Vergileriyle birlikte doğalgaza yüzde 80'leri aşan zam yapıldı.Elektrik zammı yüzde 70'leri aştı.Vergi oranları en az yüzde 12'ler seviyesinde arttırıldı.Gerçekte yüzde 40'lar seviyesinde olan enflasyon TÜİK'in masabaşı çalışmalarıyla yüzde 10'un üstünde açıklandı.Ülkemizde zam manzarası bu vaziyetteyken milyonlarca işçiyi ilgilendiren asgari ücrete zam ve yine milyonlarca kamu personelini ilgilendiren memur zammı oldukça düşük bir seviyede kaldı.1 Ocak'tan itibaren asgari ücrete yüzde 4.3, memurlara ise yüzde 4 zam yapılacak.Mevcut asgari ücret açlık sınırının altında, memur maaşları ise açlık sınırının biraz üstünde, yoksulluk sınırının ise oldukça altındaydı.Yeni cılız zamlarla bu durum değişmedi.İşçisi, memuru yine geçinemeyecek, geliri giderini karşılamayacak, borçlanarak yaşamına devam edecek ve de borçlarını ödeyemeyecek.Sanayici, üretici, tüccar ise yine talep darlığından şikayet edecek, malını satamayacak, üretim kapasitesini düşürecek, işçi çıkaracak ve de nihayet fabrika kapatacak.Yanlış anlamayın ben müneccimlik yapmıyorum, sadece çok basit bir mantıkla sebep-sonuç ilişkisini irdeliyorum.Siz giderlerdeki bu kadar astronomik zamlara karşılık gelirlere bu kadar cılız zamlar yaparsanız sonuç asla bundan farklı olmaz.Yıllardır tek tüketim yanlı model olan Milli Ekonomi Modeli'nden aldığımız ivmeyle yüksek sesle bağırıyoruz, "ekonominin canlanması talebin artmasına bağlıdır, tüketim canlanmadan üretim canlanmaz" diye?Sesimizi ABD duydu, AB duydu, Rusya duydu, taa Avustralya duydu, hepsi tüketimi canlandırmak için Prof. Dr Haydar Baş'ın Modelinden alıntılar yaparak icraatlar ortaya koydu, ama bizim körler sağırlar hala tersine hareket ediyor.İşçi geçinemeyecek, memur geçinemeyecek, çalışanının bile karnını doyuramayacaksın, sonra kalkıp da kriz bizi teğet geçecek diyeceksin, bu iş bilmemezliğin en büyük ispatıdır.İç pazarın tükendiği bir ülkede, taktığı IMF gözlüğü ile vatandaşını "tüketim canavarı" olarak gören, bu sebeple yine IMF aklına uyarak astronomik zamlara rağmen enflasyon rakamlarını düşük gösterip onun maaşından kısan bir zihniyetin Türkiye ekonomisini çözebilmesi asla mümkün değildir.Sürekli yüzde 10'luk kalburüstü kesimin tüketim çılgınlığını örnek göstererek, evine ekmek götüremeyecek kadar tüketim darlığı içinde olan yüzde 90'ın cebindekileri hortumlayan zihniyet çözüme hiç ulaşabilir mi?Bugün küresel bazda yaşanan kriz işte bu zihniyetin ürünüdür.Bizimkiler bu zihniyetin yerli taşeronluğunu yapıyorlar.Yalnız işin garip tarafı, dünya bu zihniyetten yakasını kurtarmaya çalışıyor, ama bizimkiler kraldan daha fazla kralcı davranıyor.Artık devir tüketim endeksli modellerin devridir.Yani devir, tüketim endeksli tek model olan Milli Ekonomi Modeli'nin devridir.
Murat Çabas / diğer yazıları
- ‘Resmi’ işsizlik azalıyor, ‘hissedilen’ işsizlik artıyor / 11.06.2024
- Buğday üreticisiyle resmen dalga geçiliyor! / 08.06.2024
- Hem AB, hem BRICS olabilir mi? / 07.06.2024
- AB sürecinde sorun bekletende değil, bekleyende! / 01.06.2024
- ABD’nin BM’de veto hakkı iptal edilmelidir / 31.05.2024
- Hükümetin ‘yeni anayasa’dan maksadı nedir? / 29.05.2024
- Açlık sınırı ‘ulaşılamayan’ hedef oldu / 28.05.2024
- Şimşek’in programı vatandaşa zarar! / 25.05.2024
- Dünya savaşa sürükleniyor Türkiye ne yapmalı? / 24.05.2024
- Reisi’nin ölümü ve dünyayı bekleyen tehlike / 22.05.2024
- Buğday üreticisiyle resmen dalga geçiliyor! / 08.06.2024
- Hem AB, hem BRICS olabilir mi? / 07.06.2024
- AB sürecinde sorun bekletende değil, bekleyende! / 01.06.2024
- ABD’nin BM’de veto hakkı iptal edilmelidir / 31.05.2024
- Hükümetin ‘yeni anayasa’dan maksadı nedir? / 29.05.2024
- Açlık sınırı ‘ulaşılamayan’ hedef oldu / 28.05.2024
- Şimşek’in programı vatandaşa zarar! / 25.05.2024
- Dünya savaşa sürükleniyor Türkiye ne yapmalı? / 24.05.2024
- Reisi’nin ölümü ve dünyayı bekleyen tehlike / 22.05.2024