Eğer bir dünya savaşında Osmanlı İmparatorluğu Almanya'nın tarafını tutarsa, İngiliz filosu Çanakkale Boğazı'nı zorlayıp geçecek ve İstanbul'u alacaktır..." İngiliz devlet adamı Winston Churchill'in, 1. Dünya Savaşı'ndan birkaç yıl önce Londra'yı ziyaret eden Enver Paşa'ya söylediği bu sözler gerçekleşmiş, Osmanlı Devleti, Almanya ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun yanında bu büyük savaşa dahil olmuştu. Sıra, İstanbul'u işgal ederek, "Düşmanların en zayıfı" sayılan Osmanlı Devleti'ni safdışı bırakmaya gelmişti. Bunun yolu da, Çanakkale Boğazı'ndan geçiyordu. Zira, Türk'ün kahramanlığını göz önünde tutmayanlar, boğazları zorlamayı "nispeten" kolay sayıyordu.
Uzun bir ön hazırlıktan sonra 19 Şubat 1915'de başlayan ilk saldırıyla öncelikle boğazın girişini koruyan Anadolu yakasındaki Kumkale ile Orhaniye ve Rumeli yakasındaki Ertuğrul ile Seddülhisar tabyalarının yok edilmesi planlıyordu. İkisi Fransız, dördü İngiliz olmak üzere altı zırhlı bu işi başarmak için görevlendirilmişti. Bu gemiler 10-12 bin metreden bataryalar üzerine ateşe başlamıştı. İlk günün sonunda atışlarını isabet ettiremeyen denizciler durumdan pek memnun değildi. Sahildeki Türk tabyalarının vurulması için daha yakın mesafeden atış yapmaları gerekiyordu. Hava şartları buna fırsat vermeyince, 26 Şubat'ta denizin düzelmesiyle atışlara tekrar başlayabildiler. Müttefik gemileri en fazla "boynuzlu canavar" denilen mayınlardan çekiniyordu. Boğazın en dar yerine kadar olan sahanın temizlenmesi şarttı. Bunun için Mart ayı başına kadar top atışları vekaraya asker çıkarma girişimlerinde bulunan müttefikler, boğazın kolaylıkla geçilir olduğuna inanmaya başladılar. Şimdi önlerinde boğazın merkez savunmasını kırmak kalmıştı. Bahriye Bakanı Churchill, boğazın bir an önce geçilmesi için mesaj üzerine mesaj gönderip Amiral Carden'i zorlamaya başlamıştı. Churchill'in dayatmaları ve boğazda yaşanan zorluklar sonucu Amiral Carden istifa etmek zorunda kaldı. 17 Mart'ta yerine Tümamiral de Robeck tayin edildi.
SALDIRI GÜNÜ: 18 MART
Güneşli ve ılık 18 Mart 1915 sabahı Amiral donanmaya hareket emrini verdi. Saat 10.30'da sahildeki Türk savunma tesisleri net bir şekilde görülüyordu. İlk 10 savaş gemisi boğaza girer girmez Türk askerinin havan ve sahra toplarının atışıyla karşılaştı. Bir saat sonra Queen Elizabeth ve yanındakiler diğer gemilerin koruması altında yoluna devam etti. Kalelerin topa tutulması 11.50'ye kadar devam etti. Bu sırada boğazın her iki yanındaki Türk bataryalarının artan atışından İngiliz gemileri isabet almaya başladı. Çanakkale Boğazı'nda müttefik donanmasıyla boğazı savunan Türk birlikleri arasında korkunç bir top atışı başladı. Bombalanan batarya ve tabyalardan yükselen toz bulutları, sağa sola savrulan parçalar, düşman gemilerinin Türk mermileriyle dövülmesi ortalığı cehenneme çevirmişti. Türk topçularının menzilindeki Gaulis, Flexible ve Agamemnon isabet aldı.
