Çatalca ormanlı, Baş'la buluştu

Cuma günü muhteşem bir miting oldu.Çağın bilge insanı Prof. Dr. Haydar Baş, Çatalca'nın Ormanlı köyünde çiftçilerle buluştu.Köylüler Sayın Baş'ı daha köy girişinde davulla zurnayla ve büyük bir coşkuyla karşıladılar. Karşılama esnasında hepsinde büyük bir heyecan vardı.Öncelikle köy kahvesinde çiftçilerin dertlerini dinleyen Sayın Baş, miting konuşmasını bir traktör römorkunun üzerinde yaptı.Milli Ekonomi Modeli ile dünyanın birçok bilim adamının hayranlığını ve takdirini toplayan, hatta modeldeki orijinallik ve üstün düşünce sebebiyle Nobel ödülüne aday gösterilen Sayın Baş, "Ben dünyaya kendi elimi öptürdüm, şimdi sıra milletimin elini öptürmeye geldi, var mısınız?" diyordu.Birileri dışarılarda ülke üzerinde emelleri olanların önünde el pençe divan dururken ve hatta kendini "kullandırırken", kendi milletinin, milletin efendisi köylünün karşısına geçince birden şahinleşebiliyordu, azarlıyor, fırça atıyordu. Bunun aksine Sayın Baş, Türkiye adına, millet adına dışarılarda dimdik, onurlu bir duruş ortaya koyarken, göğsünü gere gere "ben Türküm" derken, kendi milletinin, çiftçisinin karşısında oldukça mütevazı bir şekilde "Ben de köylüyüm, yıllarca ayağı çıplak çobanlık yaptım, tarlada, bağda, bahçede çalıştım, ben sizden biriyim" diyordu.Ormanlı köyü adından da anlaşılacağı üzere bir orman köyü, denize yakın, gölü var, tarıma müsait arazileri var. Çeltik üretiyorlar. Bu kadar bereketli topraklarda olmalarına rağmen büyük sıkıntıları var. Pirinçte ABD'ye gümrük duvarların aşağıya indirilmesi ve kotaların kaldırılması sebebiyle, buna maliyetlerin artması, devletin desteğinin azalması, pazar darlığı gibi sorunlar da eklenince Ormanlı çiftçisi perişan olmuş. Üretimden bile vazgeçmeyi düşünüyorlar.Sadece dert bu mu? Hayır. Eskiden gölde balık avlayıp satarak da bir kazanç elde ediyorlarmış. Ama ne var ki, şu anda balık avlamalarına yasak konmuş. Orman ürünlerinden de istifade edemiyorlar.Bir de bütün bu sıkıntıların üzerine 30-40 yıl önce ev kurmuş köylülerin değişik gerekçelerle evleri yıkılıyor. 40 yıl boyunca devlet olarak elektriğini, suyunu veriyorsun, yol imkanı sunuyorsun, ondan sonra da niye buraya ev yaptın diyerek evini yıkıyorsun. Madem müsaade etmeyecektin, niye 40 yıl önce böyle bir kapıyı açtın, madem açtın, niye bugün müsaade etmiyorsun?Anlayacağınız köylünün derdi çok, ama dinleyeni yok.Bu durum sadece Ormanlı köyü için mi geçerli? Hayır. Türkiye'deki bütün köylerin, beldelerin hali böyle. Çiftçiler kara kara düşünüyorlar.İşte Haydar Baş Bey'e olan sevgileri ve ilgileri de buradan kaynaklanıyor. Haydar Bey, seçim dönemi olmamasına rağmen, ayaklarına kadar gidiyor, sadece gitmekle kalmayıp dertlerini dinliyor ve çözüm yollarını sunuyor.Zaten görünen o ki, bir modeli, projesi, çözümü olmayanların, bu milletin oyuyla iktidara gelip sonra da sırtını dönenlerin, muhalefet adına danışıklı dövüş yaparak iktidarın ekmeğine yağ sürenlerin köylünün karşısına çıkabilmesi mümkün değil.Sayın Baş bu konuda da "Hangi parti gelirse gelsin, ister AKP, ister DYP, ister CHP... hiçbirinin IMF dışında bir projesi yok, vatandaşın derdine çare olamazlar, hiçbir çözüm ortaya koyamazlar" demektedir.Bağımsız Türkiye Partisinin (BTP) farkı ise liderinin Prof. Dr. Haydar Baş olması, Sayın Baş'ın ise ülkenin bütün meselelerini çözebilecek dünyaca ünlü bir modelinin ve projesinin olması. Sevindiğimiz nokta ise her konuda kıskaca alınmış, inim inim inleyen köylümüz artık çözümün adresinin farkında. Onu bağrına basıyor, onu sahipleniyor.Çözüme ulaşmanın en zor olan ilk basamağı, çözecek olanı fark edebilmektir. Bundan sonrası oldukça hızlı gelişir.İşte Çatalca Ormanlı'da, çözüm arayan köylü, çözümü ortaya koyan Haydar Baş ve çözüm buluştu.