak bazen, insaf dedirtecek ısrarlar ve besin yüklemeleri ile karşılaşabiliyoruz. Tek seferde 0,5 kg portakalı sıkıp, bunu günde 3-5 kez tekrarlayanlar mı arasınız; vıcık vıcık yağlı tavuk suyuna şehriye çorba yapıp ekstradan yağ koyanlar mı. Sınırsız çeşitlilikte ve neye yaradığına emin olmadıkları bitki çaylarını karıştıran; enerji olsun, direnç versin adı altında helva, çikolata, tatlı gibi, enerjisi yüksek gıdalar tüketenler de cabası. Oysa hasta olduktan sonra bu denli şeker, yağ yüklemenin ekstra bir yararlılığı yoktur. Hatta bu çok yağlı gıdalar mide bulantısını arttırabilir."
Hastalık sürecinde içilen çorbaların nasıl olması gerektiğini anlatan Sayın, "Kullanmanızı önerebileceğim çorbalar: Unsuz pişen sarı, kırmızı mercimek, az miktarda erişteden veya eriştesiz yeşil mercimek çorbaları, sebze çorbası, pirinçsiz ve bulgurla yapılmış ezogelin çorba, kabuklu pirinçten yayla, düğün çorbaları, sebzeli mercimek, yoğurtlu mantar çorba ve aşurelik buğdayla yapılan nohutlu, yoğurtlu çorbalar kaliteli, besin değeri yüksek çorbalardır. Vitamin, mineral, az miktarda kaliteli karbonhidrat içeren çorbaları hep tavsiye ediyoruz. Boş kalori, boş karbonhidrat diyebileceğimiz pirinç, şehriye beyaz unu hiçbir şekilde içermeyen çorbalar kalitelidir ve idealdir. Birer büyük kase hafif yoğun kıvamda çorba içmek içine biraz zeytinyağı koymak yeterli olacaktır. Hastayken içilen çorbaların yanına, yoğurt servis ederek protein değerini arttırın. Çorbayla 1 dilim esmer ekmek yemek zorunluluk değildir. 1-2 kase az yağlı kaliteli içerikte çorba yeterli olabilir" şeklinde konuştu.