KESK Başkanı İsmail Hakkı Tombul, bütçeden kamu harcamalarına ayrılan payın OECD ortalamasının çok altında kaldığını belirterek, "Hükümetin bütçedeki öncelikler sıralaması , siyasal tercihleri ele veriyor" dedi
KESK Başkanı İsmail Hakkı Tombul, OECD ülkelerinin kamu harcamalarının GSYİH içindeki ortalamasının yüzde 41.3 olduğunu belirterek, Türkiye'de ise bu oranın 2007 yılı için yüzde 32.4 düzeyinde olduğunu kaydetti. 2007 yılında faiz harcamalarının oranın yüzde 24 civarında olacağına dikkat çeken Tombul, "Askeri harcamaları da düştüğünde bu oran yüzde 21'dir. OECD ortalamasında ise bu oran yüzde 34.8'dir" dedi.İsmail Tombul, OECD ülkelerine göre Türkiye'de kamu harcamalarına son derece az kaynak ayırıldığını ifade ederek, şöyle konuştu: "Kamu harcamalarına ayrılan payın az olması, yetersiz sayıda okul, hastane, doktor, öğeretmen, fabrika, yol ve iş demektir. Hükümetlerin sınıfsal tercihlerinin ifadesi olan bu uygulamalar, her şeyin alınır-satılır olduğu ve kar güdüsüne bırakıldığı bir dünya düzenini savunan libarel politikaların ürünüdür. Oysa başta eğitim-sağlık gibi tüm yurttaşlara eşit,ücertsiz ve nitelikli olarak ulaştırılması ve sunulması gereken hizmetler, ticari amaçlarla, kar güdüsüne teslim edilmeyecek kadar önelidir. Bugün kademeli olarak bu alanların paralaştırıldığını ve kademeli olarak düşürüldüğünü görmekteyiz. Bu alanların özelleştirilmesi ve paralı hale getirilmesi haylkın üzerindeki ikinci vergilendirme aracı haline gelecek, yoksul bölgelerde okulların, hastanelerin kar elde etmediği gerekçesiyle kapatıldığı trajik bir sürece hizmet edecektir"
KESK Başkanı İsmail Hakkı Tombul, OECD ülkelerinin kamu harcamalarının GSYİH içindeki ortalamasının yüzde 41.3 olduğunu belirterek, Türkiye'de ise bu oranın 2007 yılı için yüzde 32.4 düzeyinde olduğunu kaydetti. 2007 yılında faiz harcamalarının oranın yüzde 24 civarında olacağına dikkat çeken Tombul, "Askeri harcamaları da düştüğünde bu oran yüzde 21'dir. OECD ortalamasında ise bu oran yüzde 34.8'dir" dedi.İsmail Tombul, OECD ülkelerine göre Türkiye'de kamu harcamalarına son derece az kaynak ayırıldığını ifade ederek, şöyle konuştu: "Kamu harcamalarına ayrılan payın az olması, yetersiz sayıda okul, hastane, doktor, öğeretmen, fabrika, yol ve iş demektir. Hükümetlerin sınıfsal tercihlerinin ifadesi olan bu uygulamalar, her şeyin alınır-satılır olduğu ve kar güdüsüne bırakıldığı bir dünya düzenini savunan libarel politikaların ürünüdür. Oysa başta eğitim-sağlık gibi tüm yurttaşlara eşit,ücertsiz ve nitelikli olarak ulaştırılması ve sunulması gereken hizmetler, ticari amaçlarla, kar güdüsüne teslim edilmeyecek kadar önelidir. Bugün kademeli olarak bu alanların paralaştırıldığını ve kademeli olarak düşürüldüğünü görmekteyiz. Bu alanların özelleştirilmesi ve paralı hale getirilmesi haylkın üzerindeki ikinci vergilendirme aracı haline gelecek, yoksul bölgelerde okulların, hastanelerin kar elde etmediği gerekçesiyle kapatıldığı trajik bir sürece hizmet edecektir"