BOUVET'İN BATIŞI
13.54'de Suffren'in arkasındaki Bouvet savaş gemisi büyük bir patlamayla sarsıldı. Güverteden yükselen kara duman gökyüzüne yükselirken, gemi önce kıçının üstüne kalktı, daha sonra da alabora olup iki dakika içinde battı. Geminin komutanı Albay Rageot ve 639 denizci yaşamını yitirdi. Bir görgü tanığına göre gemi "Su dolu bir banyo teknesinde batan bir tas gibi suya gömüldü". Fransızların batan Bouvet gemisinden başka Suffren ve Gaulois gemileri de mayınlardan veya sahil atışlarından yaralandı.
ZAFER TÜRKLERİN
18 Mart, müttefik donanması için yenilginin tarihiydi. Saatler 17.00'yi gösterdiğinde her tarafı cehennemi bir ateş içinde bırakarak boğazı geçmeyi tasarlayan düşman armadası, kuvvetinin üçte birini kaybederek, savaş meydanından mağlup ve perişan olarak geri dönüyordu.Felaket karşısında Robeck deniz saldırısını durdurmak zorunda kalmıştı. 7.5 saat süren deniz muharebesi sonucunda, savaşa katılan 18 büyükgemiden üçü (Bouvet, Irressistible ve Ocean) batırılmış, üçü de (Gaulois, Suffren ve Inflexible) da uzun bir süre için saf dışı bırakılmıştı. Böylece yenilmez zannedilen düşman yenilmiş, İstanbul kapıları kapatılmıştı. Bu, düşman donanmasının boğazdan geçmesini önleyen, aynı zamanda kara savaşlarının nüvesini teşkil edecek, İstanbul'un işgalini, dolayısıyla vatan topraklarının düşman çizmeleriyle ezilmesini engelleyecek büyük bir zaferdi.
NUSRET MAYIN GEMİSİ
Almanya'da 1910 yılında inşa edilen Nusret gemisi, mayın uzmanı Alman Yarbay Geehl ile birlikte Çimenlik iskelesinden aldığı mayınları, 18 Mart deniz saldırısından 10gün önce, sabaha karşı yağmurlu ve puslu bir havada, önce Rumeli sahilini takip edip sonra karşı kıyıya dönerek, Erenköy Koyu'na kıyıya paralel olarak, Poyraz-Lodos yönünde 26 mayın döşemişti. Çanakkale Savaşlarında çok önemli bir yeri bulunan Nusret gemisinin döşediği mayınlar, boğazın düşmek üzere olduğu kritik bir anda düşmanın deniz saldırılarını durdurarak Türk askerinin ve vatandaşların moralini yükseltti.
Uzun bir ön hazırlıktan sonra 19 Şubat 1915'de başlayan ilk saldırıyla öncelikle boğazın girişini koruyan Anadolu yakasındaki Kumkale ile Orhaniye ve Rumeli yakasındaki Ertuğrul ile Seddülhisar tabyalarının yok edilmesi planlıyordu. İkisi Fransız, dördü İngiliz olmak üzere altı zırhlı bu işi başarmak için görevlendirilmişti. Bu gemiler 10-12 bin metreden bataryalar üzerine ateşe başlamıştı. İlk günün sonunda atışlarını isabet ettiremeyen denizciler durumdan pek memnun değildi. Sahildeki Türk tabyalarının vurulması için daha yakın mesafeden atış yapmaları gerekiyordu. Hava şartları buna fırsat vermeyince, 26 Şubat'ta denizin düzelmesiyle atışlara tekrar başlayabildiler. Müttefik gemileri en fazla "boynuzlu canavar" denilen mayınlardan çekiniyordu. Boğazın en dar yerine kadar olan sahanın temizlenmesi şarttı. Bunun için Mart ayı başına kadar top atışları vekaraya asker çıkarma girişimlerinde bulunan müttefikler, boğazın kolaylıkla geçilir olduğuna inanmaya başladılar. Şimdi önlerinde boğazın merkez savunmasını kırmak kalmıştı. Bahriye Bakanı Churchill, boğazın bir an önce geçilmesi için mesaj üzerine mesaj gönderip Amiral Carden'i zorlamaya başlamıştı. Churchill'in dayatmaları ve boğazda yaşanan zorluklar sonucu Amiral Carden istifa etmek zorunda kaldı. 17 Mart'ta yerine Tümamiral de Robeck tayin edildi.
