BTP’den iktidara vergi politikası eleştirisi: Devleti de, milleti de öldürürsünüz
Garaçoğlu, "Küresel dünyanın oluşturduğu bir iktisat anlayışına teslim olursanız milleti de öldürürsünüz, devleti de öldürürsünüz. Şu anda Türkiye oraya gidiyor" dedi.
28.07.2024 12:56:00 / Güncelleme: 28.07.2024 12:59:37
Bülent TAPICI
Bülent TAPICI
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkan Yardımcısı Zeki Garaçoğlu iktidarın vergi politikasını değerlendirdi.
Yenimesaj.com.tr olarak Meclis'ten geçen yeni vergi paketine ilişkin görüşlerini sorduğumuz Garaçoğlu şunları söyledi.
"Eğer siz Türkiye'deki ticareti vadeli bir anlayışa oturtursanız yani alım gücünü öldürdüğünüz noktada işveren ürettiği mala alıcı bulamazsa, vadeli mantıkla devreye çıkarsa ticaret oluyor ancak kazanç olmuyor, ticaret oluyor tahsilat olmuyor. İşverenle tüketici tarafının dengesini oluşturacak bir yapı var. Vergiyi kazanandan alın ama bu anlayışı siz kâr etmeden işvereni de boğma noktasına taşırsanız bu da yanlış. Bunun için tüketim tarafını çok dikkate almamız lazım.
Temel yaklaşımda farklı bakış açımız var. Biz BTP olarak, 'Tüketim tarafını güçlendirmemiz lazım ki üretim olsun, üretim yapıldığı zaman satış olsun kazanç çıksın ve oradan vergimizi alalım' diyoruz. Bu arkadaşlarımızın yaklaşım tarzı ise 'Biz ekonomiyi soğutalım yani alışveriş olmasın, alışverişin olmadığı zaman üretim yapan malını satamazsın' şeklinde. Dolayısıyla biz farkına varmadan tüketim tarafını soğuturken üretim tarafını da öldürüyoruz, dolayısıyla buradan vergi çıkmaz.
Meseleye bir bütün olarak bakmamız lazım. Eğer biz 85 milyonu zenginleştirmemiz lazım demediğimiz müddetçe vergiyi de alacağınız kesimi öldürmüş olursunuz. Aslında bakış tarzımız, 'Ben devletim, 85 milyona bakarım' şeklinde olmalı. Bu mantıkla devreye girdiğiniz zaman, para politikanızı bu şekilde devreye koyduğunuz zaman üretim de çoğalacak, istihdam da çoğalacak ve dolayısıyla vergiyi de çok iyi bir şekilde toplayacağız. Böyle olunca üreten de memnun, tüketen de memnun, devlet de memnun noktasına gelecek.
Ancak küresel dünyanın oluşturduğu bir iktisat anlayışına teslim olursanız milleti de öldürürsünüz, devleti de öldürürsünüz. Şu anda Türkiye oraya gidiyor. Bu meseleleri çok iyi anlamamız gerekiyor, milletimiz anlamak zorunda, kanaat önderleri çözüm ararken mutlaka çözümü olan anlayışları ortaya koymamız gerekiyor.
Mesela Bağımsız Türkiye Partisi, Milli Ekonomi Modeli ve Hüseyin Baş bu çözümlerin adresidir. Bu çözümleri kadro olarak biz biliyoruz. Biz yüzde 100 çözümü biliyoruz. Dolayısıyla milletimiz ümitsiz olmasın ama çözümü olan insanlara gözünü çevirsin ve topyekün 85 milyonu, devleti ayağa kaldırarak güçlü bir devlet, zengin bir millet ortaya koymamız gerekiyor. Aksi takdirde bu senaryonun sonunda küresel sermayenin, küresel güçlerin hegemonyasına giden bir ülkede devlet de, millet de ayakta kalamaz ve çok büyük tehlikeyle karşı karşıya kalırız."
Yenimesaj.com.tr olarak Meclis'ten geçen yeni vergi paketine ilişkin görüşlerini sorduğumuz Garaçoğlu şunları söyledi.
"Eğer siz Türkiye'deki ticareti vadeli bir anlayışa oturtursanız yani alım gücünü öldürdüğünüz noktada işveren ürettiği mala alıcı bulamazsa, vadeli mantıkla devreye çıkarsa ticaret oluyor ancak kazanç olmuyor, ticaret oluyor tahsilat olmuyor. İşverenle tüketici tarafının dengesini oluşturacak bir yapı var. Vergiyi kazanandan alın ama bu anlayışı siz kâr etmeden işvereni de boğma noktasına taşırsanız bu da yanlış. Bunun için tüketim tarafını çok dikkate almamız lazım.
Temel yaklaşımda farklı bakış açımız var. Biz BTP olarak, 'Tüketim tarafını güçlendirmemiz lazım ki üretim olsun, üretim yapıldığı zaman satış olsun kazanç çıksın ve oradan vergimizi alalım' diyoruz. Bu arkadaşlarımızın yaklaşım tarzı ise 'Biz ekonomiyi soğutalım yani alışveriş olmasın, alışverişin olmadığı zaman üretim yapan malını satamazsın' şeklinde. Dolayısıyla biz farkına varmadan tüketim tarafını soğuturken üretim tarafını da öldürüyoruz, dolayısıyla buradan vergi çıkmaz.
Meseleye bir bütün olarak bakmamız lazım. Eğer biz 85 milyonu zenginleştirmemiz lazım demediğimiz müddetçe vergiyi de alacağınız kesimi öldürmüş olursunuz. Aslında bakış tarzımız, 'Ben devletim, 85 milyona bakarım' şeklinde olmalı. Bu mantıkla devreye girdiğiniz zaman, para politikanızı bu şekilde devreye koyduğunuz zaman üretim de çoğalacak, istihdam da çoğalacak ve dolayısıyla vergiyi de çok iyi bir şekilde toplayacağız. Böyle olunca üreten de memnun, tüketen de memnun, devlet de memnun noktasına gelecek.
Ancak küresel dünyanın oluşturduğu bir iktisat anlayışına teslim olursanız milleti de öldürürsünüz, devleti de öldürürsünüz. Şu anda Türkiye oraya gidiyor. Bu meseleleri çok iyi anlamamız gerekiyor, milletimiz anlamak zorunda, kanaat önderleri çözüm ararken mutlaka çözümü olan anlayışları ortaya koymamız gerekiyor.
Mesela Bağımsız Türkiye Partisi, Milli Ekonomi Modeli ve Hüseyin Baş bu çözümlerin adresidir. Bu çözümleri kadro olarak biz biliyoruz. Biz yüzde 100 çözümü biliyoruz. Dolayısıyla milletimiz ümitsiz olmasın ama çözümü olan insanlara gözünü çevirsin ve topyekün 85 milyonu, devleti ayağa kaldırarak güçlü bir devlet, zengin bir millet ortaya koymamız gerekiyor. Aksi takdirde bu senaryonun sonunda küresel sermayenin, küresel güçlerin hegemonyasına giden bir ülkede devlet de, millet de ayakta kalamaz ve çok büyük tehlikeyle karşı karşıya kalırız."