'AB'ye karşı bağımsız Türkiye' mitingleri devam ediyor. Bu tarihi buluşmalardaki milletimizin coşkusunu görmek gerek. Batması, bitmesi beklenen, AB uyum yasaları ile bölünme süreci süratlenen Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin bekası için, milletimizin huzur ver rahatı için Prof. Dr. Haydar Baş'ın projeleri vatandaşımız tarafından vazgeçilmez kabul ediliyor.
Kahramanmaraş, Gaziantep ve Kilis'teki mitinglere olan yoğun ilgi, Güneydoğu Anadolu bölgesinin nabzını tutmak açısından da önemliydi. Milletimizin etnik kökeni ne olursa olsun birlik beraberliği ne kadar özlediğini de görmemiz mümkün oldu.
Hangi açıdan bakarsak bakalım, mitinge katılanların mevsim şartlarının ve tatil aylarının bütün olumsuzluklarına rağmen saatler boyunca güneşin altında durmaları ve mitingin bitiminde BTP Genel Başkanı sayın Baş'ın elini tutabilmek için oluşturdukları yoğun izdihamın altını çizmek gerekir. 'Aşsız kaldık, işsiz kaldık, sahipsiz kaldık' diye gözyaşı döken, kurtarıcı olarak sayın Baş'ı gördüklerini ifade eden vatandaş bizlere, basın yayın mensuplarına da duygulu anlar yaşattı.
Orijinal bir tespite değinmek istiyorum. Prof. Dr. Haydar Baş bey konuşmasında asıl 'halkçı' partinin BTP olduğunu belirtti. Atatürk'ten sonra halkçılık kavramı da kan kaybederek asli hüviyetinden uzaklaştı. Öyle ki bu kavram sanki tapulu bir mal gibi davranıldı. İçeriğinden ziyade lafız üzerinde yoğunlaşıldı. İşte size garip bir örnek. Sayın Baykal'ın sayın Derviş'i CHP'ye katması, perdenin kalkmasına vesile oldu. Sayın Derviş IMF projelerini uygulayan, hortumcu ve bankacıların ekmeğine yağ süren uygulamaları ile halkı hep ezen bir politika uyguladı. Derviş'in CHP'ye büyük bir sansasyonla alınmasının arkasında yatan gerçek CHP'nin halkçılıkla ilgisinin kalmadığını da gösteriyor.
Gelişen şartlar ve Prof. Dr. Haydar Baş beyin Atatürk'ün izinde devrim çapındaki sosyal reform paketleri BTP'nin aynı zamanda halkçı bir parti olduğunu göstermektedir.
BTP tam merkezde olan tek parti.
Kahramanmaraş, Gaziantep ve Kilis'teki mitinglere olan yoğun ilgi, Güneydoğu Anadolu bölgesinin nabzını tutmak açısından da önemliydi. Milletimizin etnik kökeni ne olursa olsun birlik beraberliği ne kadar özlediğini de görmemiz mümkün oldu.
Hangi açıdan bakarsak bakalım, mitinge katılanların mevsim şartlarının ve tatil aylarının bütün olumsuzluklarına rağmen saatler boyunca güneşin altında durmaları ve mitingin bitiminde BTP Genel Başkanı sayın Baş'ın elini tutabilmek için oluşturdukları yoğun izdihamın altını çizmek gerekir. 'Aşsız kaldık, işsiz kaldık, sahipsiz kaldık' diye gözyaşı döken, kurtarıcı olarak sayın Baş'ı gördüklerini ifade eden vatandaş bizlere, basın yayın mensuplarına da duygulu anlar yaşattı.
Orijinal bir tespite değinmek istiyorum. Prof. Dr. Haydar Baş bey konuşmasında asıl 'halkçı' partinin BTP olduğunu belirtti. Atatürk'ten sonra halkçılık kavramı da kan kaybederek asli hüviyetinden uzaklaştı. Öyle ki bu kavram sanki tapulu bir mal gibi davranıldı. İçeriğinden ziyade lafız üzerinde yoğunlaşıldı. İşte size garip bir örnek. Sayın Baykal'ın sayın Derviş'i CHP'ye katması, perdenin kalkmasına vesile oldu. Sayın Derviş IMF projelerini uygulayan, hortumcu ve bankacıların ekmeğine yağ süren uygulamaları ile halkı hep ezen bir politika uyguladı. Derviş'in CHP'ye büyük bir sansasyonla alınmasının arkasında yatan gerçek CHP'nin halkçılıkla ilgisinin kalmadığını da gösteriyor.
Gelişen şartlar ve Prof. Dr. Haydar Baş beyin Atatürk'ün izinde devrim çapındaki sosyal reform paketleri BTP'nin aynı zamanda halkçı bir parti olduğunu göstermektedir.
BTP tam merkezde olan tek parti.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi / diğer yazıları
- Türkiye darboğazda değil, kuşatma altında / 13.12.2025
- Biz atadan geldik, ataya gideriz / 12.12.2025
- Türkiye kuşatılıyor; çıkış Atatürk’ün dış politika aklı ve Haydar Baş’ın çizgisidir / 06.12.2025
- Atatürk’ün reddettiği ayine bugün devlet protokolü müsaade ediyor: Neden? / 05.12.2025
- Dini ve etnik cepheden yürüyen büyük operasyon / 04.12.2025
- Papa’nın Türkiye ziyareti: 1700 yıllık bir sembolik operasyon ve Lozan’ın sınandığı an / 01.12.2025
- Lozan’dan bugüne: ABD’nin yarım kalan hesabı ve yeni harita arayışı / 30.11.2025
- Emperyal dizaynın yeni perdesi ve Türkiye’yi bekleyen tehlike / 28.11.2025
- İmralı süreci ve ulus devletin kırılma noktası / 27.11.2025
- İmralı’ya ziyaret meşruiyet üretmez / 23.11.2025
- Biz atadan geldik, ataya gideriz / 12.12.2025
- Türkiye kuşatılıyor; çıkış Atatürk’ün dış politika aklı ve Haydar Baş’ın çizgisidir / 06.12.2025
- Atatürk’ün reddettiği ayine bugün devlet protokolü müsaade ediyor: Neden? / 05.12.2025
- Dini ve etnik cepheden yürüyen büyük operasyon / 04.12.2025
- Papa’nın Türkiye ziyareti: 1700 yıllık bir sembolik operasyon ve Lozan’ın sınandığı an / 01.12.2025
- Lozan’dan bugüne: ABD’nin yarım kalan hesabı ve yeni harita arayışı / 30.11.2025
- Emperyal dizaynın yeni perdesi ve Türkiye’yi bekleyen tehlike / 28.11.2025
- İmralı süreci ve ulus devletin kırılma noktası / 27.11.2025
- İmralı’ya ziyaret meşruiyet üretmez / 23.11.2025






















































































