Lozan Antlaşması'nın birinci evresi tamamlanmış ve henüz daha ikinci safhasına geçilmemişti.
Daha savaş yeni bitmiş olmasına karşın durup dinlenmek bilmeyen Cumhuriyetimizin banisi Mustafa Kemal Atatürk ve kahraman silah arkadaşları, bu ara dönemi boş geçirmemek için hayati derecede bir konuyu ele aldılar:
"Mili İktisat Kongresi".
Bu kongre İzmir'de yapılacaktı.
Şu hususa dikkatlerinizi çekmek isterim.
Büyük önder Atatürk bu kongreye katılacaklar listesinde bugün olduğu gibi faiz lobilerinin değil, Türk milletinin evlatlarını çağırmış ve görüşlerini almıştı.
Buradan çıkacak görüşlere göre bir milli politika belirlenecekti.
Çağrılanlar arasında; her il ve ilçeden 3 çiftçi, 1 tüccar, 1 sanatkâr, 1 bankacı ve 1 işçi olmak üzere, temsilciler seçilip İzmir'e gönderilmişti.
Kongrenin onursal başkanlığını yapan Mustafa Kemal Atatürk'ün açılış konuşması, tarihin her döneminde ders olarak okutulmalıdır.
Atatürk daha yeni savaştan çıkılmış olmasına rağmen, milli bir ekonominin bağımsız bir ülke açısından ne derece önemli olduğunu şu tarihi sözleriyle açıklamıştı.
ATATÜRK DİYOR Kİ:
"Bir milletin doğrudan doğruya yaşantısı ile ilgili olan, o milletin ekonomik durumudur."
"Tarihimizi dolduran zaferler ve başarısızlıkların tümü, ekonomik durumumuzla yakinen ilgilidir."
"Çağımız tamamen bir ekonomi devrinden başka bir şey değildir."
"Kılıçla fetih yapanlar, sabanla fetihler yapanlara yenilmeğe ve sonunda yerlerini terk etmeğe mahkûmdurlar."
"Kılıç kullanan kol yorulur; fakat saban kullanan kol, her gün daha çok kuvvetlenir ve her gün daha çok toprağa sahip olur."
"Egemenlik demek, şeref demek, namus demek, onur demektir."
"Tam bağımsızlık için şu prensip vardır: Millî egemenlik, ekonomik egemenlik ile pekiştirilmelidir."
Şimdi oradan tekrar günümüze dönelim.
1923 yılından bu tarafa, Atatürk'ün önderlik ettiği "Milli İktisat Kongresi"nden başka, ekonomiye dair benzer bir faaliyette bulunan herhangi bir parti veya sivil oluşum olmuş mudur?
Evet olmuştur.
Mustafa Kemal Atatürk'ün hayal ettiği kusursuz bir iktisat modelini ortaya koyan tek bir insan ve hareket olmuştur.
Kendisine hayatta iken, "Hoca Atatürk" denilen Prof. Dr. Haydar Baş Bey Atatürk'ün bu özlem ve hayalini gerçekleştirmiştir.
Büyük bir devrim diye adlandırılan bu sistemin adı, "Milli Ekonomi Modeli"dir.
Bu tezin tüm detayları yapılan 10 uluslararası kongre ile bütün dünyaya deklare edilmiştir.
Bugün Rusya ve Çin, bu modeli yakından takip eden ve belli başlıklarını uygulayan ülkelerdir.
Bugün Türkiye'de tarihin en büyük ekonomik bunalımı yaşanırken ve yabancılara sıcak para için el pençe duyulurken, böylesine bir modelden istifade edilmemesinin nedeni sizce ne olabilir?
Sn Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ı böylesine eşsiz bir modelden faydalanmak varken, ekonomiyi yaz-boz tahtasına çeviren Şimşek'e emanet etmesinin gerekçesi ne olabilir?
Aynı şey muhalefet içinde geçerlidir.
Mesela CHP.
Atatürk'ün partisiyim diyor.
Oysa Atatürk'ün 6 okuna tüm dokusu ve renkleriyle bağlı olan partinin, BTP olduğu çok açık.
Atatürk'ün en büyük hayalini gerçekleştiren parti, BTP değil midir?
Hani nerede seçime girme hakkı kazanmış olan 34 partinin ekonomiye dair bir satırlık görüşü?
Neden CHP bu teze sımsıkı sarılmıyor?
Bu model olmadan CHP'nin iktidara hazırlanıyor olmasının ne anlamı var?
Yüzde 60 oy aldın geldin diyelim.
Ne yapacaksın?
Yoksa sende mi Şimşek'i davet edeceksin?
Bu modelin BTP' de olması kimleri rahatsız ediyor çok iyi biliyorum.
Türkiye üzerinde kesin hesabı olanları rahatsız ediyor ve korkutuyor.
Peki ya diğerleri…
- BRICS doğru, ‘MEM’ çözümdür / 12.09.2024
- ‘Kürt’ diye ayrı bir millet yoktur! / 11.09.2024
- Ben de Mustafa Kemal’in askeriyim / 10.09.2024
- Türkiye’yi kurtaracak tek model / 09.09.2024
- Genç teğmenlere selam olsun / 04.09.2024
- CHP’ye yazıyorum / 03.09.2024
- Şimşek’i değil, Hüseyin Baş’ı dinle! / 02.09.2024
- Atatürk’ü sevmeyenin Filistin davası olamaz! / 30.08.2024
- Nerede Atatürkçüler? / 29.08.2024