‘Bu, dinin bir parçasıdır’
Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ümmetimden hazır ve gaib olanlara tavsiye ediyorum ki; müslümanın davetini beş mil öteden de olsa kabul etsinler. Zira bu, dinin bir parçasıdır”
18.07.2020 23:50:00





OKAN EGESEL
İmam Sâdık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Mü'minin mü'min üzerindeki farz olan haklarından biri de davetini kabul etmesidir."
Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Misafirliğe çağırılan kimsenin kabul etmemesi veya kabul edip yemeğini yememesi cefadandır."
Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Eğer bir mü'min beni koyun paçası yemeğe dahi davet etse kabul ederim. Bu iş dinin parçasıdır."
Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Ümmetimden hazır ve gayb olanlara tavsiye ediyorum ki; müslümanın davetini beş mil öteden de olsa kabul etsinler. Zira bu, dinin bir parçasıdır."
Fasık kimsenin davetini kabul etmekten sakınmak hususunda Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Allah benim, müşriklerin ve münafıkların yemeğinden istifade etmemi hoş görmez."
Resûlullah (s.a.a), Hz. Ebuzer'e yaptığı tavsiyesinde şöyle buyurmuştur: "Fasık kimselerin yemeğinden yeme!"
İkram edilen yemeği az görmekten sakınmak hususunda ise Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Kardeşlerinin önüne koyduğu yemeği az görmesi ev sahibine günah olarak yeter. Kardeşlerinin önüne koyduğu şeyi az görmesi de misafire günah olarak yeter."
İmam Sâdık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Kardeşinin, kendisinin önüne koyduğu şeyi az gören kimse helak olsun ve kardeşinin önüne koyduğu şeyi az gören kimse de helak olsun." (Vesail'uş Şia, 16/431, 21. Bölüm).
Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Misafirler için kendinizi zahmete atmayınız."
Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Hiç kimse gücünden fazla kendisini misafiri için zahmete atmasın."
Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "İnsanın kardeşine ikramı; kendisini onun için zahmete atmamasıdır."
İmam Rıza (a.s) şöyle anlatıyor:
Birisi, Mü'minlerin Emiri Ali'yi (a.s) misafirliğe davet etti.
Ali (a.s), "Bana üç söz vermen şartıyla kabul ediyorum" diye buyurdu.
O şöyle arz etti: "Ne sözü ey Mü'minlerin Emiri?"
İmam şöyle buyurdu: "Dışarıdan benim için hiçbir şey temin etmemen, evde var olan şeyi benden esirgememen, eşine ve çocuklarına zulmetmemen şartıyla."
O şöyle arz etti: "Ben de kabul ediyorum ey Müminlerin Emiri!"
Böylece Ali b. Ebi Tâlib (a.s) onun davetini kabul etti.
Haris A'ver, Müminlerin Emiri'nin (a.s) yanına gelerek şöyle arz etti: "Ey Müminlerin Emiri! Allah beni sana feda etsin! Beni şereflendirmeni ve yanımda yemek yemeni istiyorum."
Müminlerin Emiri Ali (a.s) şöyle buyurdu: "Kendini zahmete atmaman şartıyla kabul ediyorum."
Ardından evine girdi. Haris birkaç parça ekmek getirdi ve Mü'minlerin Emiri (a.s) ekmeği yemeğe başladı.
Haris şöyle arz etti: "Benim birkaç dirhemim var. Eğer izin verirsen senin için yiyecek alayım."
İmam (a.s) şöyle buyurdu: "Hayır. Bunlar senin evinde olan şeylerdir." (Muhammed Muhammedî Reyşehrî, Mizanu'l-Hikmet).
İmam Sâdık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Mü'minin mü'min üzerindeki farz olan haklarından biri de davetini kabul etmesidir."
Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Misafirliğe çağırılan kimsenin kabul etmemesi veya kabul edip yemeğini yememesi cefadandır."
Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Eğer bir mü'min beni koyun paçası yemeğe dahi davet etse kabul ederim. Bu iş dinin parçasıdır."
Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Ümmetimden hazır ve gayb olanlara tavsiye ediyorum ki; müslümanın davetini beş mil öteden de olsa kabul etsinler. Zira bu, dinin bir parçasıdır."
Fasık kimsenin davetini kabul etmekten sakınmak hususunda Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Allah benim, müşriklerin ve münafıkların yemeğinden istifade etmemi hoş görmez."
Resûlullah (s.a.a), Hz. Ebuzer'e yaptığı tavsiyesinde şöyle buyurmuştur: "Fasık kimselerin yemeğinden yeme!"
İkram edilen yemeği az görmekten sakınmak hususunda ise Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Kardeşlerinin önüne koyduğu yemeği az görmesi ev sahibine günah olarak yeter. Kardeşlerinin önüne koyduğu şeyi az görmesi de misafire günah olarak yeter."
İmam Sâdık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Kardeşinin, kendisinin önüne koyduğu şeyi az gören kimse helak olsun ve kardeşinin önüne koyduğu şeyi az gören kimse de helak olsun." (Vesail'uş Şia, 16/431, 21. Bölüm).
Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Misafirler için kendinizi zahmete atmayınız."
Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Hiç kimse gücünden fazla kendisini misafiri için zahmete atmasın."
Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "İnsanın kardeşine ikramı; kendisini onun için zahmete atmamasıdır."
İmam Rıza (a.s) şöyle anlatıyor:
Birisi, Mü'minlerin Emiri Ali'yi (a.s) misafirliğe davet etti.
Ali (a.s), "Bana üç söz vermen şartıyla kabul ediyorum" diye buyurdu.
O şöyle arz etti: "Ne sözü ey Mü'minlerin Emiri?"
İmam şöyle buyurdu: "Dışarıdan benim için hiçbir şey temin etmemen, evde var olan şeyi benden esirgememen, eşine ve çocuklarına zulmetmemen şartıyla."
O şöyle arz etti: "Ben de kabul ediyorum ey Müminlerin Emiri!"
Böylece Ali b. Ebi Tâlib (a.s) onun davetini kabul etti.
Haris A'ver, Müminlerin Emiri'nin (a.s) yanına gelerek şöyle arz etti: "Ey Müminlerin Emiri! Allah beni sana feda etsin! Beni şereflendirmeni ve yanımda yemek yemeni istiyorum."
Müminlerin Emiri Ali (a.s) şöyle buyurdu: "Kendini zahmete atmaman şartıyla kabul ediyorum."
Ardından evine girdi. Haris birkaç parça ekmek getirdi ve Mü'minlerin Emiri (a.s) ekmeği yemeğe başladı.
Haris şöyle arz etti: "Benim birkaç dirhemim var. Eğer izin verirsen senin için yiyecek alayım."
İmam (a.s) şöyle buyurdu: "Hayır. Bunlar senin evinde olan şeylerdir." (Muhammed Muhammedî Reyşehrî, Mizanu'l-Hikmet).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.