SALDIRI GÜNÜ: 18 MART
Güneşli ve ılık 18 Mart 1915 sabahı Amiral donanmaya hareket emrini verdi. Saat 10.30'da sahildeki Türk savunma tesisleri net bir şekilde görülüyordu. İlk 10 savaş gemisi boğaza girer girmez Türk askerinin havan ve sahra toplarının atışıyla karşılaştı. Bir saat sonra Queen Elizabeth ve yanındakiler diğer gemilerin koruması altında yoluna devam etti. Kalelerin topa tutulması 11.50'ye kadar devam etti. Bu sırada boğazın her iki yanındaki Türk bataryalarının artan atışından İngiliz gemileri isabet almaya başladı. Çanakkale Boğazı'nda müttefik donanmasıyla boğazı savunan Türk birlikleri arasında korkunç bir top atışı başladı. Bombalanan batarya ve tabyalardan yükselen toz bulutları, sağa sola savrulan parçalar, düşman gemilerinin Türk mermileriyle dövülmesi ortalığı cehenneme çevirmişti. Türk topçularının menzilindeki Gaulis, Flexible ve Agamemnon isabet aldı.
BOUVET'İN BATIŞI
13.54'de Suffren'in arkasındaki Bouvet savaş gemisi büyük bir patlamayla sarsıldı. Güverteden yükselen kara duman gökyüzüne yükselirken, gemi önce kıçının üstüne kalktı, daha sonra da alabora olup iki dakika içinde battı. Geminin komutanı Albay Rageot ve 639 denizci yaşamını yitirdi. Bir görgü tanığına göre gemi "Su dolu bir banyo teknesinde batan bir tas gibi suya gömüldü". Fransızların batan Bouvet gemisinden başka Suffren ve Gaulois gemileri de mayınlardan veya sahil atışlarından yaralandı.
ZAFER TÜRKLERİN
18 Mart, müttefik donanması için yenilginin tarihiydi. Saatler 17.00'yi gösterdiğinde her tarafı cehennemi bir ateş içinde bırakarak boğazı geçmeyi tasarlayan düşman armadası, kuvvetinin üçte birini kaybederek, savaş meydanından mağlup ve perişan olarak geri dönüyordu.Felaket karşısında Robeck deniz saldırısını durdurmak zorunda kalmıştı. 7.5 saat süren deniz muharebesi sonucunda, savaşa katılan 18 büyükgemiden üçü (Bouvet, Irressistible ve Ocean) batırılmış, üçü de (Gaulois, Suffren ve Inflexible) da uzun bir süre için saf dışı bırakılmıştı. Böylece yenilmez zannedilen düşman yenilmiş, İstanbul kapıları kapatılmıştı. Bu, düşman donanmasının boğazdan geçmesini önleyen, aynı zamanda kara savaşlarının nüvesini teşkil edecek, İstanbul'un işgalini, dolayısıyla vatan topraklarının düşman çizmeleriyle ezilmesini engelleyecek büyük bir zaferdi.
NUSRET MAYIN GEMİSİ
Almanya'da 1910 yılında inşa edilen Nusret gemisi, mayın uzmanı Alman Yarbay Geehl ile birlikte Çimenlik iskelesinden aldığı mayınları, 18 Mart deniz saldırısından 10gün önce, sabaha karşı yağmurlu ve puslu bir havada, önce Rumeli sahilini takip edip sonra karşı kıyıya dönerek, Erenköy Koyu'na kıyıya paralel olarak, Poyraz-Lodos yönünde 26 mayın döşemişti. Çanakkale Savaşlarında çok önemli bir yeri bulunan Nusret gemisinin döşediği mayınlar, boğazın düşmek üzere olduğu kritik bir anda düşmanın deniz saldırılarını durdurarak Türk askerinin ve vatandaşların moralini yükseltti.